ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    08.04.2013


    Korkunun Ecele Faydası Yok.

    Bundan en az otuz yıl önce okuduğum kitabın adı” Toplumda Kitle Hareketleri ve Gerçek İnanç Adamı” idi.

    Adı Eric olan bir Amerikalı yazmış, Türkçeye terceme edilmişti.

    Korkunun gücünü anlatıyordu.

    Örnek olarak, Hitleri ve Hitlerin öldürdüğü Yahudileri veriyordu.

    Polonya’dan Fransa’ya kadar çeşitli kamplarda yüz binlerce Yahudi’nin nasıl öldürüldüğünü anlatıyordu.

    Elli kadar askerle elli bin Yahudi’nin öldürüldüğünü, korkunun akıllarda durgunluğa sebep olduğunu açıklıyordu.

    Sırası gelmeyenlerin kendilerinin öldürülmeyeceği kanaatinde oldukları anlatılıyordu.

    Herkes kendi derdine düştüğünden elli kişi karşısında kendini yalnız hissedip korkuyla hareket ettiğini ve çare aramadığını söylüyordu.

    Halbuki elli bin adam elli askerin üzerine topluca yürüseler, belki beş yüz kadarı ölebilirdi ama gerisi kurtuluş için yeni bir kapılar açabilirlerdi.

    Korku ise bu tür düşünmeyi de engelliyordu.

    Kur’an-i Kerimde Rabbimiz bir kaç yerde ve de Maide süresi ayet 44 de “İnsanlardan korkmayın benden korkun” buyurarak her insanda olan korkunun tedavisini yapıyordu.

    Firavun’un yanına giden Musa aleyhisselamın gönlüne korku girince Rabbimiz “Musa korkma...” diyordu. (Neml süresi ayet 10)

    Somalili mültecilerin yardımına gidip gelen dostlarımı dinledim.

    Yedi yüz bin mülteci yalnız Dadaab kampında yirmi yıldır yardımlarla ayakta kalmaya devam ediyorlarmış.

    Ev yok, su kıt, ekmek gelecek, ama yedi yüz bin insan 95 klm karelik bir mekanda Birleşmiş Milletlerin bir kaç görevlisi tarafından dünyanın en rezil açık hava hapishanesinde yirmi yıldır çile çekiyorlar.

    Böyle giderse yüz yıl sonra da bizim torunlarınız yine yardım gönderme dernek veya vakıflarında görev alırlar, yardımı teslim ederler ve ruhen rahatlama yoluna giderler.

    Halbuki yedi yüz bin evsiz, susuz, ekmeksiz  yaşayan bu insanlar, bir gün Afrika’nım yeraltı zenginliklerinin sömürüldüğü yerlere doğru yürüseler, hiç bir silah kullanmasalar ve ulaştıkları madenlerin üzerine kamplarını kursalar sömürgenler bunlara daha rahat yaşayabilecekleri yerler bulma zorunda kalırlar.

    Yarım kuruluşlarımız, bu insanların arasından yüzlercesini seçerek bunları eğitseler, bu insanların bu Açıkhava hapishanesinden kurtulmanın yollarını gösterseler, bunları çilesi yüz yıl sürmediği gibi bir kaç yıl içerisinde kendi evlerinde özgürce yaşamayı sağlayabilirler ve onlar da başkalarına yardım ellerini uzatabilirler.

    Kur’an’ın ilk emirleri, kula kul olmaktan kurtulup Allaha kul olmakla ilgilidir.

    Her gün namazımızda “İyyake na’büdü/Ancak sana kulluk ederiz” diye tekrarladığımız ayetten de anladığımıza göre ekmekten önce özgürlük gerekirmiş.

    Ve biz, bu ayeti günde en az kırk defa namazımızda tekrarlarız.

    Ama maalesef gereğini yapmayız.

    Allah yardımcımız olsun.