ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ORUÇ TUTAN MI TUTMAYAN MI FAZLA?


                     ORUÇ TUTAN MI TUTMAYAN MI FAZLA?

    Karaman’da alışveriş yapmak için girdiğim dükkanda üç kişi tartışıyorlar.

    Tanımadığım bu üç kişiden biri “Karaman’da oruç  tutmayanların sayısı, tutanların sayısından fazla” diyor, öbürü de tutanların sayısının daha fazla olduğunu iddia ediyor.

    Tanımadığım bu delikanlılardan biri “Amca sen ne diyorsun?” dedi.

    Ben de onlara “Bakın burada benimle beraber dört kişiyiz. Siz, beni tanımıyorsunuz ama üçünüz birbirinizi tanıyorsunuz. Bu dört kişinin kaçı oruç tutuyor kaçı tutmuyor biz ona bakalım. Teker teker sordum, o üç kişinin ikisi oruç tutuyor, oruç tutmayanların  sayısı daha fazla diye iddia eden oruç tutmuyor. Ben de tuttuğuma göre dört kişiden üçü oruç tutuyor, biri tutmuyor. Buradaki durumu Karaman’a uygularsak Karamanın dörtte üçü oruç tutuyor, dörtte biri oruç tutmuyor demektir. Oruç tutmayanlar açıktan yiyip içmeyle belli olurken, oruç tutanlar bilinemezler. Onun için oruç tutmayanlar çok gibi görünürler. Sen de yarın oruç tutmaya başlarsan, tutanların daha fazla olduğunu göreceksin” dedim biraz ikna oldular.

    Hani Karaman, Hadim civarlarında geçmişten bir olay anlatılır.

    Anlatıldığına göre “Berika” isimli kitabın yazarı Hadimi hazretleri bir Ramazan tatilinde öğrencilerinden üçünü İstanbul’a göndermiş.

    Üçünü de ayrı ayrı göndermiş.

    Birbirlerinden habersiz İstanbul’u  gezip geri dönmüşler.

    Hoca üçüne de İstanbul’u sormuş.

    Birisi, Ezanla beraber camiler ağzına kadar dolduğunu anlatırken öbürü Ezan okunurken kahvehanelerin ağzına kadar dolu olduğunu, bir diğeri de Ezandan sonra caddelerin dopdolu olduğunu ve oruç tutmadıklarını anlatmış.

    Hoca da onların nerelerde dolaştıklarını öğrenmiş.

    Burada şunu da söyleyeyim, benim konuştuğum bu üç kişinin çok samimi arkadaş olduklarını da öğrendim.

    Oruç tutan iki kişi ile tutmayan bir kişi beraber vakit geçiriyorlar.

    Vatandaşlarımız arasında ayrışma veya ayrıştırma yok. Oruç tutanla tutmayan dostça oturmuşlar ve Karamanın oruç istatistiğini yapmaya çalışıyorlar.

    Bunların çatışmasından ekmek yiyenler öyle gösteriyorlar.

    Hindistan’a gittiğimde Yeni Delhi’de İslami bir gazete çıkaran çok donanımlı insana sordum, “Camilere domuz ölüsünü kim atar burada?” dedim, o da hiç düşünmeden “Seçim zamanında siyasiler atar” diye cevap verdi.

    O günlerde seçim olmadığından bu tür kötü işler olmuyormuş.

    Ülkemizin hiçbir yerinde vatandaşlarımız arasında mezhep çatışması olmamıştır bundan sonra da olmaz.

    Halkımız arasında olmaz ama halkımıza yabancı olan ve onları ancak seçim zamanında görenlerimiz, çatışmadan ekmek kapmaya, oy toplamaya başladıkları zamanlarda çatıştırma görüntüsü vermeye başlarlar.

    Bundan sonra halkımızın tamamını  ilgilendiren konularda okuduğunuz veya duyduğunuz haberlerin doğruluğunu test için hemen çevrenizi gözünüzün önüne getiriniz.

    Mesela ben birkaç defa yazdım, Türkiye her geçen gün İslam’a yöneliyor” dedim ve herkesin kendi köyünü, kasabasını, mahallesini gözden geçirmesini istedim.

    Bundan elli yıl önce bir köyde namaz kıldırabilecek bir veya iki kişi varken şimdi köyün ve mahallenin nüfusuna göre bir çok insanımız öne geçip namaz kıldırabilecek durumda olduğunu hepimiz görüyoruz.

    28 Şubat döneminde otuz ile elli arasında öğretim üyesine yaptığım sohbetler esnasında Profesörlerden biri “Sayın hocam, Türkiye’de beş yüz binin üzerinde fuhuş vesikası almış kadın varmış. Gazete haberi bu” dediğinde ben de ona, “Senin oturduğun sokakta kaç tane var” diye sordum “yok” dedi sonra diğerlerine de sordum, “Yok” dediler. sonra “benim sokakta da yok” dedim. Ahlakımızı bozmak isteyenlerin metodu, abartılı haberler vermektir.

    Ahlaksız işler yapanların sayısı belli ama ahlaklı insanlarımız, sayılamayacak kadar fazladır.