İZZETİMİZİ
KORUMANIN YOLU
Sultan
Süleymana kalmayan dünya deriz. Yani bu dünyanın bize de kalmayacağını bilmek
ve başkalarına da bildirmek için kullanırız bu ata sözünü.
Naziat
süresinde Firavunun meydanda topladığı kullarına hitaben yaptığı konuşmada Sizin
en yüce Rabbiniz, kanun koyanınız benim dediğini haber verir ama aynı Firavunun
kendi kullarının gözü önünde denizin dibinde boğulup gittiğini de haber verir.
Güç
ve kuvveti anlatmak için Zal oğlu Rustem gibi derler ama işte o Zal oğlu
Rustem, Kadisiye muharebesinde Hazreti Ömerin askerleri karşısında mağlup olur
ve binlerce yıllık Sasani/Pers İmparatorluğunun sonu gelir.
Bu
anlattıklarım tarihe mal olmuş hikayelera, masallara dönüşmüş, hakkında
şiirler, methiyeler, mersiyeler yazılmış olaylardır.
Güneş
nasıl o zaman aynı yerden aynı şekilde doğuyorsa bu gün de aynı yerden ve aynı
şekilde doğmaya devam ediyor.
Zenginken
fakir olanları, fakirken zengin olanları gördük.
Keşke
zengin olmasaydım, bu diyara gelmeseydim, başıma bunlar gelmezdi diyenleri de
gördük.
Sosyetenin
gülüyken kenarın dikeni olanlar, kenarın dilberi iken sosyetenin bülbülü
kesilenler.
Kameraların
peşinde koştuğu nice güzellerin hastalık nedeniyle kameralardan kaçtığını da
gördük.
Hani
ne demişler:
"Güzelim deme bir sivilce yeter,
Zenginim deme bir kıvılcım yeter."
Adapazarı depreminde nice zenginler fakir hale düşüverdiler.
Krallar, şahlar, padişahlar vuruldu.
Generaller hapse konuldu.
Her an her şey olabilir.
Sapasağlam adamdı, bizden ayrıldıktan sonra beyin kamasından
gitmiş. Dediğiniz oldu.
Hasta başında beklerken ölenler var.
Onun için her an uzun yola hazırlıklı olmalı.
Değişim yalnız bizde değil. Tabiatın değişimi her gün, saat ve
saniye de olduğundan farkına az varırız.
Ayak
altında sürünen kara topraktan gül
çıkaran Rabbim.
Gül
dalında dikenler bitiren Rabbim.
Baharda
ağaçları giydiren Rabbim, güz mevsiminde yapraklarını döken Rabbim.
Her
nefes bizi anavatanımıza yaklaştırıyor.
Babamız
Adem aleyhisselamın indirildiği yere gitmek için tedbir alalım.
Cennetten
indirildik bu dünyaya biz. Bu esfel-i safilinden kurtulmanın tek yolu İman ve o
imana uygun amel/eyleme sarılmaktır.
Yol
kesenlerimiz:
Başta
nefsimiz. Onun verdiği zararı hiçbir kimse veremez bize.
İkinci
yol kesenimiz şeytanımızdır.
Üçüncüsü:
Şeytanlaşan, şeytanın öğrettiklerini çağdaş eğitim diye bize yutturanlardır.
Biz,
Rabbimize, Rabbimizin bize öğrettiği şekilde iman edelim, imanımızı dile
getirelim ve izzetimizi Aziz olan Allaha ve onun ayetlerine sevgili
peygamberimizin yaşadığı şekilde sarılarak sağlayalım.
Zillete
düşmemek için Allah düşmanlarının yolundan uzak duralım ve Rabbimizin öğrettiği
şekilde ikrarda bulunalım:
قُلِ
اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ
الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ
بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Deki: «Ey mülkün sahibi Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin,
dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil
edersin. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.
تُولِجُ
اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ
مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ
بِغَيْرِ حِسَابٍ
Sen geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın ölüden diriyi
çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine hesapsız rızık verirsin.
(Al-i Imran süresi ayet 26-27)