ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    KENDİ MEZARINIZI KAZIY


    “Seri katil” likte kimse Hitleri geçemez.

    Kendilerinin verdiği rakama göre beş yılda beş milyon insan öldürmüş.

    Hıristiyan Hitler’in beş yılda ulaştığı sayıya Çin’den Viyana’ya kadar varan İslam devletleri 1400 yılda ulaşamamışlar.

    Hitler’den sonra insan öldürmede rekor, yavru Bush’a ait.

    Bir buçuk milyonla şimdilik rekoru elinde tutuyor.

    Dünkü yazımda “Düşmanınızı öldürmek için mikrop üretirseniz, kendiniz ve çocuklarınız da mikroptan ölecek demektir.” Demiştim.

    19/05/1995 yılında Amerikanın Oklahoma City’de Amerikalı ajanlara ait bir binayı bombalayan, 30 u çocuk 168 kişinin ölümüne Timothi Mc Veigh (33) Körfez harbinde Baba Bush ve komutanlarının emriyle Irak’ta kadın, çocuk, genç, ihtiyar, asker, sivil demeden Müslüman öldürdüğü için Amerika devleti tarafından ödüllendirilmişti.

    11/06/2001 tarihinde Türkiye satiyle 15.00 te idam sehpasına çıkarıldığında “Beni Amerika yarattı. 1993 yılında Texas Waco’da Davidian tarikatının çiftliğini, F.B.I. ajanları yaktı. Çoluk çocuk demeden seksen kişinin yanarak ölümüne sebep oldu. Körfez harbinde yaptıkları, bütün bunlar benim bu işi yapmama sebep oldu” demişti.

    “Barış adası” diye göklere çıkarılan Norveç, Amerika “Haydiiin, Müslüman öldürmeye gidiyoruuuuz” dediğinde hemen gönderdiği askerler nerde nasıl yetiştirildi, parasını ve silahını neden gönderir?

    Afganistan’la Norveç’in arasında nasıl bir düşmanlık olabilir veya Norveç’e nasıl tehdit olur?

    Sorun, eğitim verirken verdiğiniz bilgilerden kaynaklanıyor.

    Başkası için hazırladığınız biyolojik silahlar, rüzgarın yönü değişiverince atanın kendisine yönelir.

    Ülkelerinizde Mason kıyafetli, Hümanist dilli, terörist gönüllü milyonlarca Frankeştayn’ınız var

    Türkiye’de kırk bin insanımızın öldürülmesine sebep olan diye tanıtılan Apo’da aynı eğitimden geçmiştir.

    Ankara siyasal Bilgiler fakültesinde okutulan kitapların tamamının referansı batılı kaynaklardır.

    Her şey bu dünyada olup bitecekse ülkelerin servetlerini kendi koydukları Birleşmiş Milletler kanunlarına uygun olarak çalmanın, çırpmanın ne sakıncası olabilir?

    “Malımı vermem” diye direnenleri NATO güçleriyle öldürmenin hesabını bu dünyada kim sorabilir?

    16 Eylül – 15 Ekim 1988 Yıl 2, Sayı 17 Aylık Hukuk ve Aktüalite Dergisi TEKLİF’de yayınladığım makaleminden bir bölümü veriyorum:

    “Havada uçan bir yaprağın hareketinde güneşin, yağmurun, toprağın, bulutun, denizin, lodosun, poyrazın..etkisi vardır.

    Beden ülkesinin Cudi dağı gibi olan tepesinde veya boynunda bir çıban çıktığında bundan tırnağın, saçın bütün tellerinin haberi vardır.

    Beden ülkesi, el gibi iki taburunu gönderip onu kazımak, ezmek ister ama sıkınca acısını bütün vücudunda hissedince sıkmayı bırakır ve hemen doktora koşar.

    Doktor, o çıbanı önce temizler, sonra üzerine şefkatli elleriyle bembeyaz, tertemiz ve yumuşak pamuk sarar ve içmesi için haplar verir.

    Hasta, çıbanın küçük bir operasyonla alınmasını isteyince Doktor, “O zaman çıban bir başka yerinden çıkar. Senin ciğerin rahatsız, pislik üretiyor. Önce pislik üreten ciğerini tedavi etmemiz gerekir” diye cevap verir.

    “Teklif” dergisinin teklifi: Hayri Kozakçıoğlu ( O günün OHAL/Olağan Üstü Hal Valisi idi) önce Ankara’ya gelsin. Cudi dağında veya komşu ülkede bu işleri yöneten çıbanbaşının Ankara’da okuduğu fakültedeki kitapları, temas kurduğu öğretim görevlileri ve politikaları bir gözden geçirsin. Önce onları yani ciğeri tedavi edebilirse, Kur’anı bir şifa hazinesi olarak Ankara’dakilere okutabilirse helikopterlerle dağlara Kur’andan ayetler atmaya gerek kalmayacaktır.”