“BANA
NE” DEMEYİN
“Beni
sokmayan yılan çok yaşasın” diyenler, bilsinler ki yılan, sokacak insan
bulamazsa kendisine alkış tutanı da sokar.
“Her
koyun kendi bacağından asılır” deyip bacağından asılan koyunlara engel olmazsa
sokaklar kokudan geçilmez olur.
Elindeki
şişede bulaşıcı mikrop taşıyan adama müdahale edilmezse hastalık herkese
bulaşacak, hatta şişeyi taşıyan da hastalanacak demektir.
Rabbimiz
buyurur, “Öyle bir fitneden sakının ki (gelince)
sizden yalnız zalimlere isabet etmez. İyi bilin ki Allah, azabı çetin olandır.”
(Enfal süresi ayet 25)
Bir
fabrikada herkes görevini yaparsa bütün makineler çalışır.
Elektrik
sigortası atan fabrikada elektrik görevlisi görevini yerine getirmezse bütün
makineler çalışmadığı gibi elektrikçi de karanlıkta kalır.
Küçücük
göz bebeği görevini yapmayınca bütün vücud rahatsız olur.
Beyin
işlemez olunca ayak nereye gideceğini bilmez.
Yöneticiler,
uyursa yönettikleri de uyur.
Milletin
dili durumunda olan yazar-çizerler sessiz kalırsa zalimler, hainler meydanı boş
bulurlar.
Zahidler,
kabuklarına çekilirler, ele karışmaz, tavaya bulaşmaz duruma düşerlerse
birileri gelir kendilerine karışır.
Eğitimciler,
görevi ihmal eder, öğrencinin hoşuna gidiyor diye onların istediği şekilde
cahil bırakırsa onların eliyle oyuncak olur.
Zalimin
zulmüne engel olmaya gücü yettiği halde engel olmayanlar zalimin kırbacıyla
öldürülürler.
Peygamber
efendimiz şöyle buyurmuş: “Allah'ın koyduğu sınırları koruyan, günahtan
sakınanla, sınırı aşıp, günaha girenlerin durumu, Kur'a ile gemide yer bulan
topluluğun durumuna benzer. Bir kısmının kurası geminin üstüne bir kısmının
kurası geminin altına düştü.
Geminin
altında olanlar, susadıkları vakit yukarı çıkıp (nehrin tatlı suyundan)
içiyorlardı. Sonunda “niçin yukarı çıkıp yukarıdakilere eziyet verelim? Buradan
bir delik açalım ve yukarıdakilere eziyet etmeyelim” dediler.
“Eğer,
alttakiler kendi hallerine bırakılırsa hepsi helak olur. Eğer engel olurlarsa
hepsi kurtulur.” (Buhari, Sahih, K. Şirket, bab 6)
Şoförün
sarhoş olmasının zararı yolculara da olacağından, sarhoşken otobüs
sürdürmüyorlar. Halbuki sürse zararı altmış kişiye dokunur.
Ama
milyonlarca insanı devlet arabasına yükleyip götüren yöneticiler ise,
milyonlarca zarar verirler. Eğer yolcular müdahale etmezlerse “Yapan kendine
yapar” derlerse devlet arabası ahlaken, iktisaden, siyaseten çökerse altında
millet kalır.
Ateizm,
kominizin, faşizm, kapitalizm gibi kâfirlikten kaynaklanan bu pislik yollar,
hastalıklar gibidir. Eğer engel olunmazsa herkese bulaşır. Filan devlette
“kolera” hastalığı varmış bizi ilgilendirmez. Batı medeniyeti “Aids” diye
isimlendirilen bir hastalık üretmiş bizi alakadar etmez diyemiyoruz.
Kolera
gibi, aids gibi bulaşıcı hastalıkların bol olduğu yerlerden gelenler gümrükte
kontrolden geçiriliyor. İşte fitnede yeryüzünde hastalıkların tamamından daha
tehlikeli, daha öldürücü ve yakıcıdır.
“Fitne”
Arap’ın dilinde altını ateşte eritip has altın ile karışık maddeyi birbirinden
ayırmaya denir. Buradan hareketle insanı cehennem ateşine sokmaya sebep olan
imansızlığa, imansızlık propagandasına, insanları dinden alıkoymaya, cennete
perde olan dünya malı ve evladına da fitne denmiştir. Bakara 217 de fitne, “İslâm’a
giden yolu kapatma” olarak açıklanmıştır.
İnsanları
ateşe atarak yakmak isteyen kurum ve kuruluşlara karşı bütün gücümüzle mücadele
edeceğiz.
Ahmed
b. Hanbel'in Müsned 4/192 de Adiy b. Umeyra'dan rivayet ettiği bir hadiste
peygamber efendimiz “Allah bir grubun yaptıklarından dolayı toplumun hepsine
azap etmez. Ancak o grubu yaptıklarını gördüklerinde engellemeye güçleri
yetiyorken engellemiyorlarsa Allah o gruba da, o topluma da azap eder.”
buyurur.
Herkes
her an uyanık olmalı.
Herkes
gücü oranında kötülüklere engel olmalı.