SÜZMEK VE SÜZGEÇ
09/11/2020
Mahmut Toptaş
Birbirimizi süzüyoruz. Bey, hanımını süzüyor, hanım beyini süzüyor.
Gelin kaynanayı süzüyor, kaynana gelini süzüyor. Herkes herkesi süzüyor.
Devlet, kamuoyu araştırmalarıyla, istatistiklerle milleti süzüyor, millet de devleti, sözleri ve yaptıklarından süzüyor.
Süzme aletleri vardır.
En başta kalp, akıl, göz, ve kulak gelir.
Maddi olanları süzmek için Süzgeç, Elek, Kalbur gibi aletlerden sonra günümüzde dev tasfiye makineleri gelir ve hepsi süzer.
Ama hiç birinin süzmesi, kalbin süzmesi gibi başarılı olmaz.
Yalnız kalbi yaratanın koyduğu ayarının bozulmaması gerekir.
Kalp, göz bakıp süzerken, yüzü gördüğü gibi, yüzün cildinin gerisinde sakladığını da görür.
Kulak güzel sesle güzel olmayanı ayırır. Dahasını da yapar.
Ancak kulağımızın ayarı, Kuran eğitimine ayarlı olmalı.
Güllü kelimeleri gülen yüzle söyleyenin, aslında o cümlenin güllü sözleri güldürmek için midir, yoksa gülleyle yaralamak, üzmek, delirtmek için midir onu ancak kulak kanalıyla kalp ayırt eder.
Açılışı yapılan Gül bahçesinde, kalabalığın arasından süzülerek yürüyen biri, etrafı da süzerek, havada süzülen kumrunun ötüşüne kulak vermeden, denizde süzülen geminin sessizce gidişine bakmadan, halkın söz ve davranışlarını süzüp hepsinden süzülen özü gerekli yere rapor ederken aldığı eğitim aslında onu ya yanlışa veya doğruya sürükler.
Sporcu rakibini şöööyle tepeden tırnağa bir süzer ve rakibinin en zayıf noktasını keşfederek oraya çalışır.
Siyasiler, halkı süzerken, oyu esas aldıklarından doğrularla yanlışları arabanın dört tekeri gibi kullanma tarafına giderler.
Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi Profesörlerinden Saffet Solak (1926-2016) merhum, 1972 veya 73 yılında Karamanda konferans vermişti.
Konferansında Gelen hastamın yüzüne baktığımda kan gurubunu bile tahmin eder hale geldim.
Bir ilim adamı olarak her defasında tahlile gönderdim. Tahminlerimin yüzde doksan beşin üzerinde doğru çıkmasına rağmen kesin bilgi için yine de tahlile gönderirim demişti.
Yani içimiz dışımızı, dışımız içimizi gösterir aslında.
Rabbimiz, Allahtan başkalarının koyduğu kuralları tercih edip insanlara dayatanları açıklarken:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلَا يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا وَإِنْ خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ إِنْ شَاءَ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Ey iman edenler, şüphesiz müşrikler neces (pislik) dirler. Onlar, (Bu şirk pisliğine bulanmış adamlar) bu yıldan sonra, Mescidi Harama yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız, Allah dilerse yakında kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir. Hükmünde hikmet sahibi olandır. (Revbe süresi ayet 9/28) buyurur.
Atalarımızın Dışından bakınca bir koca türbe, içine girince töbe Allah töbe dedikleri tip işte ayette bahsedilen insan tipleridir.
Rabbimiz, güllü kelimeler arasından süzülen zehri kavramamız için kalbimizin yaratılış ayarlarına dönemizi istiyor:
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللَّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
İnsanlardan öyleleri vardır ki, onun dünya hayatı hakkındaki sözü senin hoşuna gider ve kalbinde olana Allah'ı şahit tutar. Halbuki o düşmanların en azılısıdır.
وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الْأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ
O işbaşına geçtiği zaman, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekini ve nesli yok etmeye koşar. Allah bozgunculuk yapanı sevmez.
وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ
Ona, 'Allah'tan sakın!' denildiği zaman, kibiri onu günaha alıp götürür. Ona Cehennem yeter. O ne kötü bir yataktır. (Bakara süresi ayet 2/204-206)
Sevgili peygamberimiz:
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا يَسْتَقِيمُ إِيمَانُ عَبْدٍ حَتَّى يَسْتَقِيمَ قَلْبُهُ وَلَا يَسْتَقِيمُ قَلْبُهُ حَتَّى يَسْتَقِيمَ لِسَانُهُ وَلَا يَدْخُلُ رَجُلٌ الْجَنَّةَ لَا يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَائِقَهُ
Kulun kalbi düzelmeden imanı düzgün olmaz, dili düzelmeden de kalbi düzgün olmaz. Kişinin koşusu komşusunun zararından emin olmadıkça cennete giremez buyurmuş. (Ahmet, Müsned, Enes hadisi)
Halil Nihat bey, çağın cefa oklarının gönlü süzgeç gibi delik-değik ettiğini ev Rasülüllaha kavuşmayla ancak düzeleceğini anlatırken:
Delinmiştir gönül tir-i cefadan süzgeç olmuştur
Ziyandır içtiğim zehrab-ı firkat ya Rasülellah der.
Midedeki uyuşturucunun etkisiyle, gözün biri iki göstermesi, doğruyu eğri, eğriyi doğru göstermesi ne ise inkarcının bozuk kalbi de insanları kendine ne kadar faydalı veya faydasız olarak ikiye ayırıverir.
Dışımızı ve içimizi temizleme konusunda da içimizi ve dışımızı yaratanın kurallarına uyalım.
Kuranın, Tevbe süresinin 28 inci ayetinde Neces dediği kullara kul olan insanların koyduğu kurallarla temizlik olmadığını,
İnsanların iyiliği adına, ileri ülkelerin, suyu, havayı, denizi kirlettiği gibi, insanları kirletip vahşi hayvanlara bile parmak ısırtacak hale getirmesi,
Gök yüzüne çıkan çocuk feryatları,
Deniz kenarındaki bebe cesetleri,
Atmosfere dolan kan, kin, barut, kimyasal silah kokusu,
Medeni diye yutturulan devletlerin ajanları gözetiminde devletlerin soyulması,
Her saat ve saniyede internet üzerinden her insanın cebindeki parasının değerini Amerikan merkez bankasındaki tek adamın tek parmağıyla soyması yeterli delildir.
Onun için, içimizi ve dışımızı yaratanın kurallarına uyarsak iki dünyamız güzel olur.
Namazlarımızın son oturuşunda okuduğumuz Rabbena atina fiddünya haseneten...Rabbimiz, bize dünyada güzellikler ver, ahirette güzellikler ver ve bizi ateşin azabından koru diye duaya devam ederken biz de onun bize gönderdiği Kitaba, Rasülünün uyduğu şekilde uymaya devam edeceğiz.