ADALET MELTEMLERİ
23/08/2017
Adalet deyince akla, mahkemeler, hakimler akla
gelir.
Buralar adalet yolunun son duraklarıdırlar.
Asıl olan adalet sancağını önce gönüllere dikip
oralarda dalgalandırmalı.
Şu anda dünyada yaşayan her insan bu adalet
sancağını önce gönlünde dalgalandırırsa, evlerimizde, camilerimizde,
okullarımızda, sokaklarımızda, Pazar yerlerimizde, saraylarımızda,
gecekondularımızda, özetle insanın olduğu her yerde gül kokulu seher yelleri
gibi, serinlik ve bereket saçan poyraz rüzgarları gibi adalet sancağının dalgalarından
adalet, insaf, merhamet, muhabbet rüzgarları dindirir her türlü terörü,
tecavüzü, soygunu, sömürüyü, hırsızlığı, arsızlığı.
Bir ismi de Adl olan Allah celle celalühe
iman eden her Mümin, Allahın adalet bayrağını yalnız gönlünde dalgalandırarak
kendini serinletmez.
O dalgalanmalardan meydana gelen rüzgar aileyi,
mahalleyi, şehri, ülkeyi hoş eder.
Gücü oranında tüm insanlığı kuşatır.
Mecnun, leylasına aşık ama Aşk kelimesini hiç
kullanmamış.
O yalnız sevmiş, hem de iliklerine kadar.
Onu konuşturan, gizli aşkını dillendiren bir
Fuzuli şair, onun ağzından Aşk kelimesini çıkarıyor.
Ben, 1960 tan bu tarafını biraz bilirim.
Demokrasi diye bir şey varmış, herkes onu
aramaya o günden beri devam ediyor.
Demokrat Parti yi demokrasi adına devirdiler.
Daha sonra kurulan ve muhalefette kalan her parti Demokrasi
istedi durdu.
Bu gün de demokrasi isteme işi devam ediyor.
Adalet de öyle olmasın.
Başkalarından bir şey istemek için o
istediğimizi bizim gönülden isteyip yapmamız gerekir.
Rabbimizin, Çok adaletli anlamına gelen el-Adl
ismi cemili Kuranı kerimde O ki seni yarattı, düzeltti ve dengeli yaptı (İnfitar
süresi ayet 7) ayetinde insanın vücut yapısının dengeli ve estetik olduğunu
ifade etmek için Adl kökünden gelen fiili kullanmış.
Şüphesiz Allah adaleti ve iyiliği emreder
ayetinde de Rabbimiz adaletiyle toplumda dengeyi sağlamamızı ister. (Nahl
süresi ayet 90)
Hakimin hüküm verirken adaletle hükmetmesi (Nisa
süresi ayet 58), noterin yazarken
adaletle yazması (Bakara süresi ayet 282), kardeş toplumların arasını bulurken
adaletli davranılması (Hucurat süresi ayet 9) konuşurken bile adaletten ayrılınmaması
gerektiği (Enam süresi ayet 152) emredilir.
Adalet, eşitlik demek değildir. Adalet: dengeli
yapmaktır. Rabbimiz saçımızdan tırnağımıza kadar neyi nereye koymuşsa hiç
itirazımız yok.
Benim gözüm omuzumda olsaydı, burnum
dirseğimde olsaydı diyen yok.
Tabiattaki dengeye de itirazımız yok. Fildeki
hortum, karıncada olsaydı, karıncanın ayakları filde olsaydı diyenimizde yok.
Adamın biri bahçede kocaman ceviz ağacının,
küçücük meyvesiyle yere yayılan kabağın, kocaman meyvesini görünce Ya Rabbi bu
da adalet mi? Kocaman cevize küçücük meyve vermişsin, küçük kabağa kocaman
meyve vermişsin derken ceviz ağacından bir tane ceviz başına düşer ve hemen
kendine gelir. Ya Rabbi ben hata ettim. Ya bu kabak başıma düşseydi, halim ne
olurdu? der ve tevbe eder.
Rabbimizin, tabiattaki kanunlarının dengeli,
ahengli güzel ve yerli yerince olduğunu kabul eden bilim adamları, bir de bu
tabiat kanunlarını koyan Allah celle celalühün Kurandaki kanunlarını
inceleme, araştırma fırsatı bulsalar da, biz de adalet kelimesini ağzımızda
sakız gibi çiğneyip çürütmek yerine, evlerden, şehirlerden, ülkemizden bütün
insanlığa adalet meltemleri estirsek.