ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    04.04.2014


     

    ASIL OLAN İSLAM’IN SESİDİR

    Sevgili peygamberimiz, Mekke halkına hitaben: “Kulü La ilahe illallahü tüflihuu/Allahtan başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur” deyin kurtuluşa erin” dediğinde başta amcası Ebu Leheb olmak üzere Mekke halkının tamamı bu teklifi kabul etmemişlerdi.

    Bu günkü çağdaş zannedilen anlayışa göre çoğunluk Ebu cehil tarafında olduğuna göre haklı olan Ebu cehil idi.

    Sevgili peygamberimiz: Kur’ana uyarak “Kul hüvallahü ehad/Allah birdir” de” dediğinde “Allah üçtür” diyenlerin sayısı daha fazla olduğundan haklı olanlar olması gerekirdi.

    Hazreti Ömer zamanında fethedilen ülkelerden bazısında evlilik konusunda anne, kız kardeş, hala, teyze ayırımı yapılmadan evlenilen bölgelerde İslam’ın hükmü uygulanmadan önce oylamaya gidilseydi o ülkenin insanları kendi örf haline gelen kanunlarının devamını isterlerdi.

    Rabbimiz: “De ki: "Pisin çokluğu tu­hafına gitse de pis ile temiz denk olmaz. Ey akıl sa­hipleri, Allah’tan sa­kının ki kurtuluşa eresiniz.” Buyurur. (Maide süresi ayet 100)

    İslam’a göre “Halkın sesi, Hakkın sesi” değildir.

    Ölülerini yiyen yamyamlar diyarında “Ölüler yensin mi, yenmesin mi” diye oylama yapılsaydı “Yensin” diyenler yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuz kazanırlardı.

    Rabbimiz buyurur: “Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyar­san, seni Allah­'ın yolun­dan sapı­tırlar. Onlar ancak zanna uyarlar. Onlar ancak yalan söylerler. “ (Enam süresi ayet 116)

    İslam’a göre Hakkın sesi, halkın sesi olmalıdır.

    Yani halk, her an nefes alıp vermeyi sağlayan Rabbinin sesine kulak vermelidir.

    Şu anda yedi milyar halk, yaratanın koyduğu tabiat kanunlarından memnundur.

    Çevrecilerin şikayeti, kendini Hak yerine koyan yöneticilerin tabiat kanunlarına müdahale ederek dengeyi bozmalarınadır.

    Tabiatı yaratan Allah’tır.

    Onu kirleten ve bozan ise kendini Hak yerine koyan insanlardır.

    Tabiata dönüş olduğu gibi tabiatı yaratan Allah’ın kelamına dönüş de yavaş yavaş başlamış durumdadır.

    Hakkın kelamına uyan müminlerin yoluna uymamızı ister Rabbimiz:

     “Kim, kendisine yol apaçık belli olduktan sonra Rasüle karşı gelir ve mü'­minlerin yolundan baş­kasına giderse, biz onu yöneldiğine kavuşturu­ruz ve cehen­neme yasla­rız. O ne kötü bir dönüş ye­ridir.” (Nisa süresi ayet 115)

    Eğer “Halkın sesi Hakkın sesidir” sözüne uyacaksak buna bir kelime ilave etmemiz gerekecek: “Müslüman halkın sesi Hakkın sesidir” denecek.

    Bu durumda yedi milyar insandan hiç birinin şahsiyeti incinmeyecektir.

    Çünkü Müslüman halkların yolu, İslam’ın belirlediği yoldur.

    Peygamber eğitiminden geçen Abdullah bin Mesud: “Müminlerin güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir” Mevkuf hadisi de Hakkın sesi olan Müslümanları örnek gösterir bize. (Ahmet, Müsned, Taberani Kebir, hadis 8583, Hakim, Müstedrek 3/78)

    İman konusunda bile Müslümanların imanını örnek verir Rabbimiz:

     “Şayet onlar sizin inandığı­nız gibi inanmış ol­salardı doğru yolu bu­lurlardı. Eğer yüz çevi­rir­lerse, şüp­hesiz onlar bir ayrılık için­de­dir­ler. Onlara karşı Allah Sana kâfi­dir. O işitendir, bi­lendir. “ (Bakara süresi ayet 137)

    Eğer Müslümanlardan da o yoldan bir milim sapan olursa bir milim dahi o yola sapmamak gerekir.

    Geri kalmış ülkelerle, gelişmekte olan ülkelerin parlamentolarının çıkardığı kanunların hiç biri halkının sesi olamaz.

    Çünkü hepsinde “Batı değerlerine aykırı kanun çıkamaz” kuralı kılıç gibi başlarında durmaktadır.

    “Adet muhakkemdir” kaidesine göre halkların Kur’an ve sünnete aykırı olmayan, temiz gönüller tarafından kabul gören örf, adet ve geleneklerin de hakem kabul edilir.

    Asıl olan İslam’ın sesidir.