İNCİ GİBİ SEVDİKLERİNİZ
Aşık deyince akla Mecnun gelir, Maşuk deyince de Leyla gelir.
Aşk hakkında Mecnun veya Leyladan bir tek söz nakledilemez.
Daha sonra gelenler, onun illere destan hikayesini dinleyenler Leyla ile Mecnun adı altında manzum veya mensür kitaplar yazdılar.
Birileri haliyle hayatı yaşar gider, öbürü de dillendirir ama o hayatı buzlu camın arkasından seyrederek hayalindekileri hakikatmış gibi yazar gider.
Değerli yazarlarımızdan biri anlatmıştı: İlkokul günlerinde sınıf arkadaşım olan biri büyüyünce ilimizin mafyası olmuş.
Ben İstanbuldan ilimize geldiğimde haberi olursa beni bulur geçmiş yılların arkadaşlıklarını konuşurduk.
Bir gün bana İstanbula gelmek istiyorum. Beni bir doktora götüreceksin ama adımı doktora vermeyeceksin. Benim durumumu kimselere söylemeyeceksin dedi ve kadınlarla ilişki kuramadığını söyledi.
Ben ona Nasıl olur, her gün biriyle çıkıyormuşsun? dediğimde hayat kadınlarından her gün biriyle çıkıyoruz, lokantada yiyip içiyoruz sonra da yerine bırakıyorum bu da benim adımı iyiye çıkarıyor. Ne adam beee. Cömertliğini yapıyorum ama kimsenin namusuyla oynamıyor diyorlar. Diye namım yayılıyor diyor.
Geldi doktorlara da götürdük ama faydalı olamadılar demişti.
Yüreğinde yanan aşk ateşinin etrafında pervane gibi dönen adamın sesi çıkar mı?
Mecnun Leylaaaa seeeeeniiii seeeeviiiiyooooruuuum diyerek sevdiği Leylasının adını dillere destan eder mi?
Ama o mecnunmuş yani deliymiş, biz akıllıyız diyenler şunu iyi bilsinler ki Mecnunun çağında yaşayan hiçbir kapitalisti, siyasiyi bu gün tanıyan yoktur.
Akşam magazin muhabirlerine Filana sırıl sıklam aşıkım diyenin koynunda sabahleyin bir başkasının fotoğrafını yayınlar magazinciler.
Kedinin ciğer sevgisine bile aşk diyecek bunlar.
Yusuf aleyhisselam, dünya güzeli, Mısırın en üst tabakasından bir kadının teklifine Allaha sığınırım diyerek odadan kaçtığından Allah ona Mısırın saltanatını, helalinden eşini ve Peygamberlik makamını vermiş.
Gönlümüzün gıdası, gözlerimizin nuru olan eşlerimiz, bizim etrafında pervaneler gibi döndüğümüz ve fakat yansak bile ses çıkarmadığımız sevgililerimizdir.
Naz ile niyazın buluşması, çatışır gibi görülmesi, seher yeli ile gül kokusunun kucaklaşması esnasındaki dalgalanmalar gibi çatışma zan edilirken kavuşmadır aslında.
Gönül yaylasında, yürek yağıyla beslediği ceylanını göz yaşlarıyla sulayan bir aşık, o ceylanını magazine kurban etmek şöyle dursun adını bile dillere sakız ettirmez.
Adı gönlümüzde sevda yelleri estiren sevgili peygamberimiz Kişi sevdiğiyle beraberdir buyurmuş.
Biz, sevdiklerimizi sınırlı zamanlar için sevmedik.
İki dünyamızda gözümüzün nuru olsunlar için sevdik.
Yusuf aleyhisselam bir duasında Beni Salihlerin arasına kat diye yalvarırı Rabbine (Yusuf süresi ayet 101)
Hakkın yarattığını Hak için sevenlerin gözünde sevgililer birer incidir.
Hakka iman etmeyenler ise sevdiklerini ciğer zanneder, ısırır, pisler ve incidir.
|
|
|