ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    12.02.2013


    BAĞIRAN BİN KİŞİDEN İŞ YAPAN BİR KİŞİ İYİDİR

    Bir salonda çok değer verdiğiniz konuşmacıyı dinlerken en heyecanlı yerinde elektriğin kasıtlı olarak kesildiğini, ses ve görüntünün kaybolduğunu düşünün.

    Bu durumda ne yaparsınız?

    Salondakilerin hepsi koro halinde “Sabotajcı kahrolsun, Sabotajcı kahrolsun...” diye sabaha kadar bağırsanız aydınlık geri gelmez.

    Koroya katılmayan bir yiğit, toplumun arasından sıyrılıp, şartelin yanına varıp şarteli indiriverse bin kişinin sabaha kadar bağırmasından daha iyi iş yapmış olur.

    Ayak üstü kitapçılık yapan bir tanıdığım var. Kitap piyasasında satışa sunulan bazı kitapları alır, okur ve beğendiği kitaplardan biraz daha alır ve dükkan dükkan gezerek o kitabı satmaya başlar.

    Ben, bu değerli insanı her görüşümde bundan Kırk yıl önce  Toros’ların eteğinde, kuş uçmaz, kervan geçmez köyümüze gelip eşeğinin sırtında getirdiği Hz. Ali’nin Cenkleri  veya Kerem ile Aslı, Sürmeli beyle Telli Senem gibi aşık kitapları satan adamı hatırlarım.

    Benim İlk okul kitaplarının dışında, ilk okuduğum kitaplar bunlardı. Kur’anı Kerim ve bu kitaplardan başka kitap bilmezdik.

    Şimdi İstanbul gibi kültürün merkezi olan bir şehirde sırtındaki çantayla kitapçılık yapan bu insana ben sevgi ve saygı gösterirken o bizim köye gelen adını ve nereli olduğunu bilmediğim adama da saygı gösteriyorum.

     “İşsizim” diyen bir insan derhal sırtına bir çanta kitap alır ve dükkan dükkan dolaşırsa o günün emeğinin karşılığını mutlaka alır.

    “Yatan aslandan dolaşan tilki daha iyiymiş” Bu işe başlayacak olan arkadaşlar önce satacağı kitabı okusunlar. En faydalı gördükleri kitabı satsınlar.

    Avukatlardan biri, dostlarına kitap veriyor ve eğer okursa yeni bir kitap daha vereceğini söylüyor. Bir hafta veya bir ay sonra kitabı okuduğunu söyleyen dostuna “Sana sorular fakslıyorum, cevaplarını kopya çekerek yaz ve bana gönder ben de sana kitabını göndereyim” diyor. Arkadaşı evinde veya iş yerinde kopya çekerek soruları cevaplıyor. Avukat cevapları  yeterli bulunca ikinci kitabı gönderiyor. Bu hareket Kırk kitaba kadar varıyor. Tabii ki kitap sevgisi başladıktan sonra Avukat, kitabın adını söylüyor ve okuyacak olan kişi kendisi satın alıyor.

    Çantasında kitap satarak geçimini temine başlayan kişi, kitabı okuduğunu söyleyenleri imtihan ettikten sonra yeni kitaplar getireceğini söyleyerek iki işi birden yapabilir.

    Halen görev yapan bir Adalet Bakanlığı müfettişi yirmi yıldır, teftişe gittiği İl veya İlçedeki Vali, Kaymakam, Müdürler, Savcı ve Hakimlere mutlaka kitap hediye ettiğini bilirim. Bu sevimli insan arada bir uğradığında çantasındaki kitaplara bir bakarım veya neler olduğunu sorarım.

    Gaziantep’te bir değerli insan gece lokantaların artan yemeklerini çöpe dökmelerini engelleyerek, onları temiz kazanlara alarak yüzlerce fakirin karnını doyurduğunu duydum. Alın size parasız bir adamın yüzlerce fakiri nasıl doyurduğunun örneği. Hiçbir şey yapamasanız bile lokantacıya dökeceği yemekleri, göndereceği fakire vermesini söyleyip, lokantacıyla fakiri tanıştırıvermesi bile büyük iştir.

    İşveren iseniz, işçilerinizin “İlm-i Hal” bilgilerini mutlaka öğretecek yollar arayın. Kendiniz Kur’anı bilmiyorsanız hemen öğrenin.

    Her evde Kur’an okumasını bilen biri vardır. Hemen onun öğreticiliğinde her akşam bir saatlik dersle bir ayda Kur’an okumasını öğrenirsiniz.

    Ondan sonra da ailecek bir Tefsir den okumaya başlarsınız.

    Hangi sebeplerle olursa olsun Hapishaneye düşenler orada gün sayarak stres artırma konuşmalarına hemen son vererek Kur’anı okumasını öğrenirler, sonra anlamaya başlarlar ve anladıkları üzerinde tartışırlarsa bir gün Gardiyan gelip “Haydi dışarıya” dediğinde “Günler ne çabuk geçti, birde şu sûreyi tamamlasaydık” diyecek.

    Haydi mahkumlar, hapishaneyi Yusuf aleyhisselâmın üniversitesine  dönüştürüverin.