ULAŞABİLSEYDİM ONLARI KAVUŞTURURDUM
23/06/2021
Mahmut Toptaş
Bu söz, dünya adalet tarihinin birinci sırasına altın harflerle yazılsa az gelecek olan Hazreti Ömer (Allah ondan razı olsun) e aittir.
Tabiinden Urve bin Hızamın hikayesi dillere destan olduğu gibi kıskançlığın da ölçüsünü verir.
Urvenin babası ölünce amcası himayesine alır.
Urve amcasının kızı Afra ile yaşıtlar.
Çocuklukları beraber geçer.
Birbirlerini seven bu iki genç ergenlik çağına gelince amcasından Afrayı ister.
Amcası kabul eder amma kızın annesi kızını zengin birine vermek istediğini mihrinin yüksek olduğunu söyler.
Urve, Yemendeki amcasının yanına para istemeye gidince hacdan dönmekte olan Belkalı zengin bir genç o köyde konaklar.
Konakladığı günler içinde develer keser, kazanlar kaynatır ve köyün hepsini davet ederek birkaç gün orada dinlenir.
Bu arada gördüğü Afranın evli olup olmadığını sorar ve bekar olduğunu öğrenince onu ister.
Afrayı verirler. Düğün yapılır ve Afra Belkaya gider.
Aylar sonra Urve yüz deve ile geldiğinde Afranın Belkaya gelin gittiğini öğrenir.
Kılıç yarasından daha ağır bir yara çöker yüreğine ve yüreğini yemeye başlar.
Görmezsem ölürüm diyerek yola koyulur ve Belkaya gelir.
Belkanın en zengininin evine müsafir olur.
Daha sonra o evin Afranın evi olduğunu öğrenir.
Evin beyi, gelen müsafirin Afraya aşık olduğunu, Afranın da onu sevdiğini öğrenince ikisini bir araya getirir ve İsterseniz ben aradan çekilirim. Afrayı boşarım ve evlenmenizi sağlarım der.
Urve bunu kabul etmez.
Teşekkür edip ayrılır.
Ciğerleri tükenen Urve, yolda Darul Kurada vefat eder.
Şiirleri Medinede Hazreti Ömere kadar ulaşır.
Hazreti Ömer:
لَوْ أَدْرَكْتُ عَفْرَاءَ وَعُرْوَةَ لَجَمَعْتُ بَيْنَهُمَا
Lev edraktü Afrae ve Urvete le cematü beynehüma/Eğer Afra ile Urveye yetişebilseydim aralarını birleştirirdim demiş. (İbnül Cevzi, Menakıb, Sayfa 81, Zehebi, Tarih-ül İslam, Muzaffer Can tercemesi, Cantaş yayınevi, sayfa 1136, İbni Asakir T. Dımışk 40/217-225; İbnu Makulâ 2/418; Nihayetul-İrab 2/201; Uyunul-Ahbar 4/129; Ensabu-Eşraf 35/50
Günümüzde saygın bilim adamlarımızın bir kısmı, diploma aldığı üniversitenin adıyla insanlardan saygınlık bekler.
Bazıları mezun olduğu fakültedeki ünlü ilim adamından ders aldığını söyleyerek saygınlık bekler.
Biz, kişinin o bilgisiyle kendine ve insanlığın hizmetine sunduğu söze ve işe bakarak saygı duyarız.
Hazreti Ömer, dünyanın kuruluşundan bu güne kadar gelip-geçen bütün kahramanların, ilim adamlarının, sanatkarların, şairlerin.. yaratıcısı olan Allah celle celalüh tarafından eğitilen Sevgili peygamberimizin eğitiminden geçen ve öğrendikleriyle adalet tarihinin ilk sırasına alınan Hazreti Ömere sevgi ve saygılarımızı sunarken onun adının anıldığı her yerde ona ve bütün okul arkadaşlarının adının anıldığı anda (R.A.) Allah ondan razı olsun deriz.
Peki de o sevdiğimiz, saydığımız ve örnek aldığımız zatın yaptığını yapıyor muyuz.
En mücahidimiz, kendini iki maddeye şartlandırmış ve onu yapmaya devam ediyor.
24 saatin her dakikasının kendine göre ibadet anı vardır.
Namazın vakti gibi ibadetlerin de oluşan vakitleri vardır.
Mesela bir insanla karşılaştığında, tanısan da tanımasan da ona selam vermek ibadettendir.
Birbirini seven kadın ve erkeğin evlenmeleri için katkıda bulunmayı hiç cihattan bir ibadet olarak düşündük mü?
Yöneticilerden de bir dileğim olsun:
Hazreti Ömer, Urve ile Afranın haberini onlar öldükten ve haklarından mersiyeler yazıldıktan sonra haberi olunca, Keşke haberim olsaydı
. Demiş.
Yöneticilerimiz, SGK lılara evlenme yardımı yaptığına ilave olarak SGK lı veya SGK sız her ihtiyaç sahibi insanımızın evlenmesine katkıda bulunmak için yeni bir fon ayırması.
Yeni nikah akdini getirenlere, düğün yapabilecek kadar faizsiz borç para verip beş yıl sonra taksitle ödemesi istense.
Beş yıldan önce boşanırlarsa, boşanma yapıldığı günden itibaren ödenmesi istense, bir çok nişanlı insanımızın bir an önce kavuşmaları sağlanmış olur.
Ve biz de Keşke
demesek.
Rabbimiz bize sosyal sorumluluk yüklerken:
وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُم
Sizden bekâr olanları, evlendirin
. Buyuruyor. (Nur süresi ayet 24/32)