ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    06.04.2013


    AKİL ADAMLARA İLK SORUM

    04/04/2013/Prşmb/Milligazete

    Bu gün “Akil Adamlar” belli oldu.

    Liyakatiyle bu unvanı alanlar olduğu gibi, sadakatiyle alanlar da olmuştur.

    Arapçada “Akıl” kelimesinin çoğulu “Ukala” dır.

    Aklı yaratan Allah’ı inkar eden ukalayı “Akıllı” diye tanıtmak akla  zarar.

    Onların aklına “Aklı meaş” denir.

    Maişetini, yani geçimini nereden temin ederse oraya uygun hareket eder.

    Nerde otlak var, orada konaklar.

    Ben, bu tür insanları da yabana atamam.

    Dünyanın en zor işini başarmayı biliyorlar.

    Otlak sahibini bir psikologdan daha iyi tanıyacaksın.

    Yağların cinsinden anlayacaksın.

    Adamına göre yağı inceltecek veya kalınlaştıracaksın.

    Nabız yoklamasını bir doktordan daha iyi bileceksin ve Osmanlı şerbeti isteyene Osmanlı şerbeti içireceksin, laiklik şerbeti isteyene laiklik şerbeti sunacaksın.

    “Ilımlı İslam” dan katı şeriatçılığa kadar her telden çalmasını bilecek ona göre oynatacaksın.

    Hasılı zor meslektir.

    Ben sorumu liyakatiyle “Akıl Adam” unvanını alanlara soruyorum.

    Soru 1 “Bu ülkede kaç tane Büyükelçilik var?

    Ben bilmediğim için Google amcaya ve yıllık ajandalardaki listeye baktım Türkiye’de kırkın üzerinde yabancı Büyükelçilik varmış.

    Soru 2 Türkiye’de kırkın üzerinde elçilik varken neden biz hep A.B.D. büyükelçisinin demeçlerini duyarız.

    PKK sorunu olur, bir buçuk milyar insanıyla insan gücünde birinci sırada olan ve ekonomisiyle dünyayı sallayan Çin büyükelçisinin tek kelimesini duymayız.

    Şehit sayısı artınca savaş uçakları Kandil’e doğru kalkınca Rus büyük elçisinden ses çıkmaz, A.B.D. büyükelçisinden çıkar.

    AKP binası bombalanır, kırk büyükelçi basına demeç vermez ama ABD büyükelçisi verir.

    Bu adam bizim neyimiz olur?

    Cevabı Türk Dışişleri Bakanlığı cevaplarsa da “Akıl Adamlar” dan gelmiş gibi kabul edeceğim.

    A.B.D. büyükelçisinin AKP binasının bombalanması üzerine mesajını duyduğumda Hacı Kerimin arı kovanlarının çalınması olayı aklıma geldi.

    Hacı Kerim’in dağdaki arı kovanlarından biri açılmış ve kovandaki bal çalınmış.

    Durumu gören Hacı Kerim, ailesi dahil hiç kimseye haber vermemiş.

    Bir kaç gün sonra Hacı Kerim camiden eve dönerken köylülerden biri karşısından gelmiş ve “Hacı amca geçmiş olsun, kovanı bozmuşlar, lanet olsun bu kovanı bozanlara, köyümüzde böyle şeyler olmazdı, neler oluyor bize” der.

    Hacı, “Yediğin helal olsun. Bir daha yapma” der ve yoluna devam eder.

    Benim Hackerlerden de bir isteğim var, AKP binası bombalandığında demeç veren elçiliğin internet sitesine girsinler ve baksınlar, bu demeç, bombalanmadan önce yazılıp hazırlanıp olaydan sonra mı okundu, yoksa olaydan sonra mı yazılıp okundu?

    Cevabı elçilik de verebilir.

     

    HABEŞ’Lİ BİLAL BİZİM NEYİMİZ OLUR

    05/04/2013/Cuma/Milligazete

    Her şehrin merkezinde eskiden cami vardı.

    Herkese açıktı. Camide zenginlere ve fakirlere ayrı yer yoktu.

    Ulu camilerin ve diğer camilerin müezzin mahfelinde sülüs hattıyla “Ya Hazreti Bilal’i Habeşi” levhası vardı ve hala var.

    Müezzinler, Kametten önce Bilal’i Habeşî’nin de ruhuna Fatihalar gönderirler.

    Kara Afrika’nın bağrından, putperest Araplar tarafından yakalanıp köle diye satılan kara tenli, insan yerine koyulmayan Bilal’i Habeş’idir o.

    İlk Müslüman olanlardandır.

    Müslüman olunca kölenin sahibi Ümeyye bin Halef ona çağdaş kafirler gibi işkence etmeye başladı.

    Hazreti Ebubekir bu işkenceleri görünce onu sahibinden satın aldı ve “Özgürsün” dedi.

    İşte o ırkımızdan, kıtamızdan, vatanımızdan, rengimizden olmayan Bilal’a -Allah ondan razı olsun- biz Fatiha okuruz.

    Ama aynı camide Tebbet/Mesed süresi okuyarak Peygamberimizin putperest olarak ölen amcası Ebuleheb’in kötü sonunu anlatarak zalimlerin zulmünün kendilerini yakacağını hatırlarız.

    İslam dini, Müslüman olan Habeşliyi kardeş kabul ederken kafirliği nedeniyle düşmanca tavırlar sergileyen peygamber amcasının düşman olduğunu bildirir.

    Kur’anı kerim 18 ayetinde “Ey insanlar...” diye başlar.

    5 ayetinde “Ey Adem’in çocukları....” diye başlar ve bugün altı milyar insanı Adem aleyhisselâmın çocuğu olarak görür ve insan olarak hitap eder.

     12 ayette “Ey ehli kitap ..” diyerek Yahudi ve Hıristiyanlara kitabı seven, sayan, sahip olan insanlar olarak bakar.

    6 ayette “Ey İsrail oğulları.....” diyerek başlar. İsrail, Ya’kub aleyhisselâmın adıdır. Yani Kur’an bize edeb öğretir. Yahudilere ve bir kısım Hıristiyanlara “Ey peygamber çocukları” diyerek çağırmamızı ister.

    Sevgili peygamberimiz,

    “Irkçılığa davet eden, ırkçılık yolunda savaşan ve ırkçılık davası üzerinde iken ölen bizden değildir” (Ebu Davud, Sünen, hadis no 5121)

    Dinime hizmet eden büyükleri sevmek ibadettir.

    Kendi ırkımdan olması bu ibadete engel değildir.

    Kendi ırkımdan olan Alpaslan’ı sevmek, Kürt asıllı Selahaddin’i Eyyubi’yi sevmeye mani değil.

    Türk çocuklarının yüz binlercesinin adı Selahaddin’dir.

    Bakara süresinin 221 inci ayetinde İman eden kadın veya erkek kölenin iman etmemiş erkek veya kadından daha hayırlı olduğunu haber verir.

    Kimlerle nikahlanılamaz konusunu açıklayan bu ayeti kerimede iman eden kölenin, iman etmeyen güzellik kraliçesinden daha hayırlı olduğunu bildirir.

    Rabbimiz, “Allah katında en değerliniz, en mütteki olanınızdır” buyurmuş. (Hucurat süresi ayet 13)

    Sevgili peygamberimiz de, Veda Hutbesinde, “Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap olana, kızılderili’nin siyaha, siyahın kızıl deriliye üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır” buyurmuş.