ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    02.05.2014


    İKİ KULAK VE BİR DİL

    Konuşursanız, bildiğinizi bildirirsiniz.

    Dinlerseniz, bilmediğinizi öğrenirsiniz.

    Veya bildiğinizin tek boyutundan bakarken başka boyutundan bakmayı da öğrenirsiniz.

    Doğrunun karşıtı yanlıştır ama doğrunun 360 açıdan daha fazla bakılacak açıları vardır.

    Onun için 1400 yıllık tarihimiz boyunca aynı ayeti ayrı zamanlarda ayrı açılardan bakarak insanlığın ufkunu genişletmiş müfessirlerimiz.

    Sevgili peygamberimizin: “Şüphesiz helallar açıktır, haramlar da kesinlikle açıktır. İkisi arasında şüpheli işler vardır. İnsanlardan bir çoğu bu şüpheli olanları bilmezler. Kim bu şüpheli işlerden kendini sakınırsa dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüphelilerin içine dalarsa haramın içine dalar.

    Bunun hali koruluğun etrafında sürü otlatan çoban gibidir ki sürüsünü korulukta otlatıverir. Dikkat edin her yöneticinin koruluğu vardır. Allah’ın korusu da haram kıldıklarıdır.

    Dikkat edin cesedin içinde bir et parçası vardır ki, eğer o iyi olursa bütün ceset iyi olur.

    Eğer o bozulursa bütün ceset bozulur. Dikkat edin o kalptir.” Buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. İman, hadis no 50, hadisi Sahih, ünen, Mu’cem, Müstedrek bütün kitaplarımız rivayet etmişler)

    Kur’an ve Sahih sünnetin belirlediği helallar ve haramlar konusunda mezhepler arasında da ihtilaf yoktur.

    Şüpheli olanlardan da sakınmamız gerekir.

    Bu sakınma işi bizim dinimizi ve ırzımızı korurmuş.

    Ve kalbin bozulmasını engellermiş.

    Onun için İmam Buhari, bu hadisi, İman kitabında rivayet etmiş.

    İmanın yeri kalp olduğundan kalbimize haramların sevgisi girmediği gibi şüphelilerin de sevgisi girmemeli. Haram ve şüphelilerden kalbimizi, midemizi, gözümüzü, kulağımızı, elimizi, ayağımızı, dilimi korumalıyız.

    Koruyabilmenin yollarından biri de haram mıntıkasına yakın durmamaktır.

    Bu hadisi yıllar önce bir de ben terceme etmiştim.

    Almanya’da Bilal Kaçmaz hocadan hadisin yorumunu yediden dinledim.

    Benim anladığım kadarıyla şöyle diyordu: “Trafik cezası almamak için hız sınırlarına dikkat ediyorsunuz.

    Kırmızı ışıkta duruyorsunuz.

    Yeşil ışıkta geçiyorsunuz.

    Kırmızı ışık, Allah’ın haramlarıdır.

    Geçmeyeceğiz, duracağız. Haddimizi aşmayacağız.

    Sarı ışık, haramla helal arasındaki mıntıkadır. Hemen yeşille beraber oradan uzaklaşacağız

    Yeşil ışık helallarıdır. Yandığı anda geçeceğiz.

    Durmak yok. Durursanız arkadan gelen çocuklarınıza zarar verirsiniz.

    Allah’ın emrettiklerini hemen yerine getirmezseniz sizden etkilenenler da zarar görürler.

    Söz ve eylem birlikte olmalıdır.

    Lafında değil Müslümanların safında durulmalıdır.

    Hucurat süresinde “İyi bilin ki, Allah’ın rasülü aranızdadır” buyurulmuş.

    O, Sünnetiyle aramızda yaşamaktadır.

    Sünnet ve nafile namazlara dikkat ettiğimiz kadar ırzımızı, namusumuzu korumaya da dikkat edelim.

    Tesbihatımıza dikkat ettiğimiz kadar sosyal hayattaki farz, vacip ve sünnetlere de dikkat edelim.

    İslam yolunda Navigasyonunuz Kur’an ve Sünnet olsun.

    Gideceğiniz yeri Allah’ın rahmeti ve Cennet olarak yazınız.

    Navigasyonunuz “Sağa dön” diyorsa dönünüz.

    Haram mıntıkasından “Geri dön” diyorsa geri dönünüz.

    “Sağa dön” dediği yerde sola dönen, “Geri dön” dediği yerde uçuruma koşan, kızıp ta Kitabını kapatanların sonu iki dünyada hüsrandır” dediğinde hadisi şerifi Arapça metninden yeniden okuma ihtiyacı hissettim.

    Dinleyin, Allah, iki kulak bir dil vermiş.