NE YAPTIĞIMIZIN FARKINDA
OLALIM
Adam, dinini seviyor.
Sevdiğini Kâbeyi görünce
gözyaşlarının sel olmasından anlıyorsun.
Tırnağıyla kazıyarak
kazandığı, dişinden artırdığı parasını o yola harcamasından anlıyorsun.
Ama bunların başlarında
görevli hocalarına sorduğu sorular, neye aşık olduklarını anlamamızı
zorlaştırıyor.
İki gözü iki çeşme
hacımızın biri Medineden Mekkeye gelip Kâbeyi görünce A güzel Rabbim,
Peygamberin Medinede sen burada neden yalnız yatarsınız diye mırıldanıyor.
Avrupadan gelen bir hacı
adayımız da Avrupada güzel binaları gördükten sonra Mekkedeki Allahın evinin
nasıl olacağını hayalinde şekillendirmiş, dünyadaki bütün binalardan yüksek ve
güzel diyerek gelmiş ve hayal kırıklığına uğramış.
Yeniçeri, Balkanlarda Cihad
yaparken harp meydanında kafiri yakalamış, hançeri bağrına dayamış ve İmana
gel bire kafir demiş.
Kafir- Ne diyeceğimi söyle de
imana geleyim dediğinde
Yeniçeri- Ben de
bilmiyorum demiş.
Kuran için can vermeye
hazır milyonlarca insanımız, Kuranın bir çok emrine karşı duruyor, haramları
işlediği gibi savunuyor da.
Eski Gene Kurmay Başkanı
Allah Allah diye taarruz eden bir ordu nasıl olurda Allahın evi olan camiyi
bombalar? diye feveran derken çok samimi olduğunu yüz ifadesinden anlıyorum
ama aynı ordudan bir çok insanımız, Kuran için can vermeye hazırken Kuranın
hükümlerinin karşısında da kale gibi dikiliyor.
İnandığımız ve yolunda
ölmeye hazır olduğumuz kitabımızı bu Ramazanı da vesile ederek içeriğini,
muhtevasını öğrenelim.
Hayalindeki güzele aşık
olupta aynısını yeryüzünde bulamadığı için bekar kalan adam gibi olmayalım.
İslam, bizim hayalimizdeki
değildir.
Yedi milyar insan Müslüman
olsa, hepsinin hayali toplansa doğruya biraz yaklaşır.
Ama İslam dini, Yeri göğü
yaratan ve yönetenin dinidir.
Milyarlarca çiçeğin
güneşten herkes kendi kabiliyetince faydalandığı gibi Rabbimizin bir Nuru olan
Kuranımız da yedi milyar insanın kabiliyetine göre alabileceği kitabımızdır.
Herkesi anladığı da
Allahın kontrolü altında bir hayat yaşayan Sevgili peygamberimizin anladığı ve
yaşadığına uygun olmalıdır.
Yoksa günümüzde İslam dışı
insanların hepsinin Allah anlayışı var ama mihenkleri olmadığından herkes kendi
küçük aklına göre Allaha da bir sınır çizmiş.
Halbuki sınırı Allah çizer.
Hamsiyel balinaya, serçeyle
kartala, cevizle kabağa, damlayla denize, kumla, Evereste sınır çizen
Rabbimiz, bize neyin yararlı neyin zararlı olduğunu bildirmiş ve bizim ona
uymamız gerekir.
Hâlbuki kafamıza göre
olmaz. Zira Budistin tanrı anlayışı ayrı, Hıristiyanın tanrı anlayışı ayrı,
Yahudinin ki ayrı. Onun için Kurân-ı Kerimde Rabbim Onlar Allahın
isimlerinde sapı- tıyorlar (Araf, 180) der. Yani, altı milyar insan Allaha
inanır, ama herkes Allahın sınırını kafasında kendisi çizer. Allahı bir yere
oturtur, oradan kaldırmaz onu.
Günümüzde bazı insanlar
Ben Allaha inanırım, ama işime karıştırmam diyor. Ne demektir bu? Kalbimi
çalıştır, kanımı ça- lıştır, gözümün yağını da sen ver, beynimi de sen
takviye et. Ama benim günlük hayatıma karışma Allahım demektir.
Aslında bu bir sınır
çizmedir. Biz Allaha sınır çizemeyiz. Allah (celle celâluhû) bize sınır çizer.
Onun için birçok ayette
tilke hududullah der. İşte Allahın çizdiği sınırlar. Bu sınırları
Rabbin senin için çizmiştir, bu sınırlar içerisinde hareket et diyor. Biz
bunun tersini yapıyoruz. Allah (celle celâluhû) için sınır çizmeye kalkıyoruz.
Bunu yapmamamız lazım. Yani Rabbimiz kendisini bize nasıl tanıtıyorsa Rab odur.
Yoksa benim kafama göre Rab çizecek olsam, herkesin tanrısı ayrı ayrı olur.
Rabbimizin dinini Onun
kitabından öğrenelim.
Nasıl yaşanacağını bize
örnek olarak sunduğu Rasülünün sünnetinden öğrenelim.
Bize kolaylık olsun diye
sunulan Fıkıh kitaplarından öğrenelim.
Ne yaptığımızın, nasıl
yaptığımızın, niçin yaptığımızın farkına varalım.