ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    05.05.2013


    YADA TAŞINI SATMAK

    “Yada taşını satmak” diye bir deyimimiz vardır.

    Türk efsanelerine göre Nuh aleyhisselamın oğlu Yafes, Türk diyarına yerleşmeye karar verince babası Nuh’a “Ben bu kurak yerde nasıl yaşarım?” diye sormuş.

    Nuh aleyhisselam da üzerinde İsmi a’zam yazılı bir taş vermiş ve “Bununla Allah’tan yağmur istersin o da verir” demiş.

    Daha sonra o taşla Türkler diledikleri zaman yağmur yağdırmışlar, diledikleri zaman düşmanlarının üzerine Ağustos ayında kar yağdırmışlar, diledikleri zaman düşman tarafına şiddetli fırtına estirmişler.

    Yağmur yağdırmak için Yada’cı denen bilgin kişi Yada taşını su tasının içine koyarmış. Bir yılanı kuyruğundan bağlar tavana asarmış. Yılanın ağzı suya değecek kadar yakın fakat değmezmiş. Yılanın su isteği arttıkça artarmış. Sonunda yağmur yağarmış.

    Efsane buya yağmur yağdıktan sonra tastaki su toprağa dökülürmüş. Bir gün su toprağa dökülmesi unutulmuş. Adamın biri gelmiş o suyu içmiş. Yağmur durmak bilmeyince adamın suyu içtiği anlaşılmış.

    Adamı şehirden çıkarmışlar. Gittiği şehre yağmur yağmaya başlamış. Şehir halkı adamı törenle karşılarmış. Yedirir içirirlermiş. Yağmur kesilmeyince de döverek çıkarırlarmış. Törenle karşılanarak, sürgün edilerek Mısır’a kadar varmış. Vücudundaki o sudan arınınca gittiği yere yağmur yağmamaya başlamış adamda kurtulmuş.

    Efsaneye göre Türklere büyük bir güç veren bu Yada taşının ardına Çinli ajanlar düşmüş.

    Uygur beylerinden birini bir Çin kızına aşık etmişler. Uygur beyinden kıza karşılık Yada taşını istemişler. O da, sevdiği Çin kızı uğruna Yada taşını satmış.

    O günden bu güne kadar bir ihaneti anlatmak için  “Yada taşını satmak” deyimi kullanılır olmuş.

    Bu bir efsanedir ama aynı olayın hakikati olmuştur.

    Eski İngiltere Başbakanı Villiam Ewart Gladstone (1809-1898) yaptığı bir konuşmada Müslümanların/Türklerin elinden bu Kur’anı almadıkça onları mağlup edemezsiniz” diyor ve bütün gücünü o tarafa yöneltiyor ve Türkiye’de Kur’an okuyacak insan bırakmıyorlar.

    Şimdilerde Kur’an okuyanımız epeyce var ama alınan özel tedbirlerle anlamını bilecek yolların tamamı kapalı tutulmaya devam ediyor.

    Kur’an mesajını anlamayı engelleyenlerin kafirler olduğunu zannetmeyin.

    Kafirlerin kurduğu tezgaha takılan nice İslamcılarımız da karşıdır Kur’anı anlamaya.

    Bir zamanlar mangalda kül bırakmayan İslamcılarımız belirli yerlere geldiklerinde yaptıkları en önemli iş, çıkacak kanunların batı değerlerine aykırı olmasını engellemek.

    Yani Lordun kurallarına aykırı kanun çıkmasını engelleme görevini yerine getirdikten sonra yatmadan önce manasını bilmediği ayetleri okuyarak huzuru kalp içinde yatağa girmek.

    Halbuki okuduğu ayette Rabbimiz, “Sakın, kafirlere itaat etme” diyordu. (Kur’an-i Kerim Furkan 52, Ahzab 1, Hud 113)