ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    İSİMSİZ KAHRAMANLAR


    İSİMSİZ KAHRAMANLAR

    12/05/2017

    Çarşının en ışıklı, en işlek, en zengin sokağı hangisidir diye sorulsa hemen akla sarraflar, pırlantacılar çarşısı gelir.

    Buğday pazarı hiç kimsenin aklına gelmediği gibi birkaç tane toptan satıcısı ile toptan alıcısı dolaşır orada.

    Halbuki sarraflar çarşısında dolaşanların hepsinin sofrasında üç öğün görülür o buğdayın ekmeği.

    Zengin sofrasında da, fakir sofrasında da görülür.

    Hatta fakir sofrasında katık az olduğundan ekmeğe hücum yapıldığından fakir sofrasında daha fazla olur ekmek.

    Hani, Diyojen’e sormuşlar: “Eflatun mu daha değerli sen mi daha değerlisin?” denmiş.

    Diyojen: “Eflatun, altın gibidir, ben un gibiyim” derken kendisinin daha kıymetli olduğunu anlatırken soranın kahramanını da övmüş oluyor.

    Altınsız yaşanır ama ekmeksiz yaşanmaz.

    36 bin köyde, 17 bin mahallede resmi ve resmi olmayan iki yüz binin üzerinde köy veya mahalle tarafından hoca diye bilinen insanlarımız, “İsimsiz kahramanlar” ımızdır.

    Halkın içinde Hakla beraberdirler.

    Türkiye’de her 400 kişiye bir tane gayretli, çalışkan, halktan ayrı durmayan, hava gibi hayat veren, ama varlığı hissedilmeyen insanlarımızdır bunlar.

    Hepsini toplasanız sayıları elliyi bulmayan, yanlış ve yanlı fetvalarla halkın kafasını karıştırdıklarını zanneden ünlülerimizin, bu insan denizini bulandırmaları mümkin değildir.

    Hepsinin hoca olması gerekmiyor. Öğrencilerin hangi okula gideceğini söylemesiyle görevini yapanlar, tek kelimeyle görevini yapmış kahramanlardır.

    Köy ve mahalle camilerinde yaz kurslarına ilave olarak 365 günde her gün okul sonrası öğrencileriyle ilgilenen resmen görevli imamlarımızdır “İsimsiz kahramanlarımız.

    İlk ve  orta öğretimde çalışan gayretli kahraman öğretmenlerdir “İsimsiz kahramanlar”

    Hem bilgilendiriyorlar, hem yönlendiriyorlar, hedef gösteriyorlar ve bulunduğu her yerde o hedefe giden yolları açacaksın” diyorlar.

    Bunlar, her dersten insanlarımızdır bizim.

    Mesela, 1970-74 yılları arasında lisenin matematik hocası, din dersi hocasından daha etkindi lisede.

    Bir akademiye tayin oldu gitti ve o akademinin yönünü kıbleye çevirmişti.

    Din dersleri ve ahlak bilgisi dersleri 1980 anayasasıyla kanunileşince okullardaki öğretmen sayısı da iki kata çıkıverdi.

    Bu sütunlarda Türkiye’nin ilk üçe giren bir lisesinde müdürün bir Ramazan günü, Din dersi hocasını çağırıp, bu lisede bu güne kadar oruç tutan sayısı yüzde beşi geçmemişti.

    Şimdi yüzde altmışa vardı” deyince öğretmen “Önemli bir sorun sayın müdürüm. Bunun üzerine gidelim, yüzde kırk neden tutmamış araştıralım” deyince müdür çıldırır, öğretmeni sürgün etmek için harekete geçer ama kendi yolsuzluğu müdürü okuldan sürer.

    Bu gibi öğretmenler “İsimsiz Kahramanlar” dırlar.

    Gece gelip üstü açılan öğrencisinin yorganını örten Kur’an kursu öğretmenlerimiz vardır.

    Kendi çocuğu gibi önem veren, İlahiyattan yalnız diploma değil, ilim almasını sağlamaya çalışan, onlara fakülte dışında da dersler veren, verdiği dersin nerelerde nasıl kullanılacağını öğreten öğretim görevlisi ve öğretim üyesi insanlarımızdır “İsimsiz Karamanlar”

    Kur’an’ın okutulması kanunla yasaklandığı günlerde bir terzinin her şeyi göze alarak şehrin en işlek caddesinde yazın saat 08.00-19.00 arasında dükkanda esnafın çocuklarına Kur’an okuma dersi veren terzilerimizdir “İsimsiz Kahramanlar”

    Malatya’dan çıkan her yiğit Müslümanda terzi Said Çekmegil merhumun etkisi vardır.

    Bütün il, ilçe, belde, mahalle ve köylerde bu hizmetleri yürüten insanlarımızdan yararlanmaya çalışalım.

    Geziye çıktığınızda gittiğiniz şehirde yaşayan ve halka hayat veren insanları ziyaret ediniz. Vefat etmiş güzel yatırlara hayır dualar ediniz ama onların hayırlı hizmetleri ne ise halktan öğrenin ve gittiğiniz yerlerde o hayırlı hizmetlerden tarih olanları da yeniden canlandırmaya çalışınız.