VEFA
İLE VEFAT KELİMELERİ AYNI KÖKTENDİR
Yedi
yaşımdan beri ilminden istifade ettiğim hiçbir hocama saygısızlık etmedim etmem
de.
İlkokul
öğretmenimi bile her sene birkaç defa telefonla arayarak hal ve hatırını
sormaya devam ettim.
İlmine,
irfanına, ihlasına hayran olduğum hocalarımdan birini Türkiyenin ne güzel
yerlerinden bir ilçeyi gezdirirken Emin ol, Tv5 teki Tefsir derslerini dinledikçe
seninle iftihar ediyorum dediğinde ben de ona Hocam, Tv 5 te dinlediğin senin
yankındır demiştim.
Yalnız
hocalarımıza değil, Allahın bütün kullarına ve bütün yarattıklarına saygılı
davranmaya ve kimseye hava atmamaya dikkat edelim.
Buyurun,
Şeyh Sadi Şiraziinin Gülistanından bir hikaye dinleyelim:
Birisi
pehlivanlıkta birincilik kazanmıştı.
Bu
ilimde 360 ağır oyun bilir ve her gün birisiyle güreş tutardı.
Birçok
öğrencisi vardı. İçlerinden birisini gönlü sevdi, ona 359 oyun öğretti, geriye
kalan bir oyun için öğrencisi: Usta onu da öğretsene dedikçe peki peki diye
atlatırdı.
Çocuk
sanatta, kuvvette son dereceyi buldu, karşısına kimse çıkamaz, zoruna kimse
dayanamazdı.
Nihayet
o dereceyi buldu ki, bir gün padişahın huzurunda: Ustam büyüğümdür, üzerimde
hakkı var. Bu iki noktadan dolayı fazileti haizdir. Benden üstündür, yoksa
kuvvette ondan aşağı değilim, sanatta da ona dengim dedi.
Çocuğun
bu terbiyesizliği padişahın hoşuna gitmedi. Ustan ile güreşmelisin emrini
verdi.
Geniş̧
bir meydan tâyin ettiler, devlet erkânı, saltanat âyanı, meşhur pehlivanlar
oraya toplandılar.
Çocuk
meydana bir sarhoş fil gibi geldi. Öyle bir dehşetle geldi ki eğer karşısındaki
demir dağ olsaydı, yerinden koparırdı. Ustası anladı ki genç çırak kuvvetçe ondan
üstündür; ondan saklamış ona öğretmemiş̧ olduğu oyun ile ona sarıldı. Çocuk o
oyunu bilmiyordu. Nihayet usta onu iki eli ile kaldırdı, başından yukarıya
götürdü ve yere vurdu.
Orada
mevcut insanlardan bir gürültüdür koptu.
Padişah
emretti, ustaya bir hilat giydirdiler, bahşişler verdiler, çocuğu ise azarladı,
kınadı: Seni yetiştiren ustana vefasızlık ettin. Onu yenmeğe kalkıştın, onu da
başaramadın dedi.
Çocuk:
Padişahım, ustam beni zor ile kuvvet ile yıkmadı, belki benden esirgemiş olduğu
bir oyun ile yıktı dedi.
Ustası
cevap verdi: Evet o oyunu böyle bir gün için saklıyordum. Hükema demişler ki:
Dostuna o kadar kuvvet verme ki sana düşman olacak olursa seni mağlup edemesin.
Büyüğü
ile mücadeleye kalkışan küçük öyle yere serilir ki, bir daha kalkamaz.
Kendi
beslediği kimseden cefa gören adamın ne dediğini duymadın mı?
Vefa denilen şey ya esasen bu âlemde yoktur, kuru bir adı vardır; yahut
bu zamanlarda vefa eden kimse yoktur.
Benden ok atmayı öğrenen bir kimse yoktur ki sonunda beni nişan almasın.
Vefa ile Vefat aynı köktendir