HOŞGELDİNİZ

Günün Ayeti

 

 KIRK AYET VE KIRK HADİS (5)

AMELLERİNİZ SİZİN YÖNETİCİLERİNİZDİR

24/03/2023/Cuma/Milligazete

Rabbimiz, buyurur:

وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي قَالَ لَا يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ

“Hani İbrahim'i, Rabbi birtakım kelimelerle imtihan etmişti de, o da bunları tam olarak yerine getirince Allah da: "Ben Seni bütün insanlara imam (lider) yapacağım" demişti. İbrahim de: (Yarab) neslimden de (imamlar önderler çıkar) deyince (Allah): "zalimler ahdime (o imamlığa) erişemezler" buyurdu. (Bakara süresi ayet 2/124)

Halifelerin, kralların, şahların, padişahların, cumhurbaşkanlarının, kabile şeflerinin, aşiret beğlerinin iki eli, iki ayağı ve bir başı vardır.

Onlarca, yüzlerce, binlerce, milyonlarca başlar ve eller, baş eğerek, oy vererek, alkış tutarak iki ele güç katarlar.

Yöneticiler adil olurlarsa, sizin ellerinizle adalet dağıtıyor demektir.

Eğer zulmediyorlarsa, sizin ellerinizle zulmediyorlar demektir.

Onlar bizim iç dünyamızın dışta görülen halidir.

Onun için sevgili peygamberimizin Hadisi veya Hasan-i Basri’nin sözü olarak rivayet edilen:

أعمالكم عمالكم

“A’malüküm ummaliküm/Amelleriniz (yani işleriniz) sizin yöneticilerinizdir” buyurmuş.

Bir başka  Hadisinde  ise:

كَمَا تَكُونُوا يُوَلَّى عَلَيْكُمْ

 “Nasılsanız öyle idare olunursunuz.” buyurmuş. (Beyhaki, Şuabu’l İman, 6/22, Hadis No: 7391, Taberani den naklen Keşf-ül hafa 2/127)

Bu iki hadisi bize rivayet eden Hasan-ı Basri’ dir.

Bir adamın Haccac-ı zalimin aleyhinde  dua ettiğini  görünce, Hasan-ı Basri: “Öyle dua yapma. Siz, birbirinizin aynısınız. Birbirinizden geldiniz. Eğer Haccac,  görevden alınır veya ölürse maymunlar veya hınzırlar yöneticiniz olur” dedikten sonra yukarıdaki hadisleri rivayet eder.

Kur’an’ı Kerim’de Rabbimiz:

لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُوا مَا بِأَنْفُسِهِمْ وَإِذَا أَرَادَ اللَّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلَا مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهِ مِنْ وَالٍ

“Allah'ın (her insanı) önünden ve ardından takip edip, Allah­'ın emrin­den/emriyle onu koruyan (melekleri) vardır.

Bir toplum kendi­sini değiştirme­dikçe Allah onları değiştirmez.

Bir topluma (kötü­lükleri sebe­biyle) azap istedi mi onu geri çevirecek yoktur.

Onlar için Allah'tan başka yardımcı dost da yoktur.” (Ra’d süresi ayet 13/11) (Ayrıca Bak, Enfal 53, En’am 129)

Eskiden  “Seçim”  kelimesi yerine  “İntihap” kelimesi kullanılırdı.

Müntehıp, seçmen, Müntehap, seçilendi.

Bir gün, milletvekilinin biri  halka konuşurken: “Siz Müntehıpsiniz; ben Müntehabım. Kelimenin kökü, “Nuhbe” den gelir.  “Nuhbe” seçilmek, süzülmek, öz, kaymak manalarına gelir.

Siz süt iseniz ben süt kaymağıyım.

Siz katransanız, ben katran kaymağıyım.” der.

Onun için bizler önce kendimizin değişmesi için gayret göstermemiz gerekir.

Sonra peşinden gittiğimiz bizi nereye götürüyor diye dikkatli bakmamız gerekir.

 يَوْمَ نَدْعُوا كُلَّ أُنَاسٍ بِإِمَامِهِمْ فَمَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَأُولَئِكَ يَقْرَءُونَ كِتَابَهُمْ وَلَا يُظْلَمُونَ فَتِيلً

“O gün, bütün insanları önderleriyle çağırırız.

Kimlerin kitabı sağın­dan veri­lirse, işte onlar kitapla­rını okurlar ve zerre kadar hak­sızlığa uğra­tılmazlar.” (İsra  süresi ayet 17/71)

Rabbimiz, böyle diyor.

Ona göre peşinden gideceğiniz, ülkenin güvenlik,  huzur, sağlık,  eğitim… sorunlarını kendisine havale edeceğiniz devletin başını seçerken dikkat ediniz.

Bu dünyada canınızı, malınızı, namusunuzu,  dininizi, vatanınızı korumak üzere önder seçtiğiniz insan,  ahirette de önderiniz olacak.

Mahşerde kiminle haşr olmak istiyorsak onunla bu dünyada beraber olalım.

“Camiye imam seçmiyoruz milletvekili seçiyoruz. Oruçta tutmalı, iftar vakti dansöz de oynatmalı” sözü yıllardır söylenir.

Bu sözün sevindiren tarafı var, üzen tarafı da var.

Sevindiren tarafı bütün halkımız tarafından imamların dürüstlüğü kabul edilmiş. Bu sevindirici tarafı.

Ama milletvekillerimiz hakkındaki kanaat ise üzücü.

Halbuki milletvekillerimiz, imamlarımız kadar dürüst, imamlarımız da milletvekillerimiz kadar atılgan olmalı.

20 Ekim 1999 tarihinden beri hiç izne ayrılmadan yazdığım makalelerime, 5 Hazirana kadar izninizle ara veriyorum.

 

Günün Hadisi

İşi ehline teslim ediniz.

İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN

İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN

15/12/2025

Mahmut Toptaş

Düşmanı dışarda arama. İçimizde. Bizden biri. Bizden biri olmaktan öte.

Öz kardeşin seni çok sevmesine rağmen evinin kapısı ayrı, ev senden uzak.

Ama içerdeki düşman, içimizde dolaşıyor, hatta bizi yönlendirirken yönlendirdiğini bile, bize hissettirmiyor.

Rabbimiz o içimize yerleştirdiği düşmandan sakınmamız için bizi uyarıyor:

  Rabbimiz, bize Yusuf aleyhisselam üzerinden haber veriyor:

وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لَأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلَّا مَا رَحِمَ رَبِّي إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَحِيمٌ

“(Bu soruşturmada) ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, daima kötülüğü emredicidir. Ancak Rabbimin esirgediği müstesna. Şüphesiz Rabbim Ğafur'dur, Rahîm'dir.” (Yusuf süresi ayet 12/53)

‫Sevgili peygamberimiz de bize:

عن ابن عباس رضي الله عنهما قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم :أعدى عدوك نفسك التي بين جنبيك

“Senin en azılı düşmanın, (senin içinde) iki yanının arasındadır” buyurur. (Beyhaki, Zühd’ül Kebir, Hadis no 355, Haraiti (v. 327) İ’tilalü’l-Kulüb 32)

Peki, bize düşman olan nefsi ev yine bize düşman olan şeytanı neden yarattı? sorusu akla gelir.

Doktorlar, bizim içimizde bizi kemiren, hasta eden mikroplar olmasa biz ayata duramayacağımızı söylüyorlar

Kötü mikroplarla iyi mikropların savaşması bize güç kuvvet veriyormuş.

Bu imtihan dünyası olan salonda bir ömür boyu yolculuk yaparken insani değerlerimizi koruyabilmemiz için İslami değerleri bize indiren Rabbimizin kurallarının hepsine uyarsak tenimizi hastalanmaktan, canımızı günahtan korurken biz de bu dünyayı güzelleştirmiş olacağız.

Rabbimiz, Ya-Sin süresinde:

أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آَدَمَ أَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ

 وَأَنِ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ

“Ey Adem oğulları, ben size: "Şeytana tapmayın, çünkü o size apaçık bir düşmandır. İşte bana ibadet edin" diye ahd vermedim mi? İşte doğru yol budur.

وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ

O şeytan sizden bir çok nesli sapıtmıştı, bunu akıl edemediniz mi?”  diye bizi uyarır: (Ya-Sin süresi ayet 36/60-62)

Nefis, şeytan, şeytanlaşmış insanlar ve Rabbimizin yarattığı ve bizie zararı olduğuna inandığımız şeylerden korkmayın.

Hepimizi yaratandan korkmak, korkunun bir numaralı ilacıdır.

Allah’a kullukla yakın olmaya çalışırsak, nefsimizden ve şeytanımızdan uzaklaşmış oluruz.

Bu hareketimiz 24X365 gün devam etmelidir.

Nefsimiz ve şeytanımızın başarısı kötülükte ısrarlı oluşundadır.

Bizi Allahtan başka koruyacak yoktur.

Hindistan’da bir milyarın üzerinde insanı idare eden Bayan Gandi’yi koruma müdürü öldürdü.

ABD başkanı Donald Trump, İngiltere Kraliyet ailesinin ve diğer ABD Başkanlarına vede bu ülkelerin zenginlerine 18 yaş altı kızları bir adada pazarlayan Yahudi asıllı Jeffrey Epstein bir gün yakayı ele verince veya o hatırlı dostlarına fuhuş hizmeti verirken aralarında torpil geçtiği varsa, diğerlerinin gazabına uğrayıp hapishanede intihar etti belgesini ailesine gönderirler.

Cumhurbaşkanları, kraliyet adayları, ABD trilyonerleri seni kurtaramıyorlar.

Rabbimiz, yalnız ve yalnız Allaha güsığınmamızı ev ona güvenmemizi bir çok ayetinde haber evrdiği gibi şu ayeti de ezberleyiverelim:

قُلْ لَنْ يُصِيبَنَا إِلَّا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَنَا هُوَ مَوْلَانَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

“De ki: "Bize ancak, Allah'ın yazdığı isabet eder. O, bizim Mevla’mızdır. Mü'minler ancak Allah'a tevekkül etsinler" (Tevbe süresi ayet 9/51)

Nefsimizin, şeytanımızın ve şeytanlaşmış insanların şerrinden korunmak için Allah’ın himayesinin üstünde kimsenin himayesine sığınmayacağız.

Gönlümüze şirkin, kafirliğin gölgesi dahi düşmemeli.

Ağzımızdan haram, içeri girmemeli, yalan, iftira, gıybet dışarı çıkmamalı.

Çevre temizliğine dikkat edelim; ailemiz, komşularımız, arkadaşlarımız…salih insanlardan olmalı.

Islah hareketine girişenlerin kendisi salih olursa o başkalarına sirayet eder.

Sevgili peygamberimiz buyurur:

أَبَا بُرْدَةَ بْنَ أَبِي مُوسَى عَنْ أَبِيهِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَثَلُ الْجَلِيسِ الصَّالِحِ وَالْجَلِيسِ السَّوْءِ كَمَثَلِ صَاحِبِ الْمِسْكِ وَكِيرِ الْحَدَّادِ لَا يَعْدَمُكَ مِنْ صَاحِبِ الْمِسْكِ إِمَّا تَشْتَرِيهِ أَوْ تَجِدُ رِيحَهُ وَكِيرُ الْحَدَّادِ يُحْرِقُ بَدَنَكَ أَوْ ثَوْبَكَ أَوْ تَجِدُ مِنْهُ رِيحًا خَبِيثَةً

“İyi arkadaş, misk sahibi gibidir, kötü arkadaş da demircinin körüğü gibidir. İkisiyle de arkadaş olduğunda sende bu ikisinden mutlaka bir şey bulunur. Misk sahibinden ya güzel koku satın alırsın veya onun kokusundan sana siner. Demirci körüğü ya seni veya elbiseni yakar veya pis koku sana siner” buyurmuş.  (Buhari, Sahih, Kitab  Buyu 38, Müslim, Sahih, K. Birr 146)

Atalarımız bu hadisi şerifi “İsliyle oturanda is, misliyle oturanda mis kokar” diye terceme etmişler.

 

Bütün bunlara rağmen düşmanlar, Hazreti Yusuf’a yatıklarını yaparlar ve iftira ile hapse atarlarsa!

Allah korusun. Eğer haklıyken hapse atarlarsa o bize ve Yusuf aleyhisselama iman edenler için bir şeref ve daha hayırlı hayatların meltemi olur.

Rabbimize sığınmak demek, onun ayetlerini bize getiren elçisinin anladığı ve uyguladığı şekilde yaşamak demektir.

Rabbimiz ise bize yol gösterir:

وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا

“O gün zalim, ellerini ısırır ve der ki: "Keşke Peygamberle beraber yol alsaydım."

يَا وَيْلَتَا لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا

"Yazık bana keşke filanı dost edinmeseydim." (Furkan süresi ayet 25/27-28)

Kiminle dost olacağımıza dikkat edelim. Çünkü huylarda bulaşıcıdır.

Sevgili peygamberimiz bizi uyarıyor:

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ الرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكُمْ مَنْ يُخَالِلُ

 “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Sizden her biriniz  kiminle arkadaşlık yaptığına dikkat etsin” buyurur. (Ebu Davud, Edeb bab 19, Hadis 4835,  Tirmizi zühd bab 45,  hadis 2378)