ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    İKİ DÜNYAMIZ GÜZEL OLSU


    Bazen olur ki, yılanlı vadide yürümek, insanlı vadide yürümekten daha zararsız oluverir.

    Bir insanın aslanlar mağarasına yolunun düşmesi, insanlığını yitirmişlerin yanına düşmesinden daha hafif oluverir.

    Akrebin zehri bir imansızın zehrinden daha zararlı oluverir.

    Bu tür hayvanların zararı ölümden öteye gitmez ama inkarcıların zararı trilyon kere trilyon kere trilyonlarla ifade edilemeyecek senelerde yanmaya sebep oluverir.

    Kendimizin ve çocuğumuzun istikbalini düşünürken hiçbir zaman yüz seneyle sınırlı tutmayalım.

    Sonsuz senelerce yaşanacak bir hayata doğru gidiyoruz.

    Bu dünyada ne kazanırsak ona göre karşılanacağız.

    İyilik yapan iyilik görecek, kötülük yapan kötülük görecek.

    Dünya üzerine yürürken dikenli yerde yürür gibi yürüyelim.

    Köyden gelenler bilirler.

    Ayakkabıların olmadığı yıllarda tarlada, bağda bahçede özellikle pıtrak dikenlerinden korunmak için bütün vücudumuz göz olur ve ayağımıza diken batmaması için çalışırdık.

    Şimdi şehre geldik ama şehirdeki hayatta bize batanlar, ayakkabısız hayattaki batanlardan daha tehlikeli.

    Gözünüzden giren günahların acısı sonradan çıkacak karşımıza.

    Elimizden giren günahlar vardır.

    Haksız yere vurmak, kırmak, çalmak, çırpmak, bütün bunlar acılarımızı artıran şeylerdir.

    Ayakların nerelerde dolaştığı önemli.

    Hayır yollarında mı, şer yollarında mı dolaştı.

    İnsanlar arasında yürürken elini, dilini, belini, gözünü, gönlünü ve ayaklarını haramlara dokundurmadan ömrünü geçirmeye “Takva” denir.

    Gönülden şirki söküp atmanın ve kula kul değil, Allaha kul olmanın adıdır Takva. (Fetih 26)

    İsyandan sakınmak ve Allaha itaatkar olmaktır Takva. (Maide 65,A’raf 96)

    İçini Hak için, dışını halk için süslemektir Takva.

    Kur’an takva sahibi insanlara yol gösterir. (Bakara 2) Gündüz vakti gözünü kapattıktan sonra: “Her yer karanlık” diye bağırana güneş fayda vermediği gibi, gönlünü Kur’an’a kapayana da Kur’an fayda vermez.

    Kula kul olanlar, sahip oldukları makam ve mevkilere güvenerek haram yiyenler bir gün geliyor bu Dünya da bile güvendiği dağlara karlar yağıveriyor.

    Etle tırnak gibi olduğu insanlar tırmalamaya başlarlar.

    Düşünce dostların hepisi dağılıverir. Onun için Allahı ve Allah dostlarını dost edineceğiz. Diğerlerinin de Allah dostu olması için çalışacağız.

    Allah takva sahibi insanlarla beraberdir. (Nahl 128)

    Sizi her zaman her yerde gören ve koruyan Allah’tan sakınınız.

    Siz nerede olursanız olun O, sizinle beraberdir. (Hadid 4)

    Takva üzerine olana Allah, iyiyle kötüyü ayırdetme özelliği verir. (Enfal 26)

    Midesini haramla dolduranlardan iyi işler beklemek safdillik olur. Hazineyi hortumlayanların yakayı ele vermeleri gönül gözlerinin paradan başka bir şey görmemelerinden kaynaklanır.



    Takva sahibi insan ise her gün gönlünü cilalar. Midesine haram lokma almaz. Rabbin huzuruna günde beş defa gelerek namazını kılar. Müslümanlarla aynı yöne dönmenin, omuz omuza vermenin eğitimini yapar.

    Her gün yanyana geldiği insanın malını hortumlayamaz. Hortumculara ve onlara arka çıkanlara bakınız. Onlar insan içine çıkmayan insanlardırlar.

    Takva sahibi Müslüman, hortumlamadığı gibi, Allahın kendisine lütfettiği rızıkdan ihtiyaç sahiplerine verir.(Bakara 3)

    Allahın Kur’anda bildirdiği Cennet, Cehennem, kıyamet v.s. gibi şeyleri görmediği halde iman eder.

    Her insanın meçhulü kurcalama meyli vardır. Takva sahibi insan bu ihtiyacını Rabbinin bildirdiklerine inanarak giderir.

    Allaha iman etmeyenler de kendilerine çeşitli hurafeler uydururlar.

    Takva sahibi Müslümanlar, Allahın gönderdiği bütün peygamberlere ve İndirdiği kitaplar inandıkları için ayrı dinden olan bütün insanların kendisinde birleşebileceği insandır.

    Takva sahibi Müslüman, ahirete iman ettiğinden her işinin kendisi için ahirette ya bir gül veya bir ateş olarak karşısına çıkacağına inandığından güllü işler yapmaya ahiretini gülistana çevirmeye çalışınca bu dünyası da güzel olur ve iki dünyada da kurtuluşa erer.