SÜNNET DEYİP GEÇMEYİN
30/09/2019/Pzrts/Milligazete
Başkanlarda Bulgaristandan Viyananın yakınına kadar köy ve
şehirlerde yaşayan Müslümanların, yüz yıldır Müslümanlığını ayakta tutan iki
tane Sünnettir.
Önce kapitalist işgalcilerin esnek zulmüne uğrayarak bir çok
haramı işler hale getirilen Müslümanlar, Komünizm işgalinden sonra Farz olan
ibadetlerden de soğutulmuşlar.
Bütün bu bölgenin insanlarını iki tane Sünnet
Müslümanlıklarını unutturmamış
Benim gözümle Balkanların Battalgazisi merhum Mustafayı şu
anda hayatta olan, hafızası ve yürüyüşü dipdiri olan bir Hukuk Felsefesi
Öğretim Üyesi olan biri 90 yaşında bana Mustafayla tanışmasını anlattı:
Fakültede ders verirken öğrencilere göre yaşlı olan birine gözüm atkıldı. Ders
bitince yanıma geldi ve ilk sözü: Senin dilin kafir, gönlün Müslüman, bu
okuldan istifa et ve benim açtığım okula başkan olarak geç dedi. Ben de hemen
geçtim.
Biz, gönülden Müslümandık, dilimizden Komünistttik. Hatta
Mustafa bana, 1952 yılında benim KGB nin isteği üzerine İslam aleyhine yazdığım
büroşürü bile hatırlattı dedi.
Müslümanların çoğunluğu farzları bırakmışlar, haramları
işlemişler ama çocuklarına Müslüman ismi vermekle, erkek çocukları Sünnet
ettirmeyi bıraktıramamışlar.
Hıristiyan Nüfuz Müdürleri çocuğun adını ne yazarsa yazsın
onlar kendi verdikleri Müslüman adını kullanmaya devam etmişler.
Gizli gizli erkek çocukklarını Sünnet ettirmişler.
Mustafa, eğitime ağırlık verirken, iyi bir Müslüman Cerrah
doktora, istediği paranın çok üstünde para vererek, altına bir araba tahsis
ederek, bir davulcu ve bir klarnetçi de vererek on bininin üzerinde çocuğun
Sünnetini de yaptırır.
28 Şubat darbesinin en etkili günlerinde Kurban bayramı
yaklaşırken bir İlahiyat Dekanı, Balıktan da kurban olur, tavuktan da kurban
olur derken dini sahada yetkilendirilmiş biri de Canım bu kadar tartışmaya
gerek yok, Kurbanın Sünnet olduğunu söyleyenler var, kesmese de olur
dediğinde, o günlerde ben de Öyle diyorsan, oğlunu ve torununu Sünnet ettirme
demiştim.
Yıllar öncesinde Mevlana Mesnevisinde özet olarak:
Kazvinli adamın biri, dövmeciye giderek
göğsüne aslan resmi yaptırmak ister. Ücrette anlaşırlar. Adam yere yatar.
Dövmeci işe başlar. İğnenin her batışında adam bağırmaya başlar. Dayanamayınca
Neresini yapıyorsun? Der. Dövmeci Sırtını deyince adam, Yahu sırtı incecik
bir çizgi, yapmasan da belli olmaz. Geç orayı der. Dövmeci alt taraftan
başlar, adam dayanamayınca ayaklar gömleğin içinde kalacak orayı da geç der.
Dövmeci kulakları yaparken Adam, Kulaklar küçücük olmasa da belli olmaz der.
Her taraf için buna benzer sözler söyleyince dövmeci Kalk, sırtsız, kulaksız,
ayaksız, gözsüz aslan olmaz deyiverir. (Mesnevi Şerhi, terceme Tahirül
Mevlevi beyit no: 2982-3000)
09/09/2002 tarihli Milligazetedeki makalemin
adı Ezan Delileri idi.
Ecevit, yılmaz, Bahçeli hükümetinde çocuklara
Kuran okuma yasağının kanununu çıkardıkları dönemde yazmıştım bu makalemi ve
başarılı olamayacaklarını söylemiştim.
Kocaman cüsseli, küçücük beyinli komünist
imparatorluğu, iki Sünnetle başa çıkamadan Caaark diye çöktü.
Kapitalist ve komünist sömürgenler, kendileri
başaramayınca, içimizden bazılarını Sünnet Düşmanı olarak piyasaya sürdüler,
ama 25 yıllık mazilerinde meydana getirdikleri, okyanusa tüküren adamın
tükürüğü kadar etki meydana getiremedi. Bizimkilere yazık oldu.