ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    “GÜNAHINA TEVBE EDEN GÜ


    Hocalarımdan biri Kaşgar’ın Artuç köyünden Celaleddin Karakaş hoca efendidir.

    Hocamın köyü aynı zamanda Karahanlılar devletinin kurucusu ve ilk Müslüman Türk devletini Kuran Abdükerim Saltuk Buğra Hanın köyüdür.

    1949 yılında Çinlilerin Doğu Türkistan’ı çok kanlı bir şekilde işgal ettikten sonra önce Hindistan’a hicret etmiş, orada bir zaman Düyübend medreselerinde hem ders almış, hem ders vermiş, oradan Mekke’ye hicret etmiş.

    Onun değerli bir hoca olduğunu anlayan Karadenizli bir hacımız onu Türkiye’ye gelmeye ikna etmiş ve getirmiş.

    Fatih semtinde ona bir ev almış ve o evde hocam ölünceye kadar dersler vermeye devam etti.

    Hocam, kendi hocalarından birinin manzum bir eserini Türkçeye terceme ve şerh etti.

    “Miftah-ül Edeb” ismini verdiği bu eseri Sezgin neşriyatın sahibi Ahmet bey merhum yayınladı.

    Kitabın girişinde “Doğu Türkistan’da iken Çinlilerin vaatlerine kanan, onlarla işbirliği yapan ve ülkemizin işgaline yardım edenler, Türkiye’ye gelince kahraman olmuşlar” anlamında bir cümle vardı.

    Bunların kim olduğunu sorduğumda isimlerini bana söyledi.

    İsimlerini açıkça kitapta niçin yazmadığını sorduğumda “Yanlışlarının farkına ülke harap olduktan sonra da olsa vardılar. Şu anda samimi olarak çalıştıkları için isimlerini yazmadım” demişti.

    Ben bundan da bir ders almıştım.

    Hiçbir zaman hiçbir durumda kişilerin geçmişte yaptıklarıyla cezalandırmaya gitmemeyi öğrendim.

    Sevgili peygamberimiz “Günahına tevbe eden, günahsız gibidir” buyurmuş. (İbn-i mace, sünen 2/1419, hadis no 4250, Beyhaki, Sünen-i kübra 10/154, hadis no 20348)

    Değerli hocalarımız bu hadisi her Cuma hutbenin ardından “et-tâibü minezzenbi kemen la zenbe leh” diye okurlar. Keşke Türkçesini de söyleyiverseler.

    İnsani ilişkilerimizde, siyasette, ticarette, geçmişte yapılan yanlışları göz önüne getirerek düşmanlıkları kötü sözlerle gübrelemeyelim.

    “Hangimiz yanlış yapmadık?” diyelim ve yanlış yaptığını anlayan bir insandan özür beklemeyelim.

    Biz yanlış yaptığımız kişiye özür dileyelim ama başkasından özür beklemeyelim.

    Bu günlerde Doğu Türkistanlı kardeşlerim kendi aralarında siz biz kavgasına girmemeli.

    Karşıda ayırım yapmadan öldüren bir Çin devleti var.

    Bosna’da gördük. Sırplarla dost olan, onunla şarabı içip domuz etini yiyen Müslüman’ı diğerlerinden ayırmadan öldürdüler Sırplar.

    Kişinin adı Ali veya Ayşe ise hiç fark etmiyor, kendisi gibi yiyip içse de Sırp, ona kurşunu sıkıyor.

    Burada dikkat edilmesi gerek şey, Amerikanın öncülüğünde onlara göre radikal olan Müslümanlardan dünyanın temizlenmesidir.

    Onlara göre radikal sayılan Müslümanları temizlemede Amerika’nın Çin’le birlikte hareket etmesine de dikkat edilsin.

    1949 senesinde Çin, Doğu Türkistan’a saldırırken radikalleri yok ettikten sonra kendisine yardım eden kandırılmış Müslümanları da öldürmeye başlamış ve bir kısmı canını zor kurtarmıştı.

    Birbirimizle uğraşmak da düşmana yardım sayılır.

    Sevgili peygamberimiz de “Kim, zalime yardım ederse, Allah o zalimi ona musallat eder.” Buyurmuş. (Acluni, Keşf-ül Hafa 2/227, İbn-i Asakir, 34/4