BANA LAZIM SULTANIM
31/01/2019/Prşmb/Milligazete
Biz, Alemlere rahmet, Hazreti
Muhammedin (Sallallahü aleyhi ve sellem) rahmet ümmetiyiz.
Dünyanın neresinde olursa olsun,
hangi ırktan olursa olsun, rengi ne olursa olsun, sosyal durumu ne olursa olsun
o, bize lazımdır.
Çünkü, İslam dinine göre herkes
Hazreti Adem aleyhisselamın çocuğudur ve bütün insanlık peygamber çocuğudur.
Hatta, “Biz maymundan geldik”
diyenlere bile merhametle davranır, kaybolmuş çocuğu baba ve annesine
kauşturmak için ne yapmak egrekirse maymundan geldiklerine inananlara da
atalarının peygamber olduğunu ve onun yolundan gitmesi gerektiğini anlatmaya
çalışırız.
Onun için Kur’an-i kerimde “Ya beni
Adem/Ey Adem’in çocukları diye başlayan ayetler vardır. (A’raf süresi ayet 26,
27, 31, 35)
25 milyon Kızılderili’nin
Amerikalılar tarafından nasıl öldürüldüğünü filme alıp ölü üzerinden para
kazanırken onların vahşeti bizi ağlatırdı.
Bir gün bir Apaçi, Eminönü
Müftülüğünde benim önümde Kelime-i Şehadet getirdiğinde ne kadar sevinmiştim.
Sevgili peygamberimizin yanında
oturanlar arasında Habeşli Bilal, Rum diyarından Suheyb, Farslı/İranlı Selman-i
Farisi, Ashab-ı kiramın oluşu da bize can taşıyan her insanın lazım olduğunu
gösterir.
Dört halifeden sonra Ömer bin
Abdülaziz’in halifeliği zamanında Malatya dolayında tebliğ görevi yapan askeri
birliğin komutanı Mansur bin Ceune, oğlunu halifeye rapor vermesi için
gönderir.
Ömer, elçiyi dinledikten sonra
“zayiat var mı?” diye sorunca elçi “Bir adamcağız bineğinden kar üzerine düştü
ve öldü” deyince Ömer (Allah ona rahmet eylesin) “Adamcağız, adamcağız ha,
فوالله
لرجل من المسلمين أحبّ إليّ من الرّوم وما حوت
“Allah’a yemin olsun ki,
Müslümanlardan bir tek adam, bana bütün bir Rum diyarından ve onların sahip
olduklarından daha sevimlidir” der. (Ebu Nuaym, Hılyet’ül Evliya, Dolabi,
el-Razi el-Esma ve-l Küna, Hicri dördüncü arsın başlarında yaşamış)
Geçmişe gitmeye gerek yok. Şu anda
Filipinlerde, Miyanmar’da, Vietnam’da, Filistin’de, Müslüman olsun olmasın
Afrika devletlerinde çeşitli yardım hizmetleri yapanlar Müslümanlardırlar.
Yalnız Gaziantep’in baktığı Suriyeli
mülteci sayısı, 500 milyon nüfuslu Avrupa Birliği ülkelerinden fazladır.
350 milyonluk Amerika, sınırına
dayanıp “Açız” diye bağıran yedi bin sığınmacı için milyonlarca dolar
harcayarak sınır boyuna duvar örüyor.
“Biz, “Neme lazım” diyemeyiz,
“Bana/Bize lazım”deriz.
Hırıstiyan Hitle beş milyon insanını
öldürürken, yakarken papazın dediğini demeyiz.
İnternette dolaşan habere göre papaz
şöyle demiş:
“Naziler önce komünistleri
götürdüler, bir şey demedim, çünkü komünist değildim. Sonra Yahudileri
götürdüler ben bir şey demedim çünkü Yahudi değildim.
Sonra sendikacılar götürdüler, ben
bir şey demedim, çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikleri götürdüler ve ben
bir şey demedim çünkü Katolik değildim.
Sonra benim için geldiklerinde ise
çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı.”
Vatikan papasının üç tanrıya inanması
bizi üzer ve doğruya gelmesi için bütün dünyanın servetini ayaklarına
serebiliriz.
İsrail’deki baş Hahamın muharref
Tevrat’a uyarak dünyaya işkence ettirme dersleri vermesi de bizi üzer ve sekiz
milyar insanın Allah’ın kulu olduğunu anlatmak ve Allah’ın adaletine göre
yaşamalarını isteriz.
Myanmar’da milyonlarca insanı
yerinden yurdundan eden, yüz binlercesini katleden Budist rahiplerin içindeki
kudurganlığın teskinini Allah’tan isteriz.
Saçının telinden, ayağının tırnağına
kadar, trilyonlarca hücresine can veren, hepsinin ihtiyacı olan gıdasını
gönderen, Allah’ın kanunlarına uymalarını, kendileri gibi ölümlü, hırslı,
kaprisli insanların kanun boyunduruğundan kurtulmaları için çalışırız.
“Neme lazım” demeyiz, “Bize lazım”
deriz.