İFTİRADAN SAKININ
İftira, aslı astarı olmayan şeyleri kin
beslediği kişinin üzerine atarak onu yıpratmaya çalışmanın adıdır.
Hangi suçları onun üzerine atıyorsa aslında
iftiracının karanlık dünyasında en kötü şey o iftira ettiği suçtur.
İftiracı onu işlemeyi çok istemiş olabilir.
Alacağı cezaları gözünde büyüterek korkusundan
işlemekten vazgeçip o kurduğu kötü tezgahı bir başkasının üzerine atıvererek
onun itibarını alaşağı etmek, üzmek veya ağır cezalarla cezalandırılmasını
sağlamak ister.
Firavun’un laf yayıcıları, bu günkü deyimle
basın tetikçileri, Musa ve Harun aleyhisselamlar için "Bu iki sihirbaz
sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarmak ve en güzel örnek yolunuzu yok etmek istiyorlar."
Dediler” (Ta-Ha süresi ayet 63)
Halbuki Firavun, Musa aleyhisselamın karşısına
kendi sihirbazlarını çıkarmıştı.
Ama Musa aleyhisselamı sihirbazlıkla suçluyor.
Firavun, Musa aleyhisselamı yok etmek, sürüp
çıkarmak istiyordu ama iftira edip “Musa bizi sürüp çıkarmak istiyor” diye
iftira atıyor.
Fuhuş yapan erkek ve kadınlar, iffetli erkek ve
kadınları gördüklerinde ilk akıllarına gelen kendi yaptıklarını onlara atma
isteğiymiş.
“Oooohooo o varya ooo, onun neler yaptığını bana
sor” diyerek kendi yükünden kurtulmak istermiş amakurtulamazmış
Rabbimiz buyurur: “İftira eden muhakkak helâk
olmuştur" (Ta-Ha süresi ayet 61)
Bir zamanlar Mekke’nin en güvenilen adamı ilan
ettikleri sevgili peygamberimizin etkisini azaltmak ve tamamen yok etmek için
ona “Deli” deyiverdiler.
Başarılı oldular mı? Hayır.
Sevgili peygamberimize hiç insaf etmeden her
türlü düşmanlığı sergileyen Ebucehil hakkında sevgili peygamberimiz ve
arkadaşları Ebucehil hakkında iftiraya başvurmamışlar.
Kendi doğru bildiklerini yayarak başarılı
olmuşlar.
Medine’de ise Sevgili peygamberimizi evinden
vurmak istemişler ve iftiraya yönelmişler.
Rabbimiz ise “Bu iftira sizin için hayırlıdır”
demiş.
Buyurun Nur süresinden okuyun:
11- Şüphesiz (Aişe'ye)
iftira ile gelenler sizden bir topluluktur. Siz onu (iftirayı) sizin
için bir şer sanmayın. Tam aksine, o sizin için hayırlıdır. Onlardan herkese
günahtan kazandığı vardır. Onlardan iftiranın en büyüğünü idare edene de büyük
azab vardır.
12- Onu (iftirayı)
işittiğinizde, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar hüsnü zanda bulunup:
"Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
13- Buna (iftiraya)
dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Eğer dört şahit getiremezlerse, onlar
Allah katında yalancıların ta kendileridirler.
14- Eğer dünyada ve
âhirette size Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu (iftira)
nedeniyle size büyük bir azap dokunurdu.
15- Hani siz, onu (iftirayı
birbinizden) dillerinizle alıvermiştiniz ve onun hakkında hiç bir bilginiz
olmadan ağızlarınızla söylemiştiniz. Onu (iftirayı) basit bir şey zannettiniz.
Halbuki o (iftira) Allah katında çok büyüktür.
16- Onu (iftirayı)
işittiğinizde "Bunu söylemek bize yakışmaz, (Rabbimiz) seni tenzih
ederiz. Bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?”
“İftira” kelimesi “Firye”
kelimesinden türemiş.
“Firye” de deveyi kesmek derisini parça parça
kesmek manasına gelirmiş.
İftira da kişinin kimliğini, şahsiyetini
parçalamak için yapılır.
Hiç bir zaman, hiç bir kimseye iftira etmeyelim.
Mahkeme kararıyla onansa bile dikkatli olalım.
Yusuf aleyhisselam hakim kararıyla hapiste yatıp
çıktıktan sonra suçsuzluğunu iftira eden kadın söyledi.
Hakimler, önüne konulan delillere göre karar
verirler.
Atalarımız “İki kişi dinden olursa biri candan
olur” demişler.
Başka zamanlarda “İnil hükmü illa lillah/Hüküm
yalnız Allah’a aittir ayetini okuyanlar, dikkat edin.