DÜNYAYI BATIRAN BATILILAR
SEVİNMESİNLER
Cumhuriyetin ilk
yıllarında medrese görmüşlerden şikayetçi idi batı yanlıları.
Medrese eğitimi görenler,
ahırlarda, samanlıklarda, dağlarda, hapishanelerde Kur’an eğitimine devam
ederek dinin unutulmasını engellemeye çalışmışlardı.
Batı yanlıları dinsizlik
mücadelesinde başarılı olamayınca İmam-Hatip okullarını açarak, dinli dinsiz
yetiştirmeyi hedeflemişler ama zaman içinde bunlardan da şikayet etmeye
başlamışlar ve darbeler sonunda bir kaç defa okul kapatma tarafına gitmişler.
İmam-Hatiplerden de ümit
kesince başkalarını destekleme tarafına gitmişler, onlar da kafirliğe destek
yerine köstek olmuşlar.
Seyyid Kutub, kendi
hayatını anlatırken İhvan-i Müslimin’in adını duyduğu günlerde bir sabah
Amerika’da bütün gazetelerin manşetlerinde Hasan el Benna’nın vurulduğunu ve
öldüğünü büyük puntolarla verdiklerini okuyunca İngiliz gazetelerine bakar,
onlarda da birinci haber Hasan el Benna.
O zaman tanır, o şanlı
şehidi.
Eserlerini okumaya başlar
ve kendini İhvanın içinde bulur.
Ve onun sonu da Hasan el
Benna gibi şehitlikle taçlanır.
Milyonlarca şehidi cennete göndermeye sebep
olursunuz ama dini yok etmeye gücünüz ve aklınız yetmez.
Hasan el Banna’nın şehit
edilmesi, kitaplarının bütün dillere çevrilmesine sebep olur.
Türkiye’de en ılımlı kabul
ettiğiniz, çok önemli bulduğunuz, bence de gizli değer kabul ettiğim
insanlarımız da Seyyit Kutub’un tefsirini baştan sona okumuştur.
Bunu adım gibi biliyorum.
General Abdülfettah da,
Anayasa başkanı da Seyyid Kutub’un “Yoldaki İşaretler” ini izlemeye farkına
varmadan devam edecekler.
Gönlünü Kelime-i Şehadetin
süslediği hiç bir insan, bu ister General olsun, ister Anayasa başkanı olsun,
ister sanatçı olsun, ister siyasi, ister sanayici olsun kafire yar olmaz.
Kafirin hesap etmediği
yerden kafirliğini vurur.
Bu vurma işini yapan gönlü
imanla süslü kişi, bu yaptığını batının anladığı anlamda bilinçli olarak
yapmaz.
Kelime-i şehadetin
süslediği gönülden yansıyanlardır bu iyilikler.
Yediğiniz ekmeğin gözünüze
yağ, damarınıza kan olduğunu hiç fark etmediğiniz gibi imanınız da sizi doğruyu
yapmaya sevk eder.
Pekin’de Cuma namazına
giden, laik mi laik bir büyük işadamımız, Cuma namazındakilerin öz be öz Çinli
olduklarını görünce namazdan sonra caminin bir yıllık ihtiyacını karşılayıverir
ve daha nelere ihtiyaçları olduğunu sormayı da ihmal etmez.
Cezayir’de yüzde seksen oy
alan Abbas Medeni’yi meclise bile sokmadan hapishaneye gönderen batılılar,
yönetimi yüzde yirmilik oy alanlara teslim ettiler de ne oldu?
Dedesi Paris’te büyüyen,
kendisi Paris’te doğan, Sorbon’da okuyan Cezayir asıllı gencecik delikanlılar,
uyuşturucu bataklığındaki Fransızların, fuhuş tacirlerinin malı olarak alınıp
satılan sarışın mavi gözlü Fransız kadınların kurtuluş simidi olarak
çalışıyorlar.
Allah’ın nurunu kimse
söndürmez.
Herkes yaptığının
karşılığını bulur.
Olanda hayır vardır.
Allah’ın dediği olur.