ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    08.07.2014


    NE YAPTIĞIMIZIN FARKINDA OLALIM

    Adam, dinini seviyor.

    Sevdiğini Kâbe’yi görünce gözyaşlarının sel olmasından anlıyorsun.

    Tırnağıyla kazıyarak kazandığı, dişinden artırdığı parasını o yola harcamasından anlıyorsun.

    Ama bunların başlarında görevli hocalarına sorduğu sorular, neye aşık olduklarını anlamamızı zorlaştırıyor.

    İki gözü iki çeşme hacımızın biri Medine’den Mekke’ye gelip Kâbe’yi görünce “A güzel Rabbim, Peygamberin Medine’de sen burada neden yalnız yatarsınız” diye mırıldanıyor.

    Avrupa’dan gelen bir hacı adayımız da Avrupa’da güzel binaları gördükten sonra Mekke’deki Allah’ın evinin nasıl olacağını hayalinde şekillendirmiş, dünyadaki bütün binalardan yüksek ve güzel diyerek gelmiş ve hayal kırıklığına uğramış.

    Yeniçeri, Balkanlarda Cihad yaparken harp meydanında kafiri yakalamış, hançeri bağrına dayamış ve “İmana gel bire kafir” demiş.

    Kafir- Ne diyeceğimi söyle de imana geleyim” dediğinde

    Yeniçeri- Ben de bilmiyorum” demiş.

    Kur’an için can vermeye hazır milyonlarca insanımız, Kur’anın bir çok emrine karşı duruyor, haramları işlediği gibi savunuyor da.

    Eski Gene Kurmay Başkanı “Allah Allah diye taarruz eden bir ordu nasıl olurda Allah’ın evi olan camiyi bombalar?” diye feveran derken çok samimi olduğunu yüz ifadesinden anlıyorum ama aynı ordudan bir çok insanımız, Kur’an için can vermeye hazırken Kur’anın hükümlerinin karşısında da kale gibi dikiliyor.

    İnandığımız ve yolunda ölmeye hazır olduğumuz kitabımızı bu Ramazanı da vesile ederek içeriğini, muhtevasını öğrenelim.

    Hayalindeki güzele aşık olupta aynısını yeryüzünde bulamadığı için bekar kalan adam gibi olmayalım.

    İslam, bizim hayalimizdeki değildir.

    Yedi milyar insan Müslüman olsa, hepsinin hayali toplansa doğruya biraz yaklaşır.

    Ama İslam dini, Yeri göğü yaratan ve yönetenin dinidir.

    Milyarlarca çiçeğin güneşten herkes kendi kabiliyetince faydalandığı gibi Rabbimizin bir Nuru olan Kur’anımız da yedi milyar insanın kabiliyetine göre alabileceği kitabımızdır.

    Herkesi anladığı da Allah’ın kontrolü altında bir hayat yaşayan Sevgili peygamberimizin anladığı ve yaşadığına uygun olmalıdır.

    Yoksa günümüzde İslam dışı insanların hepsinin Allah anlayışı var ama mihenkleri olmadığından herkes kendi küçük aklına göre Allaha da bir sınır çizmiş.

    Halbuki sınırı Allah çizer.

    Hamsiyel balinaya, serçeyle kartala, cevizle kabağa, damlayla denize, kumla, Everest’e sınır çizen Rabbimiz, bize neyin yararlı neyin zararlı olduğunu bildirmiş ve bizim ona uymamız gerekir.

    Hâlbuki kafamıza göre olmaz. Zira Budist’in tanrı anlayışı ayrı, Hıristiyan’ın tanrı anlayışı ayrı, Yahudi’nin ki ayrı. Onun için Kur’ân-ı Kerim’de Rabbim “Onlar Allah’ın isimlerinde sapı- tıyorlar” (A’raf, 180) der. Yani, altı milyar insan Allah’a inanır, ama herkes Allah’ın sınırını kafasında kendisi çizer. Allah’ı bir yere oturtur, oradan kaldırmaz onu.

    Günümüzde bazı insanlar “Ben Allah’a inanırım, ama işime karıştırmam” diyor. Ne demektir bu? “Kalbimi çalıştır, kanımı ça- lıştır, gözümün yağını da sen ver, beynimi de sen takviye et. Ama benim günlük hayatıma karışma Allah’ım” demektir.

    Aslında bu bir sınır çizmedir. Biz Allah’a sınır çizemeyiz. Allah (celle celâluhû) bize sınır çizer.

    Onun için birçok ayette “tilke hududullah” der. “İşte Allah’ın çizdiği sınırlar.” Bu sınırları Rabbin senin için çizmiştir, bu sınırlar içerisinde hareket et diyor. Biz bunun tersini yapıyoruz. Allah (celle celâluhû) için sınır çizmeye kalkıyoruz. Bunu yapmamamız lazım. Yani Rabbimiz kendisini bize nasıl tanıtıyorsa Rab odur. Yoksa benim kafama göre Rab çizecek olsam, herkesin tanrısı ayrı ayrı olur.

    Rabbimizin dinini Onun kitabından öğrenelim.

    Nasıl yaşanacağını bize örnek olarak sunduğu Rasülünün sünnetinden öğrenelim.

    Bize kolaylık olsun diye sunulan Fıkıh kitaplarından öğrenelim.

    Ne yaptığımızın, nasıl yaptığımızın, niçin yaptığımızın farkına varalım.