ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    İZZETİMİZİ KORUMANIN YOLU


    İZZETİMİZİ KORUMANIN YOLU

    “Sultan Süleyman’a kalmayan dünya” deriz. Yani bu dünyanın bize de kalmayacağını bilmek ve başkalarına da bildirmek için kullanırız bu ata sözünü.

    Naziat süresinde Firavun’un meydanda topladığı kullarına hitaben yaptığı konuşmada “Sizin en yüce Rabbiniz, kanun koyanınız benim” dediğini haber verir ama aynı Firavunun kendi kullarının gözü önünde denizin dibinde boğulup gittiğini de haber verir.

    Güç ve kuvveti anlatmak için “Zal oğlu Rustem gibi” derler ama işte o Zal oğlu Rustem, Kadisiye muharebesinde Hazreti Ömer’in askerleri karşısında mağlup olur ve binlerce yıllık Sasani/Pers İmparatorluğunun sonu gelir.

    Bu anlattıklarım tarihe mal olmuş hikayelera, masallara dönüşmüş, hakkında şiirler, methiyeler, mersiyeler yazılmış olaylardır.

    Güneş nasıl o zaman aynı yerden aynı şekilde doğuyorsa bu gün de aynı yerden ve aynı şekilde doğmaya devam ediyor.

    Zenginken fakir olanları, fakirken zengin olanları gördük.

    “Keşke zengin olmasaydım, bu diyara gelmeseydim, başıma bunlar gelmezdi” diyenleri de gördük.

    Sosyetenin gülüyken kenarın dikeni olanlar, kenarın dilberi iken sosyetenin bülbülü kesilenler.

    Kameraların peşinde koştuğu nice güzellerin hastalık nedeniyle kameralardan kaçtığını da gördük.

    Hani ne demişler:

    "Güzelim” deme bir sivilce yeter,

    “Zenginim” deme bir kıvılcım yeter."

    Adapazarı depreminde nice zenginler fakir hale düşüverdiler.

    Krallar, şahlar, padişahlar vuruldu.

    Generaller hapse konuldu.

    Her an her şey olabilir.

    “Sapasağlam adamdı, bizden ayrıldıktan sonra beyin kamasından gitmiş.” Dediğiniz oldu.

    Hasta başında beklerken ölenler var.

    Onun için her an uzun yola hazırlıklı olmalı.

    Değişim yalnız bizde değil. Tabiatın değişimi her gün, saat ve saniye de olduğundan farkına az varırız.

    Ayak altında sürünen kara  topraktan gül çıkaran Rabbim.

    Gül dalında dikenler bitiren Rabbim.

    Baharda ağaçları giydiren Rabbim, güz mevsiminde yapraklarını döken Rabbim.

    Her nefes bizi anavatanımıza yaklaştırıyor.

    Babamız Adem aleyhisselamın indirildiği yere gitmek için tedbir alalım.

    Cennetten indirildik bu dünyaya biz. Bu esfel-i safilinden kurtulmanın tek yolu İman ve o imana uygun amel/eyleme sarılmaktır.

    Yol kesenlerimiz:

    Başta nefsimiz. Onun verdiği zararı hiçbir kimse veremez bize.

    İkinci yol kesenimiz şeytanımızdır.

    Üçüncüsü: Şeytanlaşan, şeytanın öğrettiklerini çağdaş eğitim diye bize yutturanlardır.

    Biz, Rabbimize, Rabbimizin bize öğrettiği şekilde iman edelim, imanımızı dile getirelim ve izzetimizi Aziz olan Allah’a ve onun ayetlerine sevgili peygamberimizin yaşadığı şekilde sarılarak sağlayalım.

    Zillete düşmemek için Allah düşmanlarının yolundan uzak duralım ve Rabbimizin öğrettiği şekilde ikrarda bulunalım:

    قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

    “Deki: «Ey mülkün sahibi Allah’ım, sen mülkü dilediğine ve­rirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.

    تُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

    Sen geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine hesapsız rızık verirsin.” (Al-i Imran süresi ayet 26-27)