YÜZLEŞMEDEN OLMAZ KAÇAMAĞI
19/06/2017
Baharla beraber, çiçeklerin goncalandığı,
böceklerin havalandığı günleri yaşıyoruz.
Şehirliler parkalarda, köylüler
kırlarda dolaşırken havanın tadını almaya, ciğerlerine bayram yaptırmaya çalışırlar.
Yürürlerken çiçeklere basmamaya,
çukurlara düşmemeye dikkat ederler.
Geçen seneyi veya gelecek seneyi
değil, o anı yaşamaya dikkat ederler.
Yemek yerken de, su içerken de hep
yaşadığımız anı ayakta tutmaya çalışırız.
Zamanımızı, anımızı değerlendirebilirsek
geleceğe olan borcumuzu da ödemiş oluruz, yatırımımızı yapmış oluruz.
İlerde rahat yaşarım diyerek yemeden,
içmeden kısarak, şehir dışında briketten gecekondu yapan, otuz yıl çamur
yollarda gidip gelen, elektriksiz evde yılarca ömür geçiren adamlar vardır.
Ellisine gelmiş, emekli olmuş,
kendi yerine oğlunu işçi olarak vermiş, tam rahat edeceği anda doktoru ona
şeker, tansiyon, kolesterolün var diyerek istediği ve sevdiği bütün yiyecekleri
yasaklaması sebebiyle yaşlılığında da mahrumiyete mahkum olması vardır.
Yaşadığı zamanı değil de bütün
hayatını geleceğin hayaliyle geçirenler, aslında çocuklarını da kendi hayalhanelerinin
mahkumu, mahpusu yaparlar.
Çocuklarınız, sizin malınız
değildir.
Onlar başlı başına kendi hayatını
özgür iradesi ile seçmesi için yaratılmış en değerli ciğerparelerimizdir.
Doğduğunda ona zarar verecek
mikroplardan korunmasını sağladığımız gibi onların iki dünyasını da berbat
edecek inkarcılıktan korumak için kulağına Ezan okuruz.
Biz, baba ve anne olarak üzerimize
düşeni yapalım.
Onlar adına karar vererek hayatlarını
hayallerimizin esiri yapmayalım.
Geleceğin ne getireceğini
bilemediğimizi hayallerimizin boşa çıkmasından anladık.
Öyle ise kendi yanlışlarımızın
çocukları da etkilemesine engel olalım.
Yarınları yaratan Allah celle
celalühtür.
Öyle ise bu dünyada hayatımızı,
babamızın, annemizin, sülalemizin, filan gelişmiş veya gelişmemiş devletin ve
devletlerin kriterlerine, öngörülerine, gelecek planlayıcılarına
göre değil,
her an bize nefes veren, geçmişi, şimdiki anı ve geleceği yaratanın kitabına
göre hareket etmesini sağlamalı.
Bulunduğu zamandan kaçan yazar ve
çizerlerimiz var.
Yüz yıl öncesinde yaşanmış olumsuzlukları
devamlı dile getirerek yaşadığı çağın sorumluluklarından kaçanların sloganı: Onlarla
yüzleşmeden bu dava bitmez.
Peki ama yüzleşeceğin adamlar
öleli yetmiş yıl olmuş, kiminle yüzleşeceksin ki..
Torunuyla yüzleşerek kan davasını
devam ettirerek çağından kaçıyor.
Sevgili peygamberimizin kansız
fethettiği Mekkede o gün yaptığı konuşmada karşısında suçun her çeşidini
işleyen Mekke yöneticileri de onu dinliyorlardı.
Konuşmanın sonunda Hepiniz
hürsünüz, evlerinize gidiniz buyurmuş ve hemen İslamın etrafa tebliği
görevine başlamış.
Eğer kan davasına başlasaydı,
suçlularla yüzleşmeye gitseydi, dini tebliğ görevini yapmaya zaman bulamazdı.
Bu zamanın sorumluluklarını yerine
getirenler, geleceklerine de ışık tutmuş olurlar.
Allah, gözlerimizi öne doğru
bakacak şekilde yaratmış.
Arada bir geriye de bakalım ama
ihtiyacımız kadar bakalım.
Araba sürerken dikiz aynasına ne
kadar bakıyorsak o kadar bakalım ve çoğunluğu da yoğunluğu da öne verelim.
Geçmişte başkalarının yaptıklarından
sorumlu değiliz ama gelecekte yapılacakları yönlendiren kusurlarımızdan
sorumluyuz.