ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ÜSAME BİN LADEN GERÇEKT




    02 Mayıs 2011 sabahı elimize aldığımızda bütün gazeteler manşetten birinci haber olarak Üsame bin Laden’in öldürüldüğü haberini veriyordu.

    Gazetelerin haberi veriş şeklinden, kullandığı kelimelerden hangi tarafta olduğu bilinir.

    Şu anda İslam alemini derinden etkileyen Hasan el Benna, 12 Şubat 1949 yılında faili meşhur insanlar tarafından şehit edilir.

    13 Şubat günü Amerika ve İngiliz gazeteleri haberi manşetten düğün haberi verir gibi, ülkenin kalkınmasının yüzde yüzü bulduğunu grafiklerle ilan eder gibi verirler.

    O güne kadar Müslüman Kardeşler teşkilatıyla ilişkisi olmayan, biraz da sosyalist takınan Profesör Dr. Seyyid Kutup da Amerika’dadır.

    Öldürülme haberinin bayram havasında verilmesi dikkatini çeker ve o günden itibaren Hasan el Benna’nın eserlerini okumaya ve çalışmasını izlemeye başlar.

    Mısır’a dönünce hareketin en önünde yer alır.

    Ve şu anda İslam dünyası genelinde meydana gelen olumlu hareketlerin temelinde Allah rahmet eylesin Şehid, Seyyid Kutub’un derin izleri vardır.

    Geçen hafta Wikileaks’ın, Amerikan özel istihbarat kuruluşu STRATFOR’un gizli yazışmalarını yayınladığını ve Üsame Bin Laden’in öldürüldükten sonra denize atılmadığını, Amerika’ya getirilip Dover şehrinde incelendiğini haber olarak verdiler.

    Zaten geçen sene denize atıldığı haberi yayınlandığında görüştüğün insanlardan sağcı solcu kimse “Cesedi denize atıldı” haberine inanmamıştı.

    Öldürüldüğüne inanmayan da çok.

    Yıllarca aradığın, Amerika’da üç yüz milyon insanın geceleri yatağa korkuyla girdiği, sokaklarda korkarak dolaştığı bir adam yakalanacak da canlı olarak getirilip halka teşhirden sonra korkuları giderilmek yerine öldürülüp bir fotoğrafı dahi çekilmeden denize atılacak.. Olacak iş değil.

    Tabi benim bu düşündüğümü onlar da düşünmüşler ve bir fotoğrafı basına vermişler ama işi bilenler hemen o fotoğrafın Üsame’nin on yıl önce çektirdiğini ispat edivermişlerdi.

    Barbaros Hayrettin Paşa, kendisinin İspanya’da şehrin meydanında halkın huzurunda yakılarak yok edildiğini kendisi haber verir.

    Bir gün İspanya’da işkence gören Müslümanları kurtarmak için gemileri sahile koyup şehre gizlice girdiğinde her yerde Barbaros’un yakalandığını ve şehir meydanında yakılarak öldürüleceğini herkesin bu sevince katılması için oraya gelmelerini isteyen birçok ilan görür.

    Barbaros da o meydana tebdili kıyafetle gelir ve meydanda kendisinin nasıl yakıldığını seyreder.

    İspanya kralı, papaya giderek emrin yerine getirildiğini, Barbaros’u yaktığını bildirir günah çıkarma ücretini Barbaros’u yakarak ödediğini ve bir yıllık günahını çıkarmasını ister.

    Ama aradan çok geçmez Hayreddin paşa, denizde Mayorka gemilerini ele geçirir, içindeki yedi yüz Müslüman esiri de alarak Tunus’a geçer.

    Haber papaya tez ulaşır. Meğer Mayorka kaptanı, Barbaros yerine, idama mahkum bir Hıristiyan’ı yakmış. (Bak, “Gazavat-ı Hayreddin Paşa” 1001 Temel Eser, Yayına hazırlayan Ertuğrul Düzdağ. Bu eser “Akdeniz Bizimdi” adıyla da yayınlandı.

    Dinleriyle beraber kanları da bozulan bu insanların yaptıkları da yeni değil.

    Nisa süresinin 157 inci ayetinde Yahudiler, İsa aleyhisselamı öldürmeye teşebbüs ettiklerinde İsa aleyhisselamı değil de ona benzetilen birini astıklarını haber verir.

    Bu üç durumda da güç gösterisi yapanların, aslında acizliklerini sergilediklerinin farkında değiller.