İBNÜL-VAKT/ZAMANIN ÇOCUĞU OLMAK
03/10/2018/Çrşmb/Milligazete
Çok satan bir gazetenin yıllarca tercümanlığını yapmış, İngiliz ve Amerika gazetelerinde verilen haberleri terceme etmiş, İspanyolcayı da yarı oranda öğrenmiş bir dostum, 1985 yıllarında hemen her gün Cantaş yayınevine gelir ve birlikte çay içer, sohbet kaynatırdık.
Bir gün elinde bir levha ile geldi ve ne yazıldığını sordu bana.
Yazı harekeli, sen kendin neden okumadın? Dedim.
Ben Kuran okumasını bilmem dedi.
Şaştım kaldım. Sorduğu soruların en başında Şeriat devletini ne zaman kuracağız sorusuydu.
Ben de ona bahar gelmeden çiçek açmaz.
Bahar havası her tarafı sarmadan arılar uçmaz ve bal yapmaz. Sevgili peygamberimiz, Mekkede 13 yıl adam yetiştirmekle meşgul olmuş, Medinede ortam oluşmuş ve ondan sonra kurulmuş gibi sözler ediyordum.
Neden Kuran okumasını öğrenmedin? Dediğimde,
Şeriat devleti gelince öğreneceğim diye beynamaz mazereti ileri sürüyordu.
İnsanlar günün sorunlarından kaçmak ve kendi suçunu yüklemek için, ya geçmişin karanlık sokaklarında birini bulup Siz 1200 yıl önce şöyle yapsaydınız, yüz yıl önce böyle yapmasaydınız şimdi biz Şeriata göre yaşayıp gidecektik gibi bir sığınak arıyor veya geleceğin meçhul sokaklarında Ne olacak bu memleketin hali türküsüyle dolaşarak gönül rahatlatıyor.
Fransada otomatik çalışan binin üzerinde işçisi olan bir fabrikada çalıştım.
Herkes, kendi işine odaklanması gerekirdi. İş, önünden akıp gidiyor. Eğer sen kendi yapman gerekeni yapmazsan bin tane işçinin işini engellemiş olursun.
Sendeki parça takılmamışsa yanındaki de, öbürü de, binincidsi de işini yapamaz.
Sen kendi işini yapacaksın, sağındaki veya solundakinin ne iş yaptığına bakarsan kendi işini yapamazsın.
Onun işini nasıl yapacağı konusunda ona akıl vereyim derken de kendi işini yapamazsın.
Bin işçinin durumu böyle olduğu gibi fabrikanın biribirine bağlantısı da öyledir.
Elektrik sigortasının başımızdaki saç teli kadar ince bakır tel yanarsa yüzlerce ton ağırlığında ki makineler çalışmaz.
Çarkın bir tane dişi kırılsa binlerce diş durur.
Onun için Rabbimiz, önce inançta ve o imana göre harekette birleşmemizi emreder:
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلَى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آَيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Hepiniz topluca Allah'ın ipine (Kur'ân'a) sımsıkı sarılın, par-çalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de, O kalplerinizi birleştirdi ve O nun nimetiyle siz kardeş oldunuz. Ve siz ateş çukurunun kenarında idiniz de, O sizi kurtardı. Allah doğru yola gelesiniz diye ayetlerini işte böyle açıklar. (Al-i Imran süresi ayet 3/103)
Sıkıntılı, sorunlu, tehlikeli günlerde ise malalrımzın, canlarımızın, sahip olduğumuz her şeyi Rabbin rızası için bir binanın tuğlalarının kurşunla kenetlendiği gibi birbirimize sahip çıkmamızı emrder.
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ
Şüphesiz Allah, kendi yolunda, birbirine kurşunla kaynaştırılmış bir binanın (tuğlaları) gibi, saf bağlayarak savaşanları sever. Saf süresi ayet 61/4)
Bir tuğla ne yapar demeyelim.
Bir tuğla düşerse düşmanın gireceği bir gedik açılmış olur.
Hani meşhur Bir mıh bir nalı tutar, bir nal bir ayağı tutar, bir ayak atı tutar, bir at komutanı tutar, komutan birliğini tutar, birlik de ülkeyi düşmandan korur. Varya işte öyle..
Biz, hepimiz, sekiz milyon insan olarak yapmamız gerekeni yerine getirmemiz lazım.
Küçüklüğümüz, zayıflığımıza, fakirliğimize, hastalığımıza
bakmadan üzerimize Rabbimizin yüklediği sorumluluğu yerine getirelim
İki gün önce İzmir ve Çanakkale arasına gelmesi hesap edilen saatte 200 kilometre hızla gelen Kırbaç rüzgarı yön değiştirdi ve Yunanistan tarafına dönüverdi.
Nedeni araştırılmalı. Bel ki bir kelebek etkisi olabilir.