YAPMA
TRUMP ETME
Yapma,
en başta kendi yavrularını yakma.
Yaratanın
dediğine uy, atalarının izinden giderek kendini ve halkını cehenneme atma.
Senden
öncekilerin bütün cinayet ve hıyanetlerinin temelinde Allah’a ısyan vardır
Türkiye
nüfusundan fazla fakirin varken, onlar evsiz, barksız, işsiz, aşsız, arka
sokaklarda birbirlerini vururken sen de başka ülkelerin mutlu ailelerinin evlerine
ateş atma.
Yapma, elçiliklerinle
dünya insanını, inkarcılık trenine bindirip cehenneme sevk ederken sağcı
vagonlarıyla solcu vagonları bu dünyada çarpıştırarak dünyayı cehenneme
çevirme.
Elçileriyin
arkasında durduğu, destek verdiği, koruduğu, dünya genelindeki inkarcıların
sağcıları sağ yumruklarıyla, solcuları sol yumruklarıyla sana “Defol” derken
alkışlama, din düşmanlıklarına destek çıkma, yapma.
Hafif el
silahlarından atom bombasına kadar her devlete kıdım kıdım, azar azar, parça
parça her silahın ana malzemesini satarak, ülkelerin bütün üretimlerini ülkene
taşıyıp, tam silah üretimine geçeceği zamanda “Bir araya Getirilmiş Milletler” den karar çıkartıp ani baskınlar
yaparak milletlerle oyuncak gibi oynama.
Anlıyorum,
yeni yetme bir devletsiniz. Dünya tarihine baktığımızda ergenlik çağına adım
atma yaşına gelmişsiniz.
Bedeniniz,
aklınızın çok çok önünde gelişmiş.
Okulda A
B C yi sökemeyen ama bütün çocukları döven zıpır gibisiniz.
Ülkeleri
söverek, döverek, işgal ederek, teröristleri destekleyerek kendinize ve
çocuklarınıza yazık edersiniz.
Babaların
yediği haltların, faturasını çocukları öder.
Çocuklarınıza
yazık, etmeyin, yapmayın.
Hürriyet gazetesinden Turan Yılmaz’ın haberine
göre Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İsrail ziyaretinde, İsrail eski
başbakanlarından Ehut Barak, Demirel’e “‘Osmanlı
döneminde tek pırpırlı bir Onbaşı, 20 kişilik askeri gücüyle burayı huzur
içinde yönetiyordu” dedi. “İstanbul’dan gelen talimatları uygulayan Onbaşı,
otur deyince oturuluyor, kalk deyince kalkılıyordu'' diyen Barak'ın, ‘Osmanlı
Onbaşısı’nın o zaman, şimdi bölgede kendilerinin içinden çıkamadığı işlerin
üstesinden geldiğini de söylemesi, Demirel'i güldürdü.
İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres
de, Avrupa Konseyi adına bir grup Batılı parlamenterle birlikte bölgede temaslarda
bulunan FP'li Abdullah Gül'ün Kudüs'le ilgili, ‘Türkler burayı yönettiğinde 400
sene barış oldu’ sözlerine,
“Yani ne demek istiyorsunuz, Kudüs’ü
yeniden Türklere mi verelim?' diye karşılık verdi. Peres, ‘Aslına bakarsanız
Mısırlılar da bunu söylüyor’ derken, Gül de, “Verirseniz, 400 sene nasıl yönettiysek,
aynı şekilde huzur içinde yine yönetiriz, adaletsizlik de yapmayız’ diye yanıt
verdi.
Alman ve İngiliz parlamenterlerden
ise ‘‘Osmanlı dönemi bitti’’ itirazı geldi.
30 Mart 2001 tarihli haberin tamamı
için http://www.hurriyet.com.tr/israilde-ilginc-diyaloglar-39234808
linke bakabilirsiniz.
Osmanlı
öldü. Allah rahmet eylesin. Ama onların iyilerini adil kılan kuralların ana
kitabı Kur’an-i Kerim, kıyamete kadar devam edecektir.
Yaşayan,
diri olan herkese uyarı görevini yapacağını Rabbimiz şöyle haber verir:
لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ
الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ
“(Bu
Kur'an) Diri olanları uyarmak, kâfirlere azab sözü hak
olması için (indirilmiş)’dir.” (Ya-Sin süresi ayet 36/70)
Bir onbaşı dört yüz yıl yaşayamaz. Demek ki o
onbaşıdaki özellik ve güzellik o onbaşıyı ve ondan sonra dört yüz yıl içinde
gelen her onbaşıyı eğiten İslâm dan gelmektedir.
Rabbimiz:
مِنْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي
إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي
الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا
أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ
إِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذَلِكَ فِي الْأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
“Bundan
dolayı İsrail oğullarına şöyle yazdık: "Kim, adam öldürmeyen, yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmayan bir adamı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir.
Kim de
bir canı kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibidir. Elçilerimiz onlara
apaçık delillerle geldiler. Bundan sonra da onlardan bir çoğu yeryüzünde
aşırı gittiler.” Buyurur. (Maide süresi ayet 5/32)
Sevgili peygamberimiz de
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ قَالَ لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ
مُسْلِمٍ
“Müslüman
bir insanın öldürülmesinden, (insansız) bir dünyanın yok olması Allah katında
daha ehvendir” buyurmuş. (Tirmizi, Sünen, K. Diyat 5, İbni Mace, Sünen, K. Diyat,1)
Bu imanla büyüyen İmamı Gazalinin hocası,
İmam-ül Harameyn-el Cüveyni (Hicri 419-478)
وأموال
الدنيا لو قوبلت بقطرة دم لم تعدلها
“Bir damla kanla bir dünya malının tamamı
karşılaştırılsa bir damla kana denk gelmez” der. (el-Ğıyasi s:256)
Sevgili peygamberimiz, İslam kültürünün evrenselleşmesi için gayret göstermiş, doğuyu ve batıyı
birleştirmiş, İstanbul’u ve Roma’yı işaretlemiş. Sağlığında Türkiye
topraklarının İki buçuk katı toprak fethetmiş ama
iki taraftan harp meydanında
ölenlerin sayısı 240 ı geçmemiş.
(Bak : Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, Hz. Muhammed in savaşları, s:11)
Atom bombası yaparak, ülkelere üsler kurarak,
mazlumları öldürerek, can güvenliğinizi sağlayamazsınız.
Firavun, sizden daha katı tedbirler almıştı ve
doğan erkek çocuklarını öldürmüştü ama ölümü o çocuklardan birinin elinden
olmuştu. Hem de kendi beslediği Hz. Musa sallallahü aleyhi ve sellemin elinden
olmuştu.
Atalarımız, tarihin derinliklerinden bize
nasihat eder: “Ne ekersen onu biçersin. Eden bulur.”