ÖLDÜRÜRLER
VE ÖLDÜRÜLÜRLER AYETİ
27/10/2017
Meşhur
fıkradır, hani beynamaza, Neden namaz kılmazsın demişler, Kurandan delil
getirmiş ve Kuranda La takrabüs-Salat/Namaza yaklaşmayın diyor demiş.
Soruyu
soran da Ama devamında Sarhoşken diyor. Deyince (Nisa süresi ayet 4/43)
Beynamaz
da Ben hafız değilim demiş.
Aynen
öyle, günümüzde makam, para, şan, şöhret sarhoşları da bir çok köşede yazdı,
bir çok sosyal paylaşım sitlerinde dalga geçti ve bazıları özel toplantılarında
Kuranda Kafirleri öldürün, hatta hepsini öldürün yazıyor dediler, ve
yazdılar.
Şu
anda değil, yaşadığınız yaş ne ise otuz, kırk, elli, yetmiş
yıl boyunca sağcı
ve solcu yöneticiler gördünüz.
Kore
savaşında, Vietnamda, Kıbrıs çıkarmasında, Komünizmin Türk diyarını işgal
etmesinde, Afganistanda, Libyada, Irakta, Suriyede, Nijerde ve Myanmarda
tüm dünyada öldürülen Müslümanların ve gayri Mülimlerin bağrına saplanan
kurşun da, onları zehirleyen gazlar da Avrupa, Amerika, ve Çin yapımıdır.
Sağ
ve sol siyasetçilerimizin dilinden dinlediniz bu gerçekleri.
Vatanın
bağrına düşman dayadı hançerini teşhisini koyuyoruz da,
Bulunur
kurtaracak bahtı kara maderini reçetesini uygulamak yerine, düşmanın kirli
savaş uçaklarının yaktığı, yıktığı şehirleri, şehirde yaşayan erkek, kadın ve
çocuklarla yüz binlerce canlıyı öldürüp sakat bırakırken, Cumada veya bayramda
namaza gittiğinde duyduğu vaaz veya hutbede:
إِنَّ اللَّهَ اشْتَرَى مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنْفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ
بِأَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَيَقْتُلُونَ
وَيُقْتَلُونَ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا فِي التَّوْرَاةِ وَالْإِنْجِيلِ
وَالْقُرْآَنِ وَمَنْ أَوْفَى بِعَهْدِهِ مِنَ اللَّهِ فَاسْتَبْشِرُوا
بِبَيْعِكُمُ الَّذِي بَايَعْتُمْ بِهِ وَذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Allah,
cennet karşılığında mü'minlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Allah
yolunda harp ederler, öldürürler, öldürülürler. Tevrat, İncil ve Kur'anda hak
olarak yaptığı bir (cennet) va'didir. Allahtan daha çok sözünü kim yerine
getirir? O halde onunla yaptığınız bu alışverişte sevinin. İşte büyük başarı
budur. (Tevbe süresi ayet 9/111) ayetini duyduğunda veya okuduğunda hayretler
içinde kalıyor ve ağzını katillere yardım için açıyor ve Olur muymuş,
öldürürler, öldürülürler denir miymiş diye laf üretir.
Bu
ayetle ilgili dünkü makalemi okumayanlar okuyuversinler.
Günümüzde,
bir kısım insanlar, bu cihat ibadetini hafife alıyorlar. Bunu da, Peygamber
Efendimizin, Bedirden dönerken: Küçük cihaddan, büyük cihada dönüyoruz
buyurduğuna dayandırmaya çalışıyorlar.
Bir
kısım insanlar da hadisi inkâr ediyorlar.
Çeçenistanda
Rus zulmüne karşı direnen Cevher Dudayev, Şamil Basayev merhumlar gibi değerli
mücahitleri görenlerden biri, Kafkaslarda bazı tarikatlar, yetmiş yıl komünizm
zulmüne direnmiş ve dinin unutulmamasını sağlamışlar ama bu gün Kafkaslarda
dini hareketlerin önünde en büyük engel aynı tarikatlar demişti.
Bu
hadisi esas alıp cihat ibadetini hafife alanlara bazılarını bu hadisi inkar
ederek tepki veriyorlar.
Hadisi,
Hatib-i Bağdadî, Tarih-i Bağdat isimli eserinin 13. cildinde 7345 sıra no.
ile, hayatı anlatılan Vasıl b. Hamzanın rivayeti olarak kayıtlıdır.
Ehli
olan bilir ki, zayıf hadisler, uydurma hadis gibi değildir. Ancak bazılarının,
bu hadisi, isteklerine (hevâlarına) göre yorumlamaları da doğru değildir.
Efendim,
biz büyük cihatla meşgulüz, küçük cihatla ilgimiz yok.
Elimizde
tespihimiz, beş vakit namazımız, dükkânımızda işimiz, aşımız var.
İşimizi
yaparız. Paramızı kazanırız. Akşam da zikrimizi çeker, büyük cihadı icra
ederiz. Diyenlere, deriz ki:
Kuran-i
Kerim, şimdiki baskılarda 606 sayfa, 114 süre, altı bin küsur ayet.
Hadis,
ne zaman söylenmiş, düşünsenize!
Peygamber
Efendimiz, küçük cihadı yapmış, dönerken bunu söylemiş.
Sen
de küçük cihadı yapsana!
İmansızların
zararını yok etsene!
Camini,
tekkeni, yalnız, müritlerin değil şeyhinin de evini bombalayan kafirin
karşısına dikilsene.
Islah
olanlar, ıslah olsun!
Islah
olmayanlar da def olup gitsin!
Ondan
sonra, geç büyük cihada!
Dünyada
var oluş gayemiz de bu değil mi?
Müslümanlara
hayat hakkı tanımayalım, hepsini yok edelim, evlerini başlarına geçirelim
çocuğunu kucağında öldürelim kendisi zor ölürken çocuğunun çürüdüğünü de
görsün diyen kim olursa olsun, nerede olursa olsun, nasıl olursa olsun,
insanlığını yitirmeyen bir kişi bunlara tek başına bile olsa Dur, yeter artık
demelidir.
Rabbimiz
buyuruyor, dinleyelim:
قُلْ إِنْ كَانَ آَبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ
وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ
تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ
وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُوا حَتَّى يَأْتِيَ اللَّهُ
بِأَمْرِهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
De
ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz,
kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evler,
size Allahtan Rasülü'nden ve Onun yolunda cihattan, daha sevgili ise o halde
Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasık topluluğa hidayet vermez.
(Tevbe süresi ayet 9/24)