ÇİÇEKLER
DE GÖÇ EDER
11/09/2019
Elli yıl
öncesinde şu anda çiçekçilerde satılan bir çok çiçek ülkemizde bulunmazdı.
Manavlarda
satılan meyvelerin bir çoğunun adı dahi bilinmezdi.
Savaşın
getirdiği göçler, ekonomik nedenlerle yapılan göçler, baskı rejimlerinin
zorlamasıyla yapılan göçler de yedi iklim dört bucağın insanlarının,
meyvelerinin, çiçeklerinin kucaklaşmasına sebep olmuştur.
Bir
zamanlar Osmanlıdan Hollandaya göç eden lale, yıllar sonra Hollandada lale
bahçesinde çalışan bir işçimiz tarafından yeniden Türkiyeye getirildi ve Nisan
ayı ile Mayıs ayı arasında şehirlerimizi süsleyen yüz milyonlarca lale üretti.
Türkler
ekonomik nedenlerle Avrupaya gitmeden önce karpuzun ne olduğunu, patlıcanın
yenen bir sebze olduğunu, tuvalette taharetin suyla yapılacağını, evlerde banyo
olması gerektiğini bilmiyorlardı.
İnanmayanlar,
Pariste 17. Yüz yılda yapılan ve içinde 20 bin kişinin kalabilme kapasitesi
olan Versay Sarayında tuvalet ve banyonun olmadığını gidip gezerken
öğrenebildikleri gibi bir tıkla internetten de öğrenebilirler.
Konferans
için gittiğimde gözü açık bir arkadaşa sordum, Ben Fransada işçi iken eski
evlerin hiç birinde banyo, tuvaletlerde taharet musluğu yoktu. Şimdi durum
nasıl? dediğimde Yeni yapılan evlerde banyo var. Ama taharet musluğu hala
plana konamıyor ve fakat Almanlardan öğrendiğim kadarıyla kesin olmamak
kaydıyla Almanların yüzde on beşi
tuvaletine taharet musluğu koydurmuş dedi.
İşte bu
türden temizliği Avrupaya öğretti göç eden Müslümanlar.
Türklerin
ekonomik nedenlerle orta Asyadan batıya olan göçü esnasında Müslüman olması,
Abbasilerin yorgun devlet adamlarının elinden aldıkları İslam sancağını Viyana
banliyösüne dikmeleri de bir göçün eseridir.
İlk
İslam devletinin temeli de Mekkeden Medineye yapılan hicretle atılmıştır.
Bizi
öldürmek ve yok etmek için havadan ölüm saçan batılılar aslında olgunlaşmış
başakların bünyesinde sakladığı tohumları fırtınayla bütün dünyaya saçmamızı sağladıklarının
farkında değiller.
Siyasilerin
dikenli teller çektiği, gazetecilerinin çelme taktığı, batının dağ
geçitlerinden aşarken çamurlu yollarda ölen çocuğuna kuru bir toprak bulmak
için kucağında taşırken biriktirdiği enerji, ileride o devlette İslamın gür
sedasının yayılmasına sebep olacağını da bilmez batının obur psikologları,
sosyologları, siyaset simsarları.
Bombalarla öldürülmesine izin veren, zehirli gazları
yasaklayan Birleşmiş Milletlerin hukuksuz kurallarını göç yolunda ölenlerin
çocukları değiştirecek.
Ekonomik
nedenlerle göçler olduğu gibi bu günlerde güvenlik nedeniyle göçler olmuştur
Kırk yıl
önce Komünist ülkelere sığınan Arap sosyalistleri bu günlerde bulundukları
ülkelerde o ülkenin dilini, örfünü, ekonomisini çok iyi bildiklerinden İslam
Mücahidi olarak görev yapıyorlar.
İnkardan
imana, haramlardan helallara hicret edenlerde, mekan değişikliği olmasa da
çevre değişikliği olur.
Bulunduğu
mekan içinde kiliseden, mescide, puthaneden camiye, haramilerin çevresinden
helalilerin çevresine geçiş yapıyor.
Ülke
değiştirenler ise gittikleri yerlerde çıkardıkları sorun yanında o ülkeye
katkıda da bulunurlar.
Onlara
yeni ufuklar açarlar.
Siyaseti
etkilerler
En
sonunda yönetime el koyar muhacirler.
Çünkü
yerlilerin otomatiğe dönüşmüş bir hayatları varken göçmenler her gün her saat
uyanık olmak ve ileriye atılmak hayalleri kurarken bir çok hayalleri hakikate
dönüşür.
Ülkenin
en zenginleri listesindeki bir çok zenginimiz o şehre geçimini sağlamak için
gelmiş ve şimdi milyarderler arasına girmiştir.
Bu durum
uluslararası göçlerde de görülmektedir.
Sonuç,
İstikbal İslamındır. Baskılar zamanı kısaltmaktan başka bir şeye
yaramamaktadır vesselam.