ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    İLK GIDAMIZ ANA SÜTÜ VE EZAN CEZAYİR MARŞI


     İLK GIDAMIZ ANA SÜTÜ VE EZAN CEZAYİR MARŞI

    05/10/2020

    Mahmut Toptaş

    Evde veya hastahanede doğumdan sonra çocuğa verilen iki gıda vardır: 1- Ezan, 2- Ana sütü.

    Biri tenimizin gıdası öbürü canımızın gıdası.

    Tenimizin gıdası olan ana sütüne ihtiyacı ne kadarsa canımızın gıdası olan imana da ondan daha fazla ihtiyacı vardır.

    Ana sütü bulunamazsa inek sütüyle de bu ten beslenir ve bir ömür yaşar ama İslam’ın belirttiği imana canımız kavuşamazsa onun yerine verilen insani sözlerin hepsi yine gıda yerine geçer ama en iyisi ABD başkanı Trump gibi, Rus devlet başkanı Putin gibi, Çin devlet Başkanı Xİ Jinping gibi kemirgen, semirgen ve sömürgen olurlar.

    “Olsun, benim çocuğum da öyle olsun” diyenler, sekiz milyarda iki yüz kişi öyle olabilir. Çocuğunun şansı ne?

    Bu dünyada iğneli fıçı gibi bir hayat yaşayacak ve sonunda sonsuz asırlarda cehennemde ebedi yanacak.

    Hiçbir anne ve baba, çocuğunun bu şekilde yanmasını istemez.

    Onun için Müslümanlar, çocuklarına “Allahü ekber” derken ve altı defa da bunu tekrarlarken “En büyük Allah’tır, yaratılanları hepsi ölümlü olduğuna göre hiç birinin gücünden, korkma, ona o gücü veren de Allah’tır” kaydı yapılıyor.

    “Çocuk bunu anlar mı?” sorusuyla “uydurma” veya “zayıf” kelimesiyle Hadisi yok saymaya çalışarak İslam’ı kurtarmaya çalışanlar olmuş ama İslam’dan olan imanından daha fazla güvendiği semirgen ve sömürgen kafirlerine sözüne inananlar, bu günlerde çocuğun ana rahminde iken bile duyduğu kelimelerin etkisinde kaldığını anlatan kitap veya makaleleri okusunlar da batı yoluyla da olsa asıllarına dönsünler.

    Çocuklarımız ana sütü emerken, evde babanın veya annenin okuduğu ayetleri, süreleri dinleyerek büyürlerdi.

    Konuşmaya katıldıkları andan itibaren duydukları hafızalarına yerleşirdi.

    Altı yaşında hafız olanlara günümüzde itiraz edenler, altı yaşındaki çocuğunun altı ay içinde tekrarladığı şarkı ve türküleri kaydetse kaç sayfalık kitap olur düşünsün.

    Biz, her gün namazımızın her rekatında Fatiha süresini okurken “Yalnız Allah’ kulluk yaptığımızı söylerken kula kul olmayacağımızı, Allah’ın hidayet verdiği kulların yolunu istediğimizi, sapık Hıristiyanlar ve Allah’ın gazabına uğrayan Yahudilerin yolunu istemediğimizi tekrarlıyoruz.

    Okula gidince de ilkokulda İstiklal Marşını ezberlerken:

    İstiklalimizin, Cenabu Hakkın kriterlerine uymaktan geçtiğini:

    “Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal”

    mısraıyla tesbit ettikten sonra köpekler gibi bize saldıran ve saldırmadıkları zamanlarda da ulumaya başlayanlara karşı uyarılıyoruz:

    “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

    Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;

    Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

     

    Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

    Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

    «Medeniyyet!» dediğin tek dişi kalmış canavar?

     

    Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

    Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

    Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk'ın...

    Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”

    Peki, Cezayirli kardeşlerimiz İstiklal Marşlarının bir kıtasında bakın ne diyorlar:

    فرنسا قد مضى وقت العتاب
    و طويناه كما يطوى الكتاب
    يا فرنسا ان ذا يوم الحساب
    فاستعدي وخذي منا الجواب
    ان في ثورتنا فصل الخطاب
    و عقدنا العزم ان تحيى الجزائر
    فاشهدوا… فاشهدوا… فاشهدوا…

    “Ey Fransa; sitem zamanı bitti,

    Ve kitabın katlandığı gibi katlandı,

    Ey Fransa hesap zamanı geldi,

    Hazır ol bizden cevap almaya,

    Devrimimizle son noktayı koyduk,

    Ve Cezayir’in yaşaması için azim ettik.

    Şahit olun... Şahit olun... Şahit olun”

    Paris’in göbeğinde bir milyon, genelinde beş milyon Cezayirli Müslüman, hazır kıta olarak, iki yüz yıldır sömürerek semirenlerden servetini geri almak ve daha bir çok şey almak için sıkılmış yumruklarla dilinde Cezayir Marşıyla bekliyor.