BAĞIRAN BİN KİŞİDEN İŞ YAPAN
BİR KİŞİ İYİDİR
Bir salonda çok değer
verdiğiniz konuşmacıyı dinlerken en heyecanlı yerinde elektriğin kasıtlı olarak
kesildiğini, ses ve görüntünün kaybolduğunu düşünün.
Bu durumda ne yaparsınız?
Salondakilerin hepsi koro
halinde Sabotajcı kahrolsun, Sabotajcı kahrolsun... diye sabaha kadar
bağırsanız aydınlık geri gelmez.
Koroya katılmayan bir yiğit,
toplumun arasından sıyrılıp, şartelin yanına varıp şarteli indiriverse bin
kişinin sabaha kadar bağırmasından daha iyi iş yapmış olur.
Ayak üstü kitapçılık yapan bir tanıdığım var.
Kitap piyasasında satışa sunulan bazı kitapları alır, okur ve beğendiği
kitaplardan biraz daha alır ve dükkan dükkan gezerek o kitabı satmaya başlar.
Ben, bu değerli insanı her
görüşümde bundan Kırk yıl önce
Torosların eteğinde, kuş uçmaz, kervan geçmez köyümüze gelip eşeğinin
sırtında getirdiği Hz. Alinin Cenkleri
veya Kerem ile Aslı, Sürmeli beyle Telli Senem gibi aşık kitapları satan
adamı hatırlarım.
Benim İlk okul kitaplarının
dışında, ilk okuduğum kitaplar bunlardı. Kuranı Kerim ve bu kitaplardan başka
kitap bilmezdik.
Şimdi İstanbul gibi kültürün
merkezi olan bir şehirde sırtındaki çantayla kitapçılık yapan bu insana ben
sevgi ve saygı gösterirken o bizim köye gelen adını ve nereli olduğunu
bilmediğim adama da saygı gösteriyorum.
İşsizim diyen bir insan derhal sırtına bir
çanta kitap alır ve dükkan dükkan dolaşırsa o günün emeğinin karşılığını
mutlaka alır.
Yatan aslandan dolaşan tilki
daha iyiymiş Bu işe başlayacak olan arkadaşlar önce satacağı kitabı okusunlar.
En faydalı gördükleri kitabı satsınlar.
Avukatlardan biri, dostlarına kitap veriyor ve
eğer okursa yeni bir kitap daha vereceğini söylüyor. Bir hafta veya bir ay
sonra kitabı okuduğunu söyleyen dostuna Sana sorular fakslıyorum, cevaplarını
kopya çekerek yaz ve bana gönder ben de sana kitabını göndereyim diyor.
Arkadaşı evinde veya iş yerinde kopya çekerek soruları cevaplıyor. Avukat
cevapları yeterli bulunca ikinci kitabı
gönderiyor. Bu hareket Kırk kitaba kadar varıyor. Tabii ki kitap sevgisi başladıktan
sonra Avukat, kitabın adını söylüyor ve okuyacak olan kişi kendisi satın
alıyor.
Çantasında kitap satarak
geçimini temine başlayan kişi, kitabı okuduğunu söyleyenleri imtihan ettikten
sonra yeni kitaplar getireceğini söyleyerek iki işi birden yapabilir.
Halen görev yapan bir Adalet Bakanlığı müfettişi yirmi yıldır, teftişe
gittiği İl veya İlçedeki Vali, Kaymakam, Müdürler, Savcı ve Hakimlere mutlaka
kitap hediye ettiğini bilirim. Bu sevimli insan arada bir uğradığında
çantasındaki kitaplara bir bakarım veya neler olduğunu sorarım.
Gaziantepte bir değerli insan gece
lokantaların artan yemeklerini çöpe dökmelerini engelleyerek, onları temiz
kazanlara alarak yüzlerce fakirin karnını doyurduğunu duydum. Alın size parasız
bir adamın yüzlerce fakiri nasıl doyurduğunun örneği. Hiçbir şey yapamasanız
bile lokantacıya dökeceği yemekleri, göndereceği fakire vermesini söyleyip, lokantacıyla
fakiri tanıştırıvermesi bile büyük iştir.
İşveren iseniz, işçilerinizin İlm-i Hal bilgilerini mutlaka
öğretecek yollar arayın. Kendiniz Kuranı bilmiyorsanız hemen öğrenin.
Her evde Kuran okumasını bilen biri vardır. Hemen
onun öğreticiliğinde her akşam bir saatlik dersle bir ayda Kuran okumasını
öğrenirsiniz.
Ondan sonra da ailecek bir
Tefsir den okumaya başlarsınız.
Hangi sebeplerle olursa olsun Hapishaneye düşenler orada gün sayarak stres artırma konuşmalarına hemen son vererek
Kuranı okumasını öğrenirler, sonra anlamaya başlarlar ve anladıkları üzerinde
tartışırlarsa bir gün Gardiyan gelip Haydi dışarıya dediğinde Günler ne
çabuk geçti, birde şu sûreyi tamamlasaydık diyecek.
Haydi mahkumlar, hapishaneyi
Yusuf aleyhisselâmın üniversitesine
dönüştürüverin.