ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    05.07.2013


    DÜNYAYI BATIRAN BATILILAR SEVİNMESİNLER

    Cumhuriyetin ilk yıllarında medrese görmüşlerden şikayetçi idi batı yanlıları.

    Medrese eğitimi görenler, ahırlarda, samanlıklarda, dağlarda, hapishanelerde Kur’an eğitimine devam ederek dinin unutulmasını engellemeye çalışmışlardı.

    Batı yanlıları dinsizlik mücadelesinde başarılı olamayınca İmam-Hatip okullarını açarak, dinli dinsiz yetiştirmeyi hedeflemişler ama zaman içinde bunlardan da şikayet etmeye başlamışlar ve darbeler sonunda bir kaç defa okul kapatma tarafına gitmişler.

    İmam-Hatiplerden de ümit kesince başkalarını destekleme tarafına gitmişler, onlar da kafirliğe destek yerine köstek olmuşlar.

    Seyyid Kutub, kendi hayatını anlatırken İhvan-i Müslimin’in adını duyduğu günlerde bir sabah Amerika’da bütün gazetelerin manşetlerinde Hasan el Benna’nın vurulduğunu ve öldüğünü büyük puntolarla verdiklerini okuyunca İngiliz gazetelerine bakar, onlarda da birinci haber Hasan el Benna.

    O zaman tanır, o şanlı şehidi.

    Eserlerini okumaya başlar ve kendini İhvanın içinde bulur.

    Ve onun sonu da Hasan el Benna gibi şehitlikle taçlanır.

     Milyonlarca şehidi cennete göndermeye sebep olursunuz ama dini yok etmeye gücünüz ve aklınız yetmez.

    Hasan el Banna’nın şehit edilmesi, kitaplarının bütün dillere çevrilmesine sebep olur.

    Türkiye’de en ılımlı kabul ettiğiniz, çok önemli bulduğunuz, bence de gizli değer kabul ettiğim insanlarımız da Seyyit Kutub’un tefsirini baştan sona okumuştur.

    Bunu adım gibi biliyorum.

    General Abdülfettah da, Anayasa başkanı da Seyyid Kutub’un “Yoldaki İşaretler” ini izlemeye farkına varmadan devam edecekler.

    Gönlünü Kelime-i Şehadetin süslediği hiç bir insan, bu ister General olsun, ister Anayasa başkanı olsun, ister sanatçı olsun, ister siyasi, ister sanayici olsun kafire yar olmaz.

    Kafirin hesap etmediği yerden kafirliğini vurur.

    Bu vurma işini yapan gönlü imanla süslü kişi, bu yaptığını batının anladığı anlamda bilinçli olarak yapmaz.

    Kelime-i şehadetin süslediği gönülden yansıyanlardır bu iyilikler.

    Yediğiniz ekmeğin gözünüze yağ, damarınıza kan olduğunu hiç fark etmediğiniz gibi imanınız da sizi doğruyu yapmaya sevk eder.

    Pekin’de Cuma namazına giden, laik mi laik bir büyük işadamımız, Cuma namazındakilerin öz be öz Çinli olduklarını görünce namazdan sonra caminin bir yıllık ihtiyacını karşılayıverir ve daha nelere ihtiyaçları olduğunu sormayı da ihmal etmez.

    Cezayir’de yüzde seksen oy alan Abbas Medeni’yi meclise bile sokmadan hapishaneye gönderen batılılar, yönetimi yüzde yirmilik oy alanlara teslim ettiler de ne oldu?

    Dedesi Paris’te büyüyen, kendisi Paris’te doğan, Sorbon’da okuyan Cezayir asıllı gencecik delikanlılar, uyuşturucu bataklığındaki Fransızların, fuhuş tacirlerinin malı olarak alınıp satılan sarışın mavi gözlü Fransız kadınların kurtuluş simidi olarak çalışıyorlar.

    Allah’ın nurunu kimse söndürmez.

    Herkes yaptığının karşılığını bulur.

    Olanda hayır vardır.

    Allah’ın dediği olur.