ÇOK DEĞERLİ
İMAMLARIMIZA
Gazete
haberlerine baktığınızda
öne çıkanlar ya adam öldürme olaylarıdır, ya tecavüz olaylarıdır.
Tartışmalar genelde Amerika’yla
Rusya’nın, Ortadoğu’da sidik yarışı üzerinedir.
Toplantılar için yapılan lüks salonlarda
en saygın diye takdim edilen insanların ekonomi üzerine verdiği en fazla elli
kişinin dinlediği konferanslar verilir.
İstatistikler, ihracat, ithalat, turist
sayısı üzerinden duyurulur.
Milli Eğitimde de okul sayısı, masa,
sandalye, çanta, kaliteli baskılı kitaplar, verilecek tabletlerin milyonlarla
ifade edilen sayısı, yani araç ve gereçler paraya dayalı olduğundan onların
halli kolay olduğundan bunlar öne çıkarılıyor.
Eğitim ise insanla olduğundan, eğitime
nasıl yön verileceği konusunda özgün teklif gelmediğinden geçiştirilme tarafına
gidiliyor ondan sonra da üretimin anarşistliğinden şikayet ediliyor.
Benim tek ümidim imamlarımızdır.
İmamlarımız şöyle bir silkiniverseler,
camiye gelenler için bir eğitim programı yapsalar, gelmeyenler için de
getirebilecek yollara başvursalar ve bu çalışmalarını beş yıl sürdürseler, beş
yıl sonra Türkiye’nin çehresi değişir.
Hükümet, ekonomiye verdiği desteğin yüzde
birini değil, binde birini Diyanete verse yine durum olumlu yönde değişir.
Bir
zamanlar, Diyanet İşleri Eski Başkanı Sayın Mehmet Nuri
Yılmaz Beyefendinin imzasıyla
valiliklere yazdığı 02-06-2000 tarih ve B.02.1.DİB.0.12.00.01/239-633
sayılı yazısında Cami dersleri için:
a) Kur’anı Kerim ve Kur’an meali
b) Temel dini bilgiler
c) Hatem-ül Enbiya
d) Seçme hadisler
Adı
altında cemaate haftada dört ders verilecekti.
Müftüler
tarafından kontrol edilecekti.
O
günlerde müftü efendiler, imamlarımızın bu dersleri verebilmeleri içim bir
aylık dersler bile verdirtmişlerdi.
İmamlarımız bu dersleri
vermeye başlamışlardı.
Ama ne olduysa oldu bu
dersleri kaldıran bir yazı mı geldi, yoksa teftişler mi kaldırıldı bilmiyorum,
bildiğim bir şey var o da derslerin verilmediğidir.
Emir olsun olmasın
hakkıyla görevini yapan imamlarımızın olduğunu bilerek yazıyorum ama çoğunluk
görevini yapıyor desem de doğru olmaz.
Çünkü telefonla bilgi
aldığım imamlarımız, “Beş vakit namazda camiyi açtın mı görevini en iyi yapan
imamsın” dediler.
Dediler ama bu
sorduklarımın bir kısmı görevinin dışında da çok iyi hizmetler yapan
hocalarımızdır.
Onlardan bazılarının
camideki değerli hizmetlerini cami ve
imam ismi vermeden örnek olsun diye yazmıştım.
İlahiyat mezunu
imamlarımız, mutlaka en yakın okula giderek din dersine, ahlak dersine, seçmeli
Kur’an dersine girebileceklerini bir dilekçe ile bildirsinler.
Okulları ihmal
etmeyiniz.
Hapishanelere vaiz
gidiyor diyerek orayı ihmal etmeyiniz. Bir yolunu bulunuz ve mahkumlara ders
vermeyi sağlayınız.
Şehrin valisi,
kaymakamı, belediye başkanını mutlaka ziyaret ediniz ve onun da öğle
namazlarını herkesin görebileceği merkez camide kılmasını teklif ediniz.
Ezik olmayınız, ezici de
olmayınız.
Tabii halinizi
bozmayınız.
Çarşıda esnafı geziniz,
ev, araba, fiyatlarını konuşmayınız, Tayyip-Kılıçdaroğlu kavgalarına
girmeyiniz.
Mutlaka önceden
hazırladığınız bir ayeti, ahkamıyla, espriyle, hikayeyle, atasözüyle, şiirle
açıklayarak anlatıp hoş bir zaman geçirtiniz ki bir saatliğine ekonomik
bunalımından kurtulan bu adam sizi asker yolu bekleyen gelin gibi, yağmur
bekleyen bozkır toprağı gibi tekrar beklesin.
Faydasız bilgiden, faydasız
konuşmadan sakınınız.