EVET AKLIMIZ YIKANDI
Mücahit, cihada çıkmış, dünyayı binek yapmış, Mevla’nın yolunda, rıza
peşinde.
Gavur, dünyayı sırtlamış servet peşinde.
Mücahidin yolu dikenli, taşlı, bombalı, gazlı.
Gavurun cehennem yolu, servet, şehvet, şöhret süsleriyle döşeli.
New York’un, Brüksel’in özgürlük telleriyle ördüğü kafes bunaltmış
Mücahidi.
O, Kur’an gözlüğüyle görmüş cennetin koltuklarını, ipekten yataklarını.
Servet, şehvet ve şöhret tuzaklarına takılmadan yürüyor eceline doğru.
Cehennemine doğru yürüyen kafirler de eceline doğru Mücahitle aynı
hızda gidiyorlar.
Yemle gemlenen sürüleri, şaşıyorlar Mücahidin altından gemi ruhuna
takmadığına.
Altın tasmayı takmak, yal yemek yerine özgürce yaşamayı seçmesine anlam
veremiyor devlet arpalığından beslenenler.
Yeni değil bu mantık.
Roma ile işbirliği yapan Yahudiler, Hazreti İsa’yı çarmıha germeye
götürürlerken seyirciler de aynı şeyleri söylüyorlardı.
Çarmıhta öldürüldüğüne inanan Hıristiyanlar, şimdi Romalılarla
Yahudilerin Hazreti İsa’ya söylediklerini Mücahide söylüyorlar.
Yalan dünyanın aldatıcı süslerini sergiliyorlar ve bu süsleri terk
edenleri, Mevla’ya doğru koşanları engellemeye çalışıyorlar.
“Aklımız almıyor” diyemediklerinden “Bunların aklını yıkamışlar”
diyorlar.
Doğru, bizim aklımızı Kur’anın ayetleri yıkadı.
Gavurun aklını şeytanın vesvesesi, büyük şeytanın desisesi kirletmiş.
Sonra şair:
“Gözü dünya mı görür aşıkı didar olanın” diyor.
Mevla’ya giden yoldaki izlere bakıyor.
Şurada Peygamberlerin izi, burada Sıddıklar izi, orada Şehid izi,
şurada Salih izi.
Gönlünün kederlerini alıp götüren havalar, silmemiş o izleri.
Liberalizmin, realizmin, komünizmin. Plüralizmin, Makyevalizmin Altın
kafeslerinde yemlenip demlenmek şöyle dursun bütün dünyanın tamamı onun ruhuna
dar gelir de cennete doğru kanatlanır.
Kendileri küfrün karanlık ahırında bir avuç yem karşısında tepişenler,
onun inandığına inanamadıkları için nimeti tepme olarak alırlar onun uçuşunu,
ve ona “Uçuk” deyiverirler.
Eğitim kurumlarını, ekonomilerini, ciğerparesi çocuklarını cehenneme
sevk etme istasyonu olarak kurmuşlar.
Mücahid, dünyanın en cömert insanıdır.
Çocuklarının ellerinden tutarak karanlık dünyalarında cehenneme doğru
koşan bu sürülerin karşısına çıkıp canını cehenneme siper yapar Mücahit.
Ecelin değişmeyeceğine inanır.
Haram sofralarda zıkkımlanırken, gavur değerlerine hizmet ederken
geleceğine o ecel, eceli belirleyenin yolunda gelsin ister.
“Malıma el koyarlarsa yükümü hafifletirler, döverler ve işkence
ederlerse günahlarımı çırparlar, canımı alırlarsa cennete kestirmeden
gönderirler” diyen bir mücahidi dünyada durduracak güç yoktur.
“Hapsimiz halvet, sürgünümüz seyahat, katlimiz şehadet” diyen mücahidi,
Rabbin rızasından başka memnun edecek şey yoktur.