BEN YAPTIMSA DOĞRUDUR
Tefsir sahibi Semerkandiyi zor durumda bırakmak için toplum huzurunda bir soru sormuşlar ve: İmam, düşmanla harp halindesiniz, düşman, peygamberi esir almış, birliğin önüne kalkan yapmış ve size doğru geliyor. Siz ok atarsanız önce peygamberi öldüreceksiniz, ok atmazsanız düşman size yaklaşacak ve sizi mağlup edecek, bu durumda mağlubiyeti mi tercih edersiniz yoksa peygamberi ve düşmanları vurmayı mı tercih edersiniz? Demişler.
İmam cevap vermiş: Peygamberime sorarım ve ona göre hareket ederim demiş.
Günümüzde İslâmi hizmet yolunda yorulan, alın teri döken, bin çeşit metotla hareket eden, binlerce samimi Müslüman kardeşlerimizden herkes kendi yaptığının doğru olduğuna inanmaktadır. Olsun. Böyle inanmasının onun daha fazla çalışmasına faydası olur. Ancak başkalarının yaptığı hizmetleri küçümsemesin. Peygamber de olsa bu gün ancak böyle hizmet ederdi küstahlığında bulunmasın. Bu söz yalnız sevgili peygamberimize dokunmaz. Bu söz Rabbimizin sınırlarına da dokunur. Çünkü peygamberler Rabbin emrettiklerini yerine getirirlerdi.
Sevgili peygamberimizin yapmadığı bir şeyi yapıp da bunun adını da takva koyanlar, farkına varmadan sevgili peygamberimizin takvasının olmadığını ima ettiklerinin bile farkına varamayanlardır.
Bütün bu yanlışlara düşmenin sebebi bilgisizlik ve dinine olan samimi bağlılığıdır. Kişi katıksız, samimi ve dürüst bir insan olarak dini hizmetlerini aklına göre yürütürken kendinde art niyette olmadığından yaptığı hayırlı hizmetin yanlış olabileceğini bile hatırından geçirmemektedir ve en büyük yanlışı da işte böylece yapmaktadır.
Rabbimiz bizi bu durumdan sakındırmak için çok iyi niyetlerle Hıristiyanlığa ruhbanlığı sokanların durumunu bildiriyor ve bizi uyarıyor.
Düşünün bir adam İncile göre değil de kendi anlayışına göre bir ibadet belirliyor ve uygulamaya koyuyor. Bu yol zor bir yol. Yüce dağların en yüksek yerinde manastır yapacaksın. Orada insanlardan, yiyeceklerden, erkeksen kadından, kadınsan erkekten uzak duracaksın ve bir ömür boyu tek başına yaşayıp ahirete gideceksin. Bu adamın samimiyetinden şüphe edilmez.
Öbür tarafta şehirde yaşayan Katolik papazlar ve rahibeler bekar olarak bu dünyadan gidecekler. Bunlar hakkında da art niyet düşünmek mümkin değil.
Ama Rabbimiz, takvanın yolunun kendi emirlerine itaat adip yasaklarından kaçınmaktan geçtğini ve bu konuda örnek insanın Allah Rasülü olduğunu ifade eder.
Sonra onların izleri üzerinde, art arda peygamberlerimizi gönderdik. Arkalarından Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona İncil'i verdik. Ona uyanların kalplerine şefkat ve merha¬met koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, biz onu onlara yazmadık. Allah'ın rızasını ara¬mak için yaptılar. Fakat buna da hakkıyla riâyet edemediler. Onlardan iman edenlerin mükafa¬tını verdik. Onların bir çoğu ise fasıktır. (Hadid 27)
Ruhbanlık, onların uydurduğu bir ibadet şekliydi ama uydurduklarına da riayet edemediler. Çünkü ibadet diye yaptıkları şey dinin özünde olmayan, Fıtrata aykırı bir şeydir.
Sevgili peygamberimiz bizi uyarıyor: Kim bizim bu işimizde/Dinimizde sonradan bir şey uydurursa, o reddolunur buyuruyor.(Buhari, Sahih, K. büyu ve sulh) Müslimde rivayet edilende ise İşlerin en şerlisi din adına sonradan uydurulanlardır buyuruyor. (Müslim, Sahih, K. Cuma)
Biz, Müslümanız.
Allah'a teslim olmuşuz.
Onun kitabını, Rasülünün anladığı ve yaşadığı şekilde anlamak ve yaşamakla görevliyiz.
İyi niyetlerle yaptığımız şeylerin dinimize de uygunluğuna dikkat edelim. İyi niyetin haramı helal kılmayacağını bilelim. Ben yaptımsa doğrudur demeyelim.
|
|
|