ASIL OLAN İSLAMIN
SESİDİR
Sevgili peygamberimiz,
Mekke halkına hitaben: Kulü La ilahe illallahü tüflihuu/Allahtan başka yaratan,
yaşatan ve yöneten yoktur deyin kurtuluşa erin dediğinde başta amcası Ebu
Leheb olmak üzere Mekke halkının tamamı bu teklifi kabul etmemişlerdi.
Bu günkü çağdaş
zannedilen anlayışa göre çoğunluk Ebu cehil tarafında olduğuna göre haklı olan
Ebu cehil idi.
Sevgili peygamberimiz:
Kurana uyarak Kul hüvallahü ehad/Allah birdir de dediğinde Allah üçtür
diyenlerin sayısı daha fazla olduğundan haklı olanlar olması gerekirdi.
Hazreti Ömer zamanında fethedilen
ülkelerden bazısında evlilik konusunda anne, kız kardeş, hala, teyze ayırımı
yapılmadan evlenilen bölgelerde İslamın hükmü uygulanmadan önce oylamaya
gidilseydi o ülkenin insanları kendi örf haline gelen kanunlarının devamını
isterlerdi.
Rabbimiz: De ki:
"Pisin çokluğu tuhafına gitse de pis ile temiz denk olmaz. Ey akıl sahipleri,
Allahtan sakının ki kurtuluşa eresiniz. Buyurur. (Maide süresi ayet 100)
İslama göre Halkın
sesi, Hakkın sesi değildir.
Ölülerini yiyen
yamyamlar diyarında Ölüler yensin mi, yenmesin mi diye oylama yapılsaydı
Yensin diyenler yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuz kazanırlardı.
Rabbimiz buyurur: Eğer
yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan sapıtırlar.
Onlar ancak zanna uyarlar. Onlar ancak yalan söylerler. (Enam süresi ayet 116)
İslama göre Hakkın
sesi, halkın sesi olmalıdır.
Yani halk, her an nefes
alıp vermeyi sağlayan Rabbinin sesine kulak vermelidir.
Şu anda yedi milyar
halk, yaratanın koyduğu tabiat kanunlarından memnundur.
Çevrecilerin şikayeti,
kendini Hak yerine koyan yöneticilerin tabiat kanunlarına müdahale ederek
dengeyi bozmalarınadır.
Tabiatı yaratan Allahtır.
Onu kirleten ve bozan
ise kendini Hak yerine koyan insanlardır.
Tabiata dönüş olduğu
gibi tabiatı yaratan Allahın kelamına dönüş de yavaş yavaş başlamış
durumdadır.
Hakkın kelamına uyan
müminlerin yoluna uymamızı ister Rabbimiz:
Kim,
kendisine yol apaçık belli olduktan sonra Rasüle karşı gelir ve mü'minlerin
yolundan başkasına giderse, biz onu yöneldiğine kavuştururuz ve cehenneme
yaslarız. O ne kötü bir dönüş yeridir. (Nisa süresi ayet 115)
Eğer Halkın sesi Hakkın
sesidir sözüne uyacaksak buna bir kelime ilave etmemiz gerekecek: Müslüman
halkın sesi Hakkın sesidir denecek.
Bu durumda yedi milyar
insandan hiç birinin şahsiyeti incinmeyecektir.
Çünkü Müslüman halkların
yolu, İslamın belirlediği yoldur.
Peygamber eğitiminden
geçen Abdullah bin Mesud: Müminlerin güzel gördüğü şey, Allah katında da
güzeldir Mevkuf hadisi de Hakkın sesi olan Müslümanları örnek gösterir bize.
(Ahmet, Müsned, Taberani Kebir, hadis 8583, Hakim, Müstedrek 3/78)
İman konusunda bile Müslümanların imanını örnek
verir Rabbimiz:
Şayet onlar sizin inandığınız gibi inanmış olsalardı
doğru yolu bulurlardı. Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz onlar bir ayrılık
içindedirler. Onlara karşı Allah Sana kâfidir. O işitendir, bilendir.
(Bakara süresi ayet 137)
Eğer Müslümanlardan da o
yoldan bir milim sapan olursa bir milim dahi o yola sapmamak gerekir.
Geri kalmış ülkelerle,
gelişmekte olan ülkelerin parlamentolarının çıkardığı kanunların hiç biri
halkının sesi olamaz.
Çünkü hepsinde Batı
değerlerine aykırı kanun çıkamaz kuralı kılıç gibi başlarında durmaktadır.
Adet muhakkemdir
kaidesine göre halkların Kuran ve sünnete aykırı olmayan, temiz gönüller
tarafından kabul gören örf, adet ve geleneklerin de hakem kabul edilir.
Asıl olan İslamın
sesidir.