ŞECERE-İ TAYYİBE
15/02/2022
Mahmut Toptaş
Şecere kelimesi Arapçadan Türkçeye olduğu gibi geçmiş ve Şecer ağaç anlamınadır.
Dilimizde Şecere soy kütüğü anlamınadır.
Kendi Şecerenizi/soy kütüğünüzü veya soy ağacınızı görmek isterseniz e devlet iniz varsa hemen girip bakabilirsiniz.
Yoksa hemen internete girip parasız alabilirsiniz.
Baba veya ana tarafından üçüncü dedenize veya ebe/büyük annelerinize ulaşabilir ve adlarını ve doğum tarihlerini görebilir ve de indirebilirsiniz.
Bir kurumun, yönetim şemasını kağıt üzerinde kare veya dikdörtgen kutular içinde en üst makamdan en alta kadar gösterilir ya işte Şecerede de soyun kütüğü gösterilir.
Bazı evlerde, ağaç resmi yapılmış ve yapraklarına da Peygamberlerin adı yazılmış olarak duvara asılmış görürsünüz.
Hazreti Ademden sevgili peygamberimize kadar.
Hepsine salatü selam olsun.
Şecere-i Tayyibede başta sevgili peygamberimizden, Hazreti Ali ve Hazreti Fatımadan dünyaya gelen Hazreti Hasan ile Hazreti Hüseyinin neslinden gelen Ehli beytin soy kütüğünün adıdır.
Şecere-i Tayyibe, tertemiz nesil anlamınadır.
O kutlu soy, adını da Kuran-i Kerimden almıştır.
Rabbimiz, gönüle kök salan, kalbimizi süsleyen imanımızın ifadesi olan Kelime-i Tevhid için Şecere-i Tayyibe demiş:
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ
Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı? Güzel bir kelime, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan temiz ağaca benzer. (İbrahim süresi ayet 14/24)
Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer Hazreti Osman (r.a.) döneminde herkes ehli beyti biliyor, devlet onlara gereken ihtimamı, sevgi, saygı ve bakıma özen gösteriyordu.
Zamanla o mübarek neslin sayısı çoğalınca Abbasiler döneminde özel kayıt sistemi başlamış.
Kurulan bütün İslam devletlerinde saygı, sevgi ve yüksek makamlar vermişler.
Osmanlı Devletinde 1400 yılında Yıldırım Bayezit döneminde Nakibül-Eşraflık adı altında bir devlet kurumu oluşturulmuş ve o kurum 3 Mart 1924 yılına kadar 524 yıl devam etmiş.
3 Mart 1924 tarihine kadar gelen bütün kurumlar yeni hükümetle beraber yeni bir görünüm ve adla devam ettirilmiş.
Maarif Nezareti, Milli Eğitim Bakanlığı olarak devam etmiş.
Şeyhülislamlık, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak devam etmiş.
Milattan önce 209 da kurulan Kara kuvvetlerinin yaşı 2231yıl olmuş.
Ama 1443 yıldır devam eden bu sevgi ve saygı şelalesinin resmi tarafı kapatılalı tam 98 yıl olmuş.
Bütün il ve ilçelerde temsilcisi olan, protokolde yeri, Padişahtan sonra Şeyhülislamla denk olan, bu Nakibül-Eşraflığın başkanlığında korunan o Şecere-i Tayyibenin, kayıt dosyaları, devletin bilmem hangi mahzeninde nasıl korunmaktadır.
Derhal dosyalara gerekli özen gösterilmeli ve koruma altına alınmalı.
Bütün Türkiye vatandaşlarının Nüfus kütüğündeki kayıtları e devlete kaydedildiği gibi,
Mevcut Şecere-i Tayyibedeki kayıtlar, yine e devlete geçirilmeli ve 1924 ten beri o mübarek neslin doğup ölenleri ve yaşayanları, izlenerek, Evladı Rasüle, Ehli beyte, sevgisi ve saygısı olan görevliler tarafından dijitale geçirilmeli.
Nakibül Eşraflık kurumu yeniden kurulmalı.
Dosyalarda kayıtlı olanların aileleri bulunmalı ve durumdan haberdar edilmeli.
Kendilerine eskiden olduğu gibi şecere verilmeli ve nüfus kağıdına verilen bir şifre ile onların Ehl-i Beytten oldukları işlenmeli.
Onlar, zekat ve sadaka alamazlar.
Fakir durumda olanlara, insanca yaşayabilecek destek verilmeli.
Kayıt yoluyla tescil edilen bu değerli insanların kendileriyle de dostluk bağları kurmalıyız.
Tanıdığımız ve bildiğimiz insanlar varsa ve onların yaşantısında hoş olmayan şeyler görüyorsanız, nefretinizi değil, şefkatinizi harekete geçirmeli.
Dolu yağarken açıkta olan herkes nasibini aldığı gibi, batının inkar ve günah bataklığına bizi attıkları günden beri, temiz kalanımız kalmadı.
Gördüğümüz çirkin şey bizde de var ama, göz kendini göremediğinden karşıdakini görür.
Bunları sevelim ve sayalım.
Evladı Rasülü sevmek sevaptır.
Sıla- rahm/akrabalarla bağı sıkı tutmak farz, bağı koparmak ise haramdır.
Akrabalarımızı biliyor ve seviyoruz da, sevgili peygamberimizin neslini, Kuranın ifadesiyle Ehl-i Beytini neden bilmiyoruz.
Halbuki Rabbimiz:
النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ
Peygamber, müminlere canlarından daha evladır. Peygamber hanımları müminlerin anneleridirler
. Buyurur. (Ahzab süresi ayet 33/6)
Biliyorsak neden onlarla bağ kurmuyoruz.
Bilmiyoruz, bilmenin yolunu da bilmiyoruz.
Halbuki Ashabı kiram, tabiin ve ondan sonra gelen Emeviler hariç bütün Müslümanlar, Ehl-i Beyte sevgi ve saygıda kusur etmemişler.
Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar, Ehl-i Beytten olanları takip etmek, onların eğitimi, geçimi, korunması konusunda hassas davranmışlar ve Nakibül-Eşraf lık müessesesini kurmuşlar.
Darısı bizim başımıza.