FAYDASIZ İLİMDEN ALLAHA SIĞINIRIM
14/01/2019/Pzrts/Milligazete
Ekmeğin karın doyurduğunu bilmeyen yoktur.
Ama bu bilgi uygulanmadığı müddetçe ekmek karın
doyurmaz.
Aç kalan adam, eline tesbih alsa da yetmiş bin
defa Ekmek karın doyurur dese karnı doymadığı gibi açlığı artar.
Bir salonda elektrik mühendisleri sempozyum
düzenledikleri bir zamanda elektrik kesiliverse karanlıkta yüzlerce mühendis
bulunduğu yerden elektriğin nasıl yakılacağı konusunda söz söyleseler aydınlık
gelmez.
Bir tanesi kalkar ve arızayı giderirse salon
aydınlanır.
Ordinaryüs Profesörün sözlü bilgileri,
uygulanmadıkça karanlık aydınlığa dönüşmez.
Onun için sevgili peygamberimiz:
عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ لاَ أَقُولُ
لَكُمْ إِلاَّ كَمَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ كَانَ
يَقُولُ « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ
وَالْبُخْلِ وَالْهَرَمِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ اللَّهُمَّ آتِ نَفْسِى تَقْوَاهَا
وَزَكِّهَا أَنْتَ خَيْرُ مَنْ زَكَّاهَا أَنْتَ وَلِيُّهَا وَمَوْلاَهَا اللَّهُمَّ
إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ وَمِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ وَمِنْ
نَفْسٍ لاَ تَشْبَعُ وَمِنْ دَعْوَةٍ لاَ يُسْتَجَابُ لَهَا
Allahım, acizlikten, tembellikten,
korkaklıktan, cimrilikten, ihtiyarlıktan, kabir azabından, sana sığınırım.
Allahım, nefsime takvasını ver ve onu temizle, temizleyenlerin en hayırlısı
sensin. Nefsimin velisi ve Mevlası sensin. Allahım, faydasız ilimden, senden
korkmaya kalpten, doymayan nefisten, kabul edilmeyen duadan sana sığınırım
buyurmuş. (Müslim, Sahih, K. Zikr, bab 18)
Faydasız ilimden sana sığınırım demiş.
Rabbimiz:
وَاتْلُ
عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آَتَيْنَاهُ آَيَاتِنَا فَانْسَلَخَ مِنْهَا
فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَ
Onlara, kendisine ayetlerimizi verdiğimiz
(Bel'am) kişinin haberini oku. O kişi bu ayetlerden ayrıldı da şeytan onu
(kendine) uydurdu ve azgınlardan oldu. Buyurur. (Araf süresi ayet 7/175)
Bu Ayeti açıklarken Taberi, İbni Ebi hatem,
Kurtubi, İbni Kesir tefsiri gibi önemli tefsircilerimiz bu bilgin insanın adının
Belam bin Baura olduğunu ve Hazreti Musanın kavminden olduğunu, İbni Abbas
ile İbni Mesuda dayanarak naklederler.
Tevratı en iyi bilenlerden iken İslam düşmanı
Cebbar bir kavmin yanında yer alarak, onların makam, itibar, mal ve dünyalıklar
vermesi sonucunda Musa aleyhisselama
karşı savaşarak dinden sıyrılıp çıkmıştır.
İngilizcesi Concordance et İndices de la
Tradıctıon Muslumane olan, Arapçası el-Muccemül-Müfehref Li
elfazıl-Hadisiin-Nebevi olan eser, Kütübü Sitte diye bilinen Buhari, Müslim,
Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni Mace ile Dareminin Sahihi, Malikin Muvattası
ve Ahmed bin Hanbelin Müsnedi, yani dokuz hadis kitabından bir hadis bulmak
istediğinde, tek kelime biliyorsan yedi ciltlik bu Alfabetik esere bakarak en
fazla bir dakikada kaynağını bulabiliyorsun.
Yedi cilt halinde basılmış. Her bir cilt de 550
-600 yüz sayfalıktır. Nerdeyse üç bin sayfalık bu kitap 1936 yılında
Hollandanın Leyden şehrinde basılmış.
Şu anda dünya genelinde her ilim adamının
kütüphanesinin raflarında değil, masalarının üzerinde durur.
Ve bu eseri yazanlar da Müslüman değiller. Bir
benzeri de yazılmış değildir.
Çağımızda yaşayan sapık Müslüman ilim
adamlarını etkileyen, Dozy (1820-1883), Moritz Steinschneider (1816-1907), Ignaz Goldzıher (1850-1921),
Theodor Nöldeke (1836-1930), Louis
Massignon(1883-1962) gibi çoğunluğu Yahudi, bir kısmı da Hıristiyan olan bu
ilim adamlarının bilgileri çok ileri seviyede olmalarına rağmen o ilimleri
onlara yol gösterememiştir.
Bilgi amele dönüşmedikçe faydası azdır.
Bir çok sahabe, (Allah onlardan razı olsun)
binlerce hadis rivayet eder.
Ebubekir (Allah ondan razı olsun) yüz elli
kadar Hadis rivayet eder ama hemen hemen bütün tarikatların son silsilesinde
Hazreti Ebubekir vardır.
O, sevgili peygamberimize ilk iman edenlerden
ve vefatına kadar yanından hiç ayrılmayanlardandır. Peygamberinin haliyle
hallenmeye çalışmıştır.
Hadisleri haliyle nakletmiş ve daha çok etkili
olmuştur.
Kendi kendine Kura okumasını öğrenenle,
değerli, icazetli bir hoca efendiden öğrenen kıyaslanmayacak kadar farklı
olurlar.
Her saha için bu böyledir. İşi ehlinden
öğrenmek ve onu amele, eyleme, icraya geçirmek için önde temiz bir model
olmalıdır.
Bizim bu çağda en fazla ihtiyacımız, örnek
alınabilecek Müslüman önderlerdir.
Yok değil mutlaka vardırlar, olmalıdırlar.
Yoklarsa olmaları için çalışılmalıdır.
Bazı bilim dallarını sınıfta öğrettikten sonra
laboratuvara, atölyeye, ameliyathaneye, sahaya
inildiği gibi, insan yetiştirme
okullarındaki öğretmenler de öğrencileriyle okul ve cami dışında, hayatın
içinde de eğitime devam etmeliler.