ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ÜSAME ANLATIYOR


    Üsame anlatıyor: “İbni Münire diye anılan hocam allâme Şeyh Ebu Abdullah Muhammed bin Yusuf’un huzurunda savaştan konuşuyorduk.Karşılıklı konuşurken hocama “Ey üstad, beline bir kılıç takıp miğferle yelek giysen, mızrağın ve kalkanın elinde olsa ve Meşhed’ül Asil’de dikilsen(Frenklerin nehri geçtikleri dar bir yer), hiç biri geçmeye cesaret edemez” dedim.

    Hocam-Aksine vallahi geçerler.

    Üsame-Senden korkarlar ve kim olduğunu da bilmezler.

    Hocam-Sübhanellah, ben kendimi bilmiyor muyum? Üsame, akıllı insan savaşmaz.

    Üsâme-Ey üstad, filanın, filanın şunların ve şunların(halkımız arasındaki en yiğit savaşçılardan bazılarını saydım)aptal olduklarına hükmetmiş olmuyor musun?

    Hocam-Söylemek istediğim o değildi. Sadece savaş sırasında akıl aradan çekilir demek istedim. Akıl orada hazır bulunsa, insan yüzünü kılıçlara, mızrak ve oklara hedef yapmaz. Bu, aklın emrettiği bir şey olmaz.”

    “Ne var ki hocam (Allah rahmet eylesin) savaştan ziyade ilimde ilerlemiş bir zat idi. Zira, ödleklikle yaftalanma ve kötü ün kazanma karşısında insanı kılıçların, mızrakların ve okların tehlikesiyle yüzleşmeye iten akıldır aslında.

    Bunun delili şudur ki, savaşçı, muharebeye girmezden önce titrer, ürperir, benzi sararır. Zira aklına bir takım düşünceler gelir, bütün tehlikeleriyle yapmak üzere olduğu şeylere ilişkin fikirler öne çıkarlar. İnsan ruhu böyle durumlarda hep ürperir, tepki gösterir. Ancak savaşçı, savaş alanına girip kendini savaşın bin bir türlü tehlikenin içinde bulunduğunda, heyecanı, ürpermesi ve benzinin sararması gider. Doğrusu, akıl olmaksızın yapılan her iş hata ve başarısızlıkla sonuçlanır.”

    1095-1188 yılları arasında yaşayan,93 yıllık ömrü Haçlılarla yaptığı mücadelelerle geçen ve Selâhaddin-i Eyyubi tarafından saygıyla karşılanan Üsame bin Münkız’ın eserini Philip K. Hitti İngilizceye çevirmiş, Yusuf Ziya Cömert beyefendi “İbretler Kitabı” adı altında Türkçeye çevirmiş, SES yayınevi tarafından 1992 de yayınlanmış.

    Adam öldürmek, kitap okumaktan kolay olduğu için katil sayısı ilim adamı sayısından fazla.

    Dünyayı medya ve mafyayla yönetmek isteyenler de ilim adamı yetişeceklerin önünü kesmek, ilim adamı yetiştiren kurumların kapatılması için gerekeni yapmakta kusur etmemekteler.

    Kılıcı kaleme tercih edenlerin yolu açılırken, kalemi kılıca tercih edenlerin önü “Senin sakalın var, senin başın kapalı, senin topuğun nasırlı, senin alnın secdeli” denilerek kalemin yolunu kılıçla kapatmaya çalışıyorlar.

    Dinini bilen ve dinini seven insan Hz. Musa gibi dilinde Dünyanın en yumuşak kelimeleri ile topluma faydalı olurken elindeki asa’sını ancak koyunlarına yaprak çırpmak için kullanır ve hiç bir insanı onunla rahatsız etmez.

    Ama bir insan dinini çok sever fakat onun ne olduğunu bilemez, neyi nasıl yapacağını bilemezse çok olumsuz şeyler yapabilir.

    Onun için eğer topyekun bütün dünyayı bir çarşı gibi görmek, çarşıda gül gibi yüzlerin, gül alıp, gül satmasını, gülü gülle tartmasını, tek kelimeyle dünyanın gülistan olmasını istiyorsak alemlere rahmet olarak gönderilen rahmet peygamberinin getirdiği Kur’anı Kerimi ve onun nasıl yaşandığını bize gösteren Sünneti seniyyesini hakkıyla öğrenelim, öğrenme ve öğretme yollarını bütün insanlığa açalım.

    Maddi durumu iyi olan bir Müslüman, yaşamakta olduğu küçük şehirde çalışmak isteyipte iş bulamayan işçilere “Kur’an’dan bir sayfayı manasıyla beraber öğrenip gelene bir günlük işçi parası vereceğim” diye ilan edince epeyce insanımız bu eğitime katılıverir.

    Siz gayret gösterirseniz Allah size hiç hatırınıza gelmeyen yollar gösterecektir. Ha gayret.