ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ÇAĞ İSLAMIN EKİM ÇAĞIDIR


    ÇAĞ İSLAMIN EKİM ÇAĞIDIR 
    13/03/2019/Çrşmb/Milligazete

    Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’dan çoğaldığımız halde yaşadığımız yerlere göre renk ve desen vermiş Rabbimiz.

    Hiç bir kimse kendi rengini kendisi veremeyeceğinden doğacağı anne ve babayı seçemeyeceğinden birbirini yüceltme veya aşağılama tarafına gitmemelidir.

    Rüzgarlarla tohumları nerede bitecekse oraya savuran Allah celle celalüh insanları da dünyanın dört bir yanına savuruyor.
    Seyahat rüzgarıyla savrulmalar, ticaret, siyaset, ziraat, sanat, iltica, şehvet, şöhret....rüzgarlarıyla savrulmalar, kondukları yerlerde ev, aile, işyeriyle...kök salanlar ve çoğalanlar...
    Rabbimiz
    قُلْ هُوَ الَّذٖى ذَرَاَكُمْ فِى الْاَرْضِ وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
    “De ki, sizi yeryüzüne savurup dağıtan O’dur ve (kıyamette) onun huzurunda toplanacaksınız” diyor. (Mülk süresi ayet 67/24)
    وَمَا ذَرَاَ لَكُمْ فِى الْاَرْضِ مُخْتَلِفًا اَلْوَانُهُ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَذَّكَّرُونَ
    “Yeryüzüne yaydığı Elvan elvan/rengarenk bitkiler sizin içindir. Düşünen, öğüt alanlar için bunlarda deliller vardır” buyurur Rabbimiz. (Nahl süresi ayet 16/13)
    Günümüz gıda uzmanları, bölge bitkilerinin o bölge insaları için daha faydalı olduğunu ve yöresel yiyeceklerden ayrılmamamız gerektiğini söylerler.

    TEMA vakfını kurup milyonlarca ağaç dikilmesine sebep olan Hayrettin Karaca beyefendi, yıllar öncesinde bir konuşmasında tabii kendiliğinden biten ormanlara sahip çıkalım. Dikme ağaçlar şiddetli rüzgaralara dayanıklı olamıyorlar. Daldan yere düşen bir tohum, yine yere yatan bir hayvanın sırtına yapışıyor, bir kaç gün sonra bir yere düşüyor ve orda bitince kökleri daha sağlam oluyor anlamında konuşmuştu.

    Rabbimiz, rüzgarlarla tohumları ve yaprakları savurduğunu şöyle haber verir:
    وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ فَاخْتَلَطَ بِهٖ نَبَاتُ الْاَرْضِ فَاَصْبَحَ هَشٖيمًا تَذْرُوهُ الرِّيَاحُ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ مُقْتَدِرًا
    “Dünya hayatının gökten indirdiğimiz yağmur gibi olduğunu onlara anlat. Yağmur yağar bitkiler büyür birbirine karışır ve sonunda kurur ve rüzgar önünde savrulur. Allah her şeye gücü yetendir.” (Kehf süresi ayet 18/45)
    وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا اِلَّا هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ اِلَّا يَعْلَمُهَا وَلَا حَبَّةٍ فٖى ظُلُمَاتِ الْاَرْضِ وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا فٖى كِتَابٍ مُبٖينٍ

    “Gaybın anahtarları/bilgisi onun yanındadır. Ondan başka kimse bilemez. Karada ve denizde olanları O bilir. Düşen her yaprağı ancak O bilir. Toprağın karanlıklarındaki her daneyi O bilir. Yaş ve kuru her şey, apaçık bir kitapta yazılıdır” (Eman süresi ayet 6/59)
    Dünyanın her ülkesinde dünyamızın geleceği üzerine kafa yoranların ortak görüşü; en fazla yayılan din İslam dinidir.

    Bu çağ, Müslümanların ekim çağıdır.
    Kendi ilaç şişesini kuran kudurmuş deliler eliyle Müslümanlar, bu güne kadar ulaşamadığı yerlere mülteci olarak ulaşıyor ve katilinin Müslüman olmasını, Kur’an ayetlerinden inkarına şifa olacak ayetleri içme fırsatını yakalıyor.

    Biz, Allah celle celalühe ayarlı iman genlerimizle hiç bir kimsenin oynamasına izin vermeyelim, gerisi gelir.