ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    02.07.2013


     

     

     

     

     

    DİNLESİNLER, İZLESİNLER, FİŞLESİNLER

    Evinizin her yerine böcek yerleştirsinler, bürolarınızı dinlesinler, arabanıza Chip taksınlar, telefonunuzu dinlesinler.

    Hiç endişe etmeyiniz.

    Midenizden haram lokma geçmesin.

    Kimsenin namusuyla oynamayın.

    Hiç bir devlet veya şahsın aleyhine fırıldak çevirmeyin.

    Dinimize düşman olanın dahi Müslüman olması için çalıştığınızı dinlesinler, seyretsinler.

    İslam’a aykırı hiç bir iş yapmayın, gerisine karışmayın.

    Böylece fişleyenler, dinleyenler, gözetleyenler, izleyenler İslam’ı ve Müslümanı tanımış olacaklar.

    Boğaziçi Üniversitesini kazanacak aklı ve çalışması olduğu halde bir televizyon bilgi yarışmasında Sultanahmet camiinin nerde olduğunu bilemeyip “Konya’da” dediği gibi.

    Bush oğlu Bush’un birinci Cumhurbaşkanlığı seçimi propagandasını yaparken televizyonda Afganistan’ın nerede olduğunu sorulduğunda cevap veremediği gibi yedi milyar insan içinde İslam dinini ve Müslümanları bilmeyen, tanımayan çok insan vardır.

    Amerika’da iken okullarda tek kişilik tiyatro oynayarak geçimini sağlayan bir hanımefendi, “Srilanka’dan bir şeyh gelemden önce ben İslam ve Müslüman kelimelerini hiç duymamıştım.

    O şeyhin sohbetlerine katıldım, İslam ve Müslümanlık hakkında bilgi edindim.

    Türkiye’den gelen bir Ebru sanatçısıyla tanıştım ve onun sayesinde Türkiye’yi tanıma fırsatım oldu.

    Benim dışımda milyonlarca Amerikalı hala İslam kelimesini duymamıştır.” Demişti.

    Benim önümde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olan bu hanımefendi şu günlerde doğrudan Kur’an-ı Kerimi okuyup manasını anlayacak durumda.

    Ama durum eskisi gibi değil.

    Amerika’nın şaşkın siyaseti nedeniyle aklı karıştı ve düşman üreteceğini zannettiği propagandasıyla İslamı dünya gündemine yerleştirdi.

    Herkes geri zekalı değil tabii.

    En kötü şekilde tasvir edilen İslam ve Müslümanların ana kitabı Kur’an-ı Kerimi okumak ve doğruluğunu test etmek isteyen bir çok ajan, siyasi, düşünür ve stratejistin Müslüman olduğunu gördük.

    Sevgili peygamberimizi öldürmek için gelip de Müslüman olan ve adalet tarihini ilk satırında yerini alan Hazreti Ömer’in olayı herkes tarafından bilinir.

    “Deli” diyerek aşağılamaya ve etkisizleştrmeye çalşıtıkları sevgili peygamberimizi tedavi etmek için yanına girip de Müslüman olan doktor Dımad’ı biliyoruz. (Müslim, Sahih, K. Cuma, bab tahfifi s salat, hadis no 868)

    Bunlar geçmişte kaldı diyenlere 23 Mayıs 2006 tarihli Radikal gazetesinin haberinden bir bölümü okuyalım:

    "İsviçre'de Geniş omuzlu bir savaş sanatları üstadı olan Claude Covassi, (İnternette hakkında epeyce bilgi var) 2004 başında istihbarat için muhbirliğe başladıktan sonra, İslam dinine geçme süsü verip Müslüman çevrelere sızmış, hatta Irak'a giden mücahitlerin toplandığı Suriye'deki camilere dek uzanmış. Ancak sonunda Cenevreli imam Hani Ramazan'a sırrını açıklayan Covassi, Şubattan beri medyaya istihbaratın gizli belge ve operasyonlarını anlatıyor. Hatta devletin komplo kurup Ramazan'dan kurtulmaya çalıştığını aktarıyor."

    "Beni İslam'a ikna eden hararetli nutuklar değil, duanın gücü ve Kuran'ın anlayışı oldu. İslam varoluşumu dönüşümden geçirdi"

    05 Ekim 2006 tarihli Kanal 7 haberlerinde Covassi'nin kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle anlatılıyor: 

    "Covassi, Hani Ramazan hakkında teşkilatına temiz raporu verdi. Ne var ki teşkilatı ona inanmadı. Ondan ısrarla Ramazan'ı suçlu gösteren bir rapor istendi. Ancak Covassi bunu yapmayı reddetti ve teşkilattan ayrıldı. Ne olduysa ondan sonra oldu.

    “Teşkilattan ayrıldıktan hemen sonra evim soyuldu. Sokak ortasında dövüldüm. Bunun üzerine gazeteci dostlarımı arayıp tüm gerçekleri anlattım. Haber basında geniş yankı buldu. Çıkan haberlerin ardından teşkilat, daha fazla konuşmamam, suskun kalmam halinde, para verip beni güvenli şekilde yurtdışına gönderebileceğini söyledi. Ben de teklifi kabul edip Kahire’ye yerleştim”

    Guantanamo’da Müslüman esirlerin gardiyanlığını yapan Terry Holdbrooks isimli Amerikalı, işkenceci Bush’un dininden işkence görenin dini olan İslam’a geçmiş.

    İngiliz gazeteci Yvonne Ritley’in de Amerikan propagandası nedeniyle Müslüman oldu.

    Bu isimleri Google’den sorarsanız size geniş bilgi verir.                                   

    Adamlar bizi döve döve bağlarımızı koparmaya çalıştığımız dine tekrar sıkı sıkıya bağladıkları gibi kendilerinden aklı başında olanların da Müslüman olmasına sebep oluyorlar.

    Bush’un sopasıyla Vatikan’ın papası aynı hedefe vurunca batı hayranı gibi görünen sağcımız, solcumuz, delimiz, velimiz, aydınımız, sanatçımız, çiftçimiz, dervişimiz, berduşumuz birleşiveriyorlar.

    Keşke bütün ajanlarını aramıza gönderseler de dizlerimizle gidemediğimiz gönüllere dillerimiz ve hallerimizle girebilsek.

    Biz hiçbir zaman zarar veremezler.

    Rabbimiz buyurur: “De ki: Siz, bizim hakkımızda iki güzellikten (gazilik veya şehidlikten) başka­sını gözetleyemez­siniz. Biz ise, Allah katından veya bizim elleri­mizle bir aza­bın size isabet etmesini gözetliyoruz. Gözetle­yin; biz de sizinle beraber gözetleyenlerdeniz" (Tevbe süresi ayet 52)