ANLAMSIZ GİBİ GÖRÜLEN SÖZLER
Kırk dört yıl önce değerli arkadaşım İbrahim
Ünalla (ki Tanıdığım Ünsüzler diye kitaplaşan makalelerimin birinde onu da
tanıtmıştım) sohbet ederken Ecevitin o günlerde anlaşılmaz bir sözü üzerine:
Sevgilim, madem ki üşüyorsun tak beline tabanca
Madem yüzme bilmiyordun neden çıktın ağaca
deyivermişti.
İlk defa duyduğum bu mecazla dolu mısraa epeyce
güldüm ama bir kaç gün tek başıma kaldığım zamanlarda da beni güldürmeye
yetmişti.
Anlamsız gibi görülen tekerleme türünde bildiğim
Manda yuva yapmış erik dalına... türküsü, Keremin Aslıyı ararken kara
sinekle güreşini anlattığı şiirinde:
Gide gide bir sineğe düş
oldum
Yeğin bildim şu sineğin işini
Tuttum kılınç ile kestim kellesin
Yedi dağ üstüne serdim leşini
Sinek vızıladı uçtu havaya
Yağın süzdüm üç yüz altmış tavaya
Yük eyledim doksan dokuz deveye
Peşkeş ettik Kayseri'ye döşünü
Sineği tutup meydana attılar
Beş yüz kese akça yağın sattılar
Kemiklerinden bir köprü çattılar
Hesap ettik iki bindir yaşını
Ben bilirim karanlıkta geleni
Gelip benim tatlı canım alanı
Dertli Kerem söyler böyle yalanı
Ya kim gördü o sineğin eşini diyordu.
Yunus Emre Emrenin:
Çıktım erik dalına
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
Uğruluk yaptı bana
Bühtan eyledim ona
Çerçi de geldiaydur
Hani aldın gözünü
Kerpiç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özümü
İplik verdim cullaha
Sarıp yumak etmemiş
Becid becid ısmarlar
Gelsin alsın bezini
Bir serçenin kanadın
Kırk katıra yükledim
Çift dahi çekemedi
Şöyle kaldı kazını
Yunus bir söz söylemiş
Hiç bir söze benzemez
Münafıklar elinden
Örter mana yüzünü
|
Şiirini biliyordum.
Ama 2013 yılının sonuna doğru A.A çıkışlı bir
haberi televizyondan dinleyince İbrahimden duyduğum şiiri hatırladım.
Habere göre armut ağacına çıkan bir adam, dal
kırılınca ağacın dibindeki kuyuya düşmüş ve yüzme bilmediği için ölmüş.
Yunusun bu anlaşılmaz gibi görülen şiirine
başta İsmail Hakkı Bursevi olmak üzere nice büyük ilim adamları şerhler
yazmışlar.
Yazılanları Yunus duysaydı acaba ne derdi
bilemeyiz.
Şiirin manası, şairin içinde kalırmış.
Okuyanlar ise zamana, mekana ve ruhsal durumuna göre kendine lazım olanı
alırmış.
Ayı, armut ağacındaki armutları yemiş.
Malın sahibi bahçesine gelince ayının bir tek
dalı yemediğini görünce hemen abanmış dala ve armutları toplamaya başlamış.
Derken kendini yerde bulmuş.
Dal kırılmış yere düşmüş.
Meğer o dalın yarı kırık olduğunu anlayan ayı
o dala basmamış.
Daldaki armutlara kilitlenen mal sahibi dalın
çatlağını görmemiş ve bacağı kırılmış.
Söz dinlerken veya okurken kendi anlamak
istediğinizi almaya kilitlenmeyin.
Yazan veya konuşanın anlatmak istediğine
dikkat edin.
|