SIRLARI SIRLAYALIM
23/11/2018/Cuma/Milligazete
“Kimseye söyleme” uyarısından sonra sırrı
anlatan biri, herkese bu sırrı açıkladığını duyduğunuzda siz de sır olmaktan
çıkan bu sözü söylemeniz sırra hıyanet olmaz ama biz yine bu tür dedikoduları
yaymamaya dikkat edelim.
Her sohbetin sırrı vardır. Özel toplantılarda
konuşulanların duyurulanların dışında kalanlar sır olarak kalmalıdır.
Hani bazı yetkililerle yapılan röportajlarda
“Yazılmamak kaydıyla” diye verilen bilgiler sırdır, sahibi açıklamadığı sürece
açıklanmamalıdır ama buna riayet eden insan çok azdır.
Basın mensubu ise, kovulunca ağzını açıyor.
İçindeki emanetlerin koruduğu emanet mallardan
daha fazla korunmalıdır sırlar.
Politikacıların “sır” dediği sözleri de bir gün
atılırsa bile o sırrı söylememeye dikkat etmeli.
Sır, emanettir, hıyanet etmemeli.
Biz sırları, göğsümüzde saklarız.
Sırrını veren adam, canımıza kastetse gerekeni
yaparız ama sırrını ifşa etmeyiz.
Açıklandığında kimseye faydası olmayan sırrını,
düşmanına söylemediğin gibi dostuna da söyleme.
Hani atalarımız “Söyleme sırrını dostuna, o da
söyler dostuna” demişler.
Otogarlarda, Tren istasyonlarında havaalanlarındaki
emanetçiler vardır. Emaneti bırakan ona düşmen olsa bile emanet malı korumaya
devam eder.
Sırrını yayan dostuna da fazla kızma.
Sen, kendi sırrını saklayamadın, ona söyledin,
o nasıl saklasın?
Özel bir toplantıda birinin aleyhinde konuşan kişi
o toplantıda laf taşıyıcının da olduğunu görünce toplantı dağıldığında konuşan
kişi, laf taşıyıcısının yanına varır gizlice yüz lira verir ve “Aman bu
söylediklerimi ona taşıma” der.
Gece yarısı konuşanın kapısı çalınır ve “Ben
uyuyamadım al şu elli liranı ben sabahleyin lafı ona taşıyacağım “der.
Konuşan kişi “Ama ben sana yüz lira vermiştim”
deyince,
“Gece
yarısına kadar tuttuğumun karşılığı” diye cevap verir.
Siz, sırrınızı neden söylersiniz ki?
Bir düşünün. Sizden iyi sırrınızı saklayacak
dünyada kimse yoktur.
Gömün onu kalbinize, kabir taşı da dikmeyin o
sırrın başına,
Yazı da yazmayın sırrın kabir taşına. Sırlayın
Sırları yayanlar, genellikle karakteri bozuk,
havsalası dar kişilerdir ama siz karakteri sağlam, adam gibi adam dostlarınızın
da gönlüne sır yükü yüklememeye dikkat ediniz.
“Sır” deyince hemen aklımıza birinin size
gizlice söylediği söz akla gelir.
Doğrudur. Tanıdık tanımadık, dost veya düşman
kim olursa olsun uygunsuz bir halini gördüğümüzde kulağına uyarı yapmamızın
dışında o olayı kimseye duyurmamaya dikkat edelim.
Dine, ahlaka aykırı yapılan gizli işleri de yaymamak
gerekir. O kişiyi ona iten ne ise ilgili birim onunla ilgilenmeli, tedavisi
gerekiyorsa tedavi edilmeli, sorun çözülmeli.
Ahlaksızlık yayın yoluyla yayılır.
“Herkes öyle imiş” fikri yayılır.
Rabbimiz, Müslümanlar arasında ahlaksızlığın
yayılmasını isteyenler olduğunu haber verir:
إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ
الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آَمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا
وَالْآَخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
“Mü'minler arasında fuhşun yayılmasını isteyenlere
dünyada da, âhirette de acıklı azap vardır. Allah her şeyi bilir, siz bilemezsiniz.”
(Nur süresi ayet 24/19)
Biz, gördüğümüz bir kötülüğü yaymak yerine,
elle, dille, gönülle değiştirme görevlisiyiz.
Sevgili peygamberimiz:
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى
الله عَليْهِ وسَلَّمَ قَالَ : مَنْ سَتَرَ عَوْرَةَ أَخِيهِ الْمُسْلِمِ ، سَتَرَ
اللَّهُ عَوْرَتَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، وَمَنْ كَشَفَ عَوْرَةَ أَخِيهِ
الْمُسْلِمِ ، كَشَفَ اللَّهُ عَوْرَتَهُ ، حَتَّى يَفْضَحَهُ بِهَا فِي بَيْتِهِ
“Müslüman kardeşinin ayıbını gizleyenin,
kıyamet gününde ayıbını Allah gizler. Kim Müslüman akrdeşinin ayıbını açıklarsa
Allah da onun ayıbını açığa çıkarır ve onu kendi evinde bile rüsvay eder.”
Buyurur. (İbni Mace, Sünen, K. Hudud, bab)
Bazı sırlar vardır ki dinimizi, vatanımızı,
güvenliğimizi ilgilendirirse o zaman yine yaymak yok, yalnız ilgili birimlere
bildirmek vardır.
Gazetecilik okulu öğrencilerine de ders olarak
verilmesi gereken ayette Rabbimiz:
وَإِذَا جَاءَهُمْ أَمْرٌ مِنَ الْأَمْنِ أَوِ
الْخَوْفِ أَذَاعُوا بِهِ وَلَوْ رَدُّوهُ إِلَى الرَّسُولِ وَإِلَى أُولِي
الْأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذِينَ يَسْتَنْبِطُونَهُ مِنْهُمْ وَلَوْلَا
فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَاتَّبَعْتُمُ الشَّيْطَانَ إِلَّا
قَلِيلًا
“Onlara emniyet veya korkuya ait bir haber
geldiğinde onu yayıyorlar. Eğer o haberi rasüle ve onlardan olan emir
sahiplerine götürselerdi, onların içinden o haberden mana çıkaracak olanlar
onu bilirdi. Eğer Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı çok azınız müstesna siz
şeytana uyardınız.” Buyurur. (Nisa süresi ayet 4/83)
Güvenliği ilgilendiren haberlerin kötü olanları
yayınlanmamalı ve hemen iyileştirme tarafına gidilmeli.
Güvenlikle ilgili iyi gelişmeler yayılmalı,
dostlara güven verilmeli, düşmanları barışa yönlendirmeli.
Hakim, savcı gibi görevlerde olanlar, cezayı verseler
bile yaymamaya dikkat etmeli.
Sevgili peygamberimize bir adam gelip “Ben
cezayı gerektirecek suç işledim, cezayı uygula” dediğinde efendimiz sessiz
kalmış. Namazı beraber kılmışlar ve o kişi tekrara söyleyince:
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهُ ، قَالَ : كُنْتُ عِنْدَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَهُ رَجُلٌ
فَقَالَ يَا رَسُولَ اللهِ إِنِّي أَصَبْتُ حَدًّا فَأَقِمْهُ عَلَيَّ قَالَ
وَلَمْ يَسْأَلْهُ عَنْهُ قَالَ وَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ فَصَلَّى مَعَ النَّبِيِّ
صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا قَضَى النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم الصَّلاَةَ
قَامَ إِلَيْهِ الرَّجُلُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللهِ إِنِّي أَصَبْتُ حَدًّا
فَأَقِمْ فِيَّ كِتَابَ اللهِ قَالَ أَلَيْسَ قَدْ صَلَّيْتَ مَعَنَا قَالَ نَعَمْ
قَالَ فَإِنَّ اللَّهَ قَدْ غَفَرَ لَكَ ذَنْبَكَ ، أَوْ قَالَ حَدَّكَ
“Sen bizimle namaz kılmadın mı? Allah senin
günahını afvetti” buyurmuş. ( Buhari, Sahih, K. Muharibin, bab 11)
Davacısı olmayan, kişinin şahsını ilgilendiren
suçları açmamaya dikkat ettiği gibi “Hangi suçu işledin” diye soru da sormamış.
Doktorlar, hastalarının sırlarını,
Cenaze yıkayıcıları ölünün bedeninin sırlarını
gizlesinler.