Günlük Yazı

EN TEHLİKELİ MİKROP ÇEŞİDİ

EN TEHLİKELİ MİKROP ÇEŞİDİ

02/05/2024

Mahmut Toptaş

“Büyük günahlardan sakınınız” dendiğinde halkımızın aklına ilk gelenler nelerdir?

Haksız yere adam öldürmekten, zinadan, uyuşturucudan, içkiden, kumardan, faizden, kul hakkından, rüşvetten, yalandan…diyerek saymaya devam ederiz.

Doğrudur, bunların hepsi büyük günahtır.

Rabbimiz, bizi bu dünyaya tertemiz getirmiş. İnkar başta olmak üzere kirlenmelerden uzak durmamızı istemiş ve nelerden sakınmamız gerektiğini bildirmiş

Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz demiş:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ

“Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun (ateşin) üzerinde kaba ve güçlü melekler vardır. Allah'ın onlara emrettiklerine karşı gelmezler ve emredilenleri yaparlar.” (Tahrim süresi ayet 66/6)

Gazze’de ABD, İngiltere, Avrupa silahlarının, bombalarının, füzelerinin ateşi altında can verenleri televizyondan seyrederken içinde yanma hissi duymayanların durumu o Gazze’de şehit olanlardan ve geride gazi olarak kalanlardan daha kötüdür.

Cehennem azabı, bu dünyada insanların tanıdığı odun, kömür, petrol, elektrik, gaz, atom bombası, yanardağ…ateşlerinden daha şiddetli olan cehennem ateşinden koruyunuz.

Rabbimiz buyurur:

فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلَافَ رَسُولِ اللَّهِ وَكَرِهُوا أَنْ يُجَاهِدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَقَالُوا لَا تَنْفِرُوا فِي الْحَرِّ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا لَوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ

“Allah'ın Rasülüne muhalefet edip, geride kalıp oturanlar/oturtulanlar, sevindiler. Allah yolunda malları ve canlarıyla cihat etmekten hoşlanmadılar ve: "Sıcaklarda topluca harbe çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcak." Keşke bilselerdi (de geride kalmasalardı.)” (Tevbe süresi ayet 9/81)

Önce kendinize dikkat ediniz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (105)

105 Ey iman edenler, size gereken kendinizi (ve toplumunuzu) düzeltmektir. Siz doğru yolda olduğunuz zaman sapıtanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Maide süresi ayet 5/105)

Büyük günahları sayarken birinci sıraya “Şirk” koyulmuştur.

Hatta Rabbimiz isterse bütün günahları afvedeceğini ancak, “Şirk” günahını afvetmeyeceğini haber verir:

إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا

“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla afvetmez. Şirkin dışındakileri dilediği için afveder. Kim, Allah'a ortak koşarsa (Allah yolundan) çok uzak bir sapıklığa sapar.” (Nisa süresi ayet /116 ve 48)

Kur’an-i Kerimde iki yüze yakın şirk, müşrik, üşrik, tüşrik, yüşrik, eşreke, şüreka… gibi kelimelerle bizi uyarmaktadır.

Kovit 19 Corona mikrobundan korunmak için, devletin yaptığı çalışmaların onda biri, inkar/gavurluk mikrobuna karşı koyma çalışması olsaydı, bu dünyada, evlerin, canların, malların taciz ve tecavüzünden emin olunur, ahirette cehennem azabına karşı Tevhid inancı, kalkan olurdu.

Bu şirk mikrobu, uyuşturucu gibi, insanları bağımlı hale getiriyor.

Bir taraftan ülkemizin etrafındaki devletlerde üsler kuran silahlanan, bütün teröristleri bize karşı kışkırtan, silah ve para vererek bize düşmanca davrannan ülke” diye şikayet ederken, öbür taraftan gözüne girmek için yalakalıklar yapmamız, bu şirk mikrobunun en sinsi bir mikrop olduğunu da görüyoruz.

Corona’ya karşı aşı olduğumuz gibi, “La ilahe” diyerek şirkin bütün çeşitlerini temizleyip, kırıp, yıkıp yerine “İllallah” diyerek put insanlardan boşalttığımız gönle, bizi yaratan, yaşatan, donatan ve yöneten Allah inancını yerleştirmeliyiz.

Kur’an-i Kerimde iki yüze yakın ayette, şirkten bahsedildiğinden değerli hocalarımız kendileri çok iyi bildiklerinden en büyük günahın şirk olduğunu söyleyip şirki açıklamadan geçerler.

Dinleyenlerimiz de Mekke’de Lat, Menat, Uzza putlarının adını bilmese de taşa tapınanlardan olmadığına şükreder ve “Çok şükür, Allah’ın varlığına imanım var ve ben müşrik değişlim” diye de teselli bulur.

Rabbimiz, Mekke müşriklerinin Allah’a iman ettiklerini haber verir:

وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ

“And olsun ki onlara "gökleri ve yeri kim yarattı, Güneşi ve Ayı kim emri altında tuttu? diye sorsan; "Elbette Allah" derler. Öyleyse nasıl da döndürülüyorlar?” (Ankebut süresi ayet 29/61, 63, Lokman 31/25, Zümer 39/38, Zuhruf 43/87)

Kendi kanına, canına, gözüne, gönlüne, vücudundaki hücre sayısına ve onların hava, su ve gıdasına katkısı olmayan insan, ilmi arttıkça atomu parçaladıktan sonra dünya büyüklüğündeki manzarayı ve düzeni gördükten sonra “Allah yarattı” demek zorunda kalmış ama bu dünyada kısa yoldan köşeyi dönmek için insanların yönetimini insanı yaratandan alıp, kendi koyduğu kuralları koyanlara uyarak müşrik olmuşlar.

“Şirk” kelimesi ile şirket kelimesi, aynı köktendir.

Şirket, iki veya daha fazla kişinin, hisseleri oranında söz sahibi olduğu kuruluştur.

Şirkte de, yeri-göğü yaratan, yaşatan, donatan ve yöneten, Allah celle vcelalüh hakkında, yaratmasına, yaşatmasına, donatmasına  ses çıkarmıyorlar.

Çünkü kendi ten ve canındaki hiçbir şeyi kendisi yaratmadığını, şu anda bile ten ve canını yönetmeye hiçbir katkısı olmadan nefes aldığını, nefes sayısı bitince hiçbir doktorun onun ölmesine engel olamadığını gördüğünden, bir Allah’a iman etmek zorunda kalıyorlar ama semirmenin ve sömürmenin engeli olan Allah’ın yönetmesine itiraz ediyorlar.

Büyük günahlardan, hatta Kur’an-i Kerimin ifadesiyle Allah’a ve Rasülüne savaş ilanı sayılan faizle, dünyadaki insanlardan parası olsun olmasın hepsinde her saat başı, ilan ettiği faiz rakamlarıyla sömürüsünü, televizyonların baş haberi olarak verdiriyor ve verdiği zararı da insanlığa bildiriyor.

“Filan zaman beş liraydı alıvermedik ama şimdi gücümüz yetmez” diye hayıflanmamız, “Allah’a inanırız ama işimize karıştırmayız” diyenlerin koyduğu kurallara boyun eğmemizden kaynaklanmıştır.

Bu dünyada  ahlaki, ekonomik, sosyal, siyasal… krizler, dünyayı yaratan, tabiat kanunlarını koyandan, yönetme yetkisinin alıp, kendi akıllarının salgısıyla bu milleti zehirleyenlerin herzesidir.

Rabbimiz, zalimlere itaat etmek şöyle dursun meyletmeyin bile der bize:

وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ

“Zalimlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım olunmazsınız.” (Hud süresi ayet 11/113)