İZ BIRAKMAK İSTEYEN İZ SÜRMEZ
Birisini izleyerek giden, onun
izini takip eden bir adam, hiç bir zaman onun önüne geçemez.
Yola çıkarken onun önderliğini
kabul etmiş ve başarıyı onu izlemekte görmüş ki onun izinden çıkmamaya dikkat
etmektedir.
Kaplumbağa izini takip edenin
hızı kaplumbağa kadardır.
Tilkinin izini izleyen kişinin
hızı da varacağı yer de tilkinin hızı ve varacağı yerdir.
Sevgili peygamberimiz, Medineye
hicret ettiğinde bazı davranışlarını gören Yahudiler, Bizim gibi yapıyorsun
dediklerinde hemen o davranışı terk etmiştir.
Bir millete benzemeye çalışan
onlardandır buyurdu. (Ebu Davud, K. Libas, Bab 6)
Çocuk anasının karnında anasına
tabidir.
Onun yediğinden gıdalanır,
içtiğinden sulanır, onun aldığı nefesi solur.
Onsuz hiç bir yere gidemez.
Mekanı, makamı, dostu düşmanı seçme özgürlüğü yoktur.
Ne zaman ki anasından ayrılır ve
aldığı ilk nefesle özgürlüğünü ilan eder işte o andan itibaren tercihlere
başlar.
İki ayağının üzerinde durmaya
başladığında istediği yöne doğru koşar.
Bazı milletler vardır ki aradan
yüz yıl geçmesine rağmen izlediğinin önüne geçmeyi akından geçirmeyi bile
düşünmez.
İslam Hukukunda bir kaideye göre
Vücudda
bir şeye tabi olan, hükümde dahi ona tabidir kuralı vardır. (Mecelle madde
47)
Örnek olarak da hayvanı satan kişi karnındaki yavrusunu da
satmış anlamınadır derler.
Ülkeler de öyledir. Uluslararası sözleşmelerde izinden
gittiği, örnek aldığı, izinden çıkmadığı ülkenin tarafında olur.
Türkçede kullandığımız Takib kelimesi, Arapçadan bize
geçmiştir ve ayak uydurma, ökçesinin arkasından onu izleme manalarına gelir.
Kişinin ardından giden hiç bir zaman onu geçmesi mümkin
değildir.
Hiç bir kuyruk, başın önüne geçemez.
Birinin izinden gidenler hiç bir zaman iz bırakamazlar.
Rabbimiz, Kafirlerin yolunu izlememiz konusunda bizi
uyarıyor:
وَقَالَ
الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آَمَنُوا اتَّبِعُوا سَبِيلَنَا وَلْنَحْمِلْ
خَطَايَاكُمْ وَمَا هُمْ بِحَامِلِينَ مِنْ خَطَايَاهُمْ مِنْ شَيْءٍ إِنَّهُمْ
لَكَاذِبُونَ)
Kâfirler, iman edenlere:
"Siz bizim yolumuza uyun, sizin hatalarınızı biz taşıyalım"
dediler. Onlar iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyi taşıyamazlar, şüphesiz
onlar yalan söylüyorlar.
وَلَيَحْمِلُنَّ
أَثْقَالَهُمْ وَأَثْقَالًا مَعَ أَثْقَالِهِمْ وَلَيُسْأَلُنَّ يَوْمَ
الْقِيَامَةِ عَمَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ)
Elbette münafıklar kendi ağırlıklarını, kendi
ağırlıklarının yanında daha nice (saptırdıklarının)
ağırlıklarını taşıyacaklar. Şüphesiz kıyamet günü iftira ettiklerinden
sorguya çekilecekler. (Ankebut Süresi ayet 12-13)
Bizim yalnız ve yalnız Rabbimizin indirdiği
ayetlere uymamızı emreder:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ
اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ
آَبَاءَنَا أَوَلَوْ كَانَ آَبَاؤُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ
Onlara (Kafirlere):
"Allah'ın indirdiğine uyunuz" dendiği zaman, onlar: "Hayır biz
babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Ya babaları bir
şeye aklı ermemiş ve doğruyu bulamamışsa. (Bakara süresi ayet 170)
Rabbimiz bir çok
ayetinde yalnız indirdiği ayetlere uymamızı emrederken, İbrahim aleyhisselamın
dinine de, Muhammed aleyhisselamın izini de ve bütün peygamberleri takip
etmemizi de emreder. Çünkü onlar, Rabbin gösterdiği Sırat-ı Müstekıym üzere
gitmişlerdir.
İzim olsun diyenler,
kendisi gibi bir ölümlünün izinden gitmesinler