UMUDUMU AVRUPADA
TAZELEDİM
15 Nisandan 01
Mayısa kadar bu köşede sizinle sohbetimize ara vermiştim.
Boş durmadım.
Gözlerim ve kulaklarımla Avrupada nelerin olup bittiğine baktım ve dinledim.
Hayatta hiç bir
zaman ümitsiz olmayan gönlüme nefsim Sen kendini kandırıyorsun. İşler senin
iyimser bakışların gibi değil. Sen siyahı koyu yeşil görüyorsun diye
fısıldıyordu.
Ama gittim ve
gördüm ki, gönlüm daha isabetli yorumluyor gelişmeleri.
Türkiyede iken
Cuma namazından başka namaz kılmayan ağabeyim ve yengem Kuşluk namazlarını dahi
geçirmiyorlar.
Amsterdam ve
Frankfurtta verdiğim konferans salonları tıklım tıklım dolu.
Sabah namazından
sonra sohbet ve kahvaltı yaptığım camide caminin yarısına kadar cemaat vardı.
Her biri en az
on kilometre uzaktan geliyorlar. Elli kilometreden gelenleri de var.
1965 den bu yana
sağcısının ve solcusunun yaşayarak elde ettiği bir tecrübe var.
O da çocuklarını
düzenli olarak camiye getirenlerde bozulma çok az iken camiye yaklaştırmayanlar
şimdi çocuklarının yaptıklarını anlatamayacak kadar kötü durumda olmaları
nedeniyle kendileri bile camiden uzak kalmayı tercihe yönelmişler.
Bunları görerek
ve dinleyerek yetişen yeni nesil, onların durumuna düşmemek için her caminin
bünyesinde çocuklarının hem okul bilgilerine destek verecek hem Kuran, Sünnet
ve Fıkhını öğrenecek sınıflar açmışlar.
Benim
konuşmamdan önce Kurani Kerim okuyan Almanyada doğup büyüyen lise
öğrencisinin kıraeti ve harflerin hakkını vermesi dikkatimi çekti ve Bu
delikanlı nereden geldi? dediğimde bu camide öğrendi deyiverdiler.
Yeğenlerimden
Aliye, Yıllardır hizmet ettiği Milli Görüş camilerinden birinde kadınlar kolu
başkanlığına getirilmiş, diğer yeğenim Münevver, Süleyman efendi kurslarından
birinde hoca olmuş bir diğer yeğenim Bekir ise Nurculara karışmış, haftada bir
gün arkadaşlarıyla bir araya gelerek Avrupanın içinde kimliklerini yitirmemeye
ve ekmeğini yedikleri insanlara İslamı en güzel şekilde temsil ederek Müslüman
olmalarını halleriyle sağlamaya çalışıyorlar.
Yeğenlerimin
torunlarını da gördüm.
Bir kısmı yatılı
kursta kalıp okula oradan gidip gelirken bir kısmı evde kalıp okul dönüşü cami
kurslarına katılarak dini bilgilerini öğrenmeye çalışıyorlar.
Bir akşam aile
sohbetinde yirminin üzerinde yakınlarım, tapusu kendisine ait tek katlı,
bahçeli villa tipi bir evde çiğ köfte ziyafetinden sonra sohbet esnasında 8
veya 9 yaşlarında çocuğun Kuran okumasını ve benim dinlememi söylediler.
Er-Rahman
süresinin başından başlayarak bir sayfa okudu.
Harflerin
mahrecindeki güzellik İstanbulda bir çok camide imamlık yapan arkadaşlarımızdan
daha güzel.
Tebrik ettim.
Nerede öğrendiğini sorduğumda Milli Görüş camiinde hafızlığa başladığını
dördüncü sayfadan gittiğini yani 120 sayfayı ezberlediğini söylediler.
Çocuğun babasına
Yarın gideceksin ve bu eğitimi veren hocayı tebrik edeceksin dedim.
Türkiyeden
gelen emekli hocalardan biriymiş.
Yeğenim
Aliyenin evinde iken yeğenimin oğlu eve geldiğinde yanında sarışın mavi gözlü,
hiç de bize benzemeyen bir delikanlı vardı.
Beni de başıyla
selamladı ve birlikte çıkıp gittiler.
Yeğenim o
sarışının Hollandalı olduğunu, oğlunun okul arkadaşı olduğunu, babasının
Amsterdamın orta halli zenginlerinden sayıldığını, annesiyle babasının
ayrıldığını, bizim delikanlının arkadaşlığı hoşuna gittiğinden Müslüman
olduğunu, böylece zenginliğin verdiği stresten kurtulduğunu anlattı.
Eeee ben ümitli
olmayayım da ne olayım?