ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    11.02.2014


    SIRTINDA HÜMA KUŞU YUMURTALARI TAŞIYANLAR

    “One Minute” den sonra 200 devletin yönetici kadrosu, dünyaya akıl verdiğine inanan strateji uzmanları, dünya devletlerinin Generalleri, nefeslerini tutup beklemeye koyuldular.

    Bakalım İsrail ne yapacak.

    İsrail, eli bağlı esirleri öldürmekle, Mescid-i Aksa’ ya namaz kılmak için gelenleri dövmekle, Uganda devletinin havaalanına saldırı düzenleyerek Entebbe Baskınıyla adını dünyaya duyurmasıyla, paraya yön vermesiyle, ülkelerin Merkez Bankalarını zora sokmakla, bütün bunları yaparken Amerikan’ın gölgesini kullanmakla dünyaya korku salmıştı.

    Dünya bekledi, bekledi baktı İsrail hiç bir şey yapamıyor,

    “Bunlar, hiç bir şey değilmiş” deyip şimdi hiç takmamaya başladılar.

    Dünyayla, ülkede olanlarla ilgisi olmadığını ifade etmek isteyen bir Türk “Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu” der ama futbolcuların da dünya sorunlarıyla ilgilendiğini dünyanın bir numarası kabul edilen Ronaldo ile forma değiştirmek isteyen İsrailli bir futbolcuya “Formamı katillere vererek kirletemem” diyor.

    Kendisine verilen altın ayakkabıyı açık artırmayla 1.5 milyon (Beş milyon TL ye yakın) Euro’ya satıyor ve Filistinli çocuklara destek için gönderiyor.

    Birleşmiş Milletlerde ve diğer önemli toplantılarda İsrailli temsilcileri kimse takmamaya başlamış.

    Çin, İsrail, Amerika, Rusya ve İngiltere gibi devletlerin açmadığı okulları Hizmet Hareketinin açması da dünyanın sömürgenlerinin dikkatini çekmeye başladı.

    Bu iki güçlü hareketin sömürgenlere engel olmaya başladığını görenler, ikisini birbirine vurdurarak kırdırmaya, sağlam ama çatlayanı da kendileri kırmaya karar vermiş olabilirler.

    Aralık 1997 yılında Hizmet hareketi, İslami kesimin sevmediği insanlara Başta Sayın Süleyman Demirel olmak üzere ödül verdiğinde epeyce tenkit edilmişti.

    Altınoluk dergisi Şubat 1998 sayısında benimle röportaj yaparak bu tenkitleri bana sorduğunda ben:

    “Sırtına beş yüz tane Hüma kuşu yuvasını yüklenip menzili maksuduna varmak için mayınlı tarladan geçmekte olan bir kardeşim mayınları döşeyene müdara yapıyorsa, her mayın yerini bildirene bir madalya, plaket veriyorsa, ben ona kızar mıyım? Niçin koşmuyorsun, atlatmıyorsun der miyim?

    Yüz metre engelliyi koşan bir koşucu maratonu koşana “Niçin atlamıyorsun, zıplamıyorsun” demez.

    Bize ikisi de lazım, iki bini de lazım.

    “Ama hocam yıldızım barışmıyor filan adamla” diyen arkadaşıma: Anne yavrusu için canını verir; ama eğer kan grubu tutmuyorsa kanını veremez.

    Biz de dostlarımızı iki gruba ayıracağız: Can grubumuz tutanlar ve tutmayanlar.

    Her ikisi de bizim dostlarımızdır. Biriyle can grubumuz tutmadığı için can sohbetleri yapamayız; ama onun davası için canımızı veririz diyorum.” Demiştim

    O uzun röportajın bu bölümünü Zaman gazetesi 11.02.1998 yılında iktibas ederek yayınlamıştı.

    İnsanların yaptıklarına bakınız.

    Yaptıklarının gerekçesini anlatan sözleri, kendilerini savunma veya saklama nedeniyle doğru olmayabilir.