ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    05.11.2013


     

    DİNİ İÇİN DEVLET BAŞKANLIĞINDAN AYRILMAYI GÖZE ALAN

    Zil sesi duyunca ağzı sulanan yaratık gibi, kırmızı bezi görünce şuursuzca saldıran gibi, altını görünce kendini kaybeden Siyonist gibi şartlandırılmış insanlar yaşar dünya üzerinde.

    Aynı havayı soluruz biz onlarla, aynı güneşte ısınırız.

    Saldırganlıklarına bakar, bazı korkaklarımız onlardan uzak durmayı ve meydanı saldırganlara bırakmayı kurtuluş zannederler.

    Saldırganların arkasındaki propagandacıların goygoyuna inanırlar, teslimiyetten başka çare kalmadığını söylerler ve onların sayesinde/gölgesinde Müslümanlık yapmayı fazilet zannederler.

    Ama bu dinin sahibinin Allah olduğunu unuturlar.

    Kendilerini dinin sahibi olarak görürler, kendi güçleriyle saldırganların gücünü kıyaslayarak kabuklarına çekilip saldırganın himayesinde iş yapmayı tercih ediyorlar.

    Propagandayla doldurulmuşlardan biri, sevgili peygamberimizin aleyhinde bir film çevirir.

    Filmden anlayanlar tarafından beş para etmez olduğu söylenen bu film dünyadaki bütün İslam karşıtı yazar, çizer, siyaset adamı ve devletler tarafından korunmaya alındı.

    Türkiye dahil otuz kadar ülkede protesto mitingleri düzenlendi.

    Libya’da Amerikan Büyük Elçiliğine saldırı oldu ve Büyükelçi dahil dört tane Amerikalı öldürüldü.

    Diyarbakır, Diyarbakır olalı bu kadar cemaati miting meydanına çeken olmadı.

    Film ve filmi çekenlerin batı tarafından desteklendiğini görenler, kendilerinin gücünü onlarla kıyaslayanlar, ümitsizliğe düştüler.

    Ama bu din, bütün evreni yaratan Allah’ın dinidir.

    Güneş nasıl balçıkla sıvanmazsa, Süleyman Çelebi’nin “Bir acep nur kim güneş pervanesi” yani O peygamber, öyle güzel bir nur ki, güneş, ışık almak için onun etrafında pervane gibi döner” dediği alemlere rahmet hazreti Muhammed (s.a.v.) de dünyadak bütün kafirlerin karanlık dünyalarında ürettikleri kara lekelri bir araya getirseler ve o kara lekeleri İslamın ve peygamberinin üzerine atsalar, güneşe tüküren delilerin güneşe zarar veremeyeceği gibi kendi başlarına dökülür karaları, kusmukları.

    Örnek mi, alın size örnek:

    Hollandalı aşırı sağcı, İslam düşmanı politikacı Geert Wilders’in liderliğini yaptığı Özgürlük Partisinin eski yelerinden, ayrıca Lahey belediye meclisi üyesi Arnoud Von Doorn, bu İslam karşıtı filme en büyük desteği verdikten sonra dünya genelinde Müslümanların aşırı tepkisini görünce milyarların yanlışta birleşmesinin mümkin olmayacağını düşünür ve İslam ve sevgili peygamberimiz hakkında kitaplar okumaya ve Müslümanlarla sohbetler yapmaya başlar.

    Sonunda Müslüman olur ve Umre için gittiğinde Medine’de sevgili peygamberimizin kabri önünde özür diler, Rabbinden de afvını ister.

    Buyurun, bu iğrenç filmin arkasında Avrupa ve Amerika desteği var iken filmin yapımına destek veren adam Müslüman oluyor.

    Bütün bir batının desteğinin tamamı Arnoud’un gönlünde Allah’ın hidayeti karşısında denize tüküren kafir tükrüğü kadar bile etkisi yokmuş ki İslam’ı seçivermiş.

    Bu günlerde Milli Gazete’de Gabon devlet başkanının Müslüman olması haberi de düşündürücü.

    Halkının yüzde doksanı Katolik iken devlet başkanı da Katoliklerden seçilmişken Katolik devlet başkanı Müslüman oluyor ve Albert Bernard Bongo olan İsmini Ömer Bongo Ondimba diye değiştiriyor ve halkına “Eğer istemezseniz istifa ederim” diyor, halkının yüzde doksanı Hıristiyan olan Gabon halkı: “Biz senden memnunuz” diyorlar. Şu anda ülkeyi onun oğlu Ali Bongo yönetiyor.

    İktidar şehvetine kapılıp dininden taviz verenler görüldü de dini için devlet başkanlığından vazgeçmeyi göze alan bu çağda duyulmamıştı.