ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    İNKARCILARI YANILTAN ŞE


    Kur’anı Kerimde çokça geçen “Ancak insanların birçoğu bilmezler.” Cümlesi vardır.

    Bin dört yüz sene önce müşriklerin birçoğu bilmediği gibi günümüz inkârcıları da bu dinin Allah tarafından olduğu, kıyamete kadar insanları insanca ayakta tutacak kıymetli bir din olduğunu bilmediler.

    Bir milyar nüfuslu Hindistan’da ineğe tapan insanların yanında yer alarak Müslümanları yok etmeye çalıştılar başaramadılar.

    Yetmiş yıl kominizim kampında Müslüman Türkler üzerinde baskı, makam, para, kadın, işkence, ateist/gâvurca eğitimin her çeşidi dünyanın gözü önünde uygulandı.

    Cevher Dudayev gibi insanlar çocukken alındı. Askeri ortaokul, lise, harp akademilerinde okutuldu. Generalliğe kadar gelindi ama gönlündeki imanın alınamadığı anlaşıldı.

    “Yenilen güreşe doymazmış” derler ya şu günlerde Putin ve Medvedev’e Amerika destek vererek on yıldır Türk cumhuriyetlerdeki İslami gelişmeleri kontrolu altına almasını istemekte.

    Arnavutlukta Enver hoca başkanlığında Müslümanların dünyayla bağlarını kestiler ve psikolog, pedogog ve bütün goglardan da yardım alarak Arnavutluğu bir Laboratuar gibi kullanarak Müslümanları dinsizleştirmeye çalıştılar ama başarılı olamadılar.

    29.03.2008 tarihinde “Alemlere rahmet hazreti Muhammed” isimli konferansı vermek için gittiğimde Tiran, Kavaya ve İşkodra’da üç konferans verdikten sonra iki ayrı televizyonda konuşma yapmıştım.

    Gran hotel Eouropa nın salonunda ve diğer sinema salonlarında ilginin çok fazla olduğunu gördüm.

    İnkârcıları yanıltan şey, İslâm dinini de kendi muharref dinleri gibi zannetmeleridir.

    Kendileri inanmadıkları halde inanmış gibi davrandıklarından Müslüman yönetici ve aydınları da kendileri gibi zannetmekteler.

    Halbuki İslâm ülkelerindeki yönetici ve aydınlarımız onların tam tersi.

    Bizimkiler inandıkları halde inanmamış gibi görünmeye çalışırlar.

    Cevher Dudayev’in Rus ordusunda generalken sergilediği görüntüyü sergilerler. Ama inkarcılarla karşı karşıya gelindiğinde gereğini yaparlar.

    Aydınlarımız Amerika hayranıdırlar. Akşam sohbet ederken İran aleyhine de epeyce verip veriştirirler. Arkasından televizyon seyrederken İranlılar Amerika kalesine her top atışta GOOOOOL diye ayağa fırlarlar.

    Onun için çağın teknolojisini yönlendirenler insanların gönüllerini de yönlendirme sevdasından vazgeçmelidirler.

    Dedeleri sekiz defa haçlı seferleri düzenlemişler başarılı olamamışlar.

    Elli, yıldır Amerika ve İngiltere’nin para ve silah desteğini almasına rağmen Yahudiler bir avuç Filistinli Müslüman’ı susturamadılar, durduramadılar.

    Sapan taşlarıyla tankları elli yıl kovaladılar.

    Filistinli Müslüman’ı evinden zorla çıkarmışlar Yahudi’yi yerleştirmişler.

    Elli yıldır Yahudi, yatağına silahla yatıyor.

    Dünkü gazete haberlerine göre İsrail hükümeti Lübnan’dan atılan roketleri cep telefonları ile anında vatandaşlarına duyuracakmış.

    Yani halkına “siz yirmi dört saat uyumayın. Biz size roket haberini anında ulaştıracağız” diyerek işkence ediyor.

    Evinden atılan, sokakta dünyaya gelen, babasından ve annesinden sapan taşı atmasını öğrenen Müslüman’a yazık.

    Evinin her odasının duvarlarına makinalı tüfek asan, her tıkırtıda silahına sarılan işgalci Yahudi’ye de yazık.

    Yusuf (a.s), hapishane arkadaşlarını eğitiyor: “Ey benim hapishane arkadaşlarım, ayrı ayrı rabler mi daha hayırlı, yoksa her şeyi hükmü altına alan bir tek Allah mı? Hüküm yalnız Allah’ındır. Yalnız ona kulluk yapmanızı emretti. İşte en doğru, devamlı, kıymetli, ve insanlığı ayakta tutacak din budur. Ancak insanların bir çoğu bilmezler.” (Yusuf 39-40)

    Roma’nın güçlü orduları Hz. İsa’nın havarileriyle baş edememiş.

    Cengiz’in orduları girdikleri İslâm topraklarında Müslüman olup kalmışlar.

    Belki bu baskılar bizim elenip arınmamıza ve sağlamlaşmamıza sebep olurken, baskıcılarında İslâmı tanımalarına ve Müslüman olmalarına sebep olur.

    Hz. Ömer, peygamber efendimizi öldürmek için geldi. Müslüman olarak döndü.