“DOĞACAKTIR SANA VA’DETTİĞİ GÜNLER HAKK’IN”
Her türlü başarısızlığın bin türlü mazereti olur.
Başarısız insanların mazretini dinlemem hiç.
Bütün gücünü kullandıktan sonra hedefine varamayanlar başarısız
değildirler.
O, üzerine düşen görevi yerine getirmiştir.
Bizden de istenen budur.
İlkokulu bitiren milyonlarca insan İstiklal Marşını herkes ezberler.
Ama zaman içinde iki kıtanın dışında kalanlar unutulurlar.
Ancak bazı vaizlerimizle Din dersi öğretmenlerimiz unutmazlar.
Çünkü onlar anlattıkları bir çok konuya İstiklal Marşından şahit
getirirler.
Hele hele “Allah” demenin yasak olduğu günlerde hocalarımız ve gayretli
öğretmenlerimiz, İslam dinini İstiklal Marşı üzerinden anlatırlarmış.
Okul müdürü, öğretmeni sorguladığında Marşı anlattığını söyleyerek
kurtulurmuş.
“Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.”
Mısraındaki “Hak” kelimesinin, Allah celle celalühünün güzel
isimlerinden biri olduğunu, “Hukuk” kelimesinin “Hak” kelimesinden türediğini,
Hukuku ancak Hak olan birinin koyabileceğini anlatırlardı.
“Hâlik’ın
nâ-mütenâhî adı var, en başı: Hak.
Ne büyük şey
kul için hakkın elinden tutmak.”
Diyen Mehmet
Akif Merhum, “Hak” kelimesinin esmaül husna’dan olduğunu söyledikten sonra
Hakkın yanında olup haklıların elinden tutmamızı istiyor.
Cenabı Hakkın koyduğu kurallara göre
değil kendi kriterlerine göre dünyanın servetlerini soymaya çıkan terörrist
devletler, ülkelerde can alıp kan akıtırken atom bombası gibi silahlarla
gözleri korkuturken Mehmet Akif merhum:
“Korkma,
Cehennem
olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki
Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.”
Diyerek
bombaların hepsi bir araya gelseler cehennemin kıvılcımı olamayacağına göre
korkmamaız gerektiğini söylerken söz sanatında da zirveyi yakalamıştır
Firavun’un yanına İslam’ı tebliğ için giden Hazreti
Musa’ya Cenabı Allah’ın “Korkma, yüce olan sensin” dediği gibi, (Ta-Ha süresi
ayet 68, Meleklerin, İbrahim aleyhisselama “Korkma, biz, Lud kavmine
gönderildik” dedikleri gibi (Hud süresi ayet 70) yine meleklerin Lud
aleyhisselama “Korkma ve üzülme, hanımın hariç biz, seni ve aileni koruyacağız”
dediği gibi (Ankebut süresi ayet 33) Akif merhum da onları örnek alarak bize ve
bizden sonrakilere moral veriyor.
“Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem
tapamam.”
Kur’an-i
Kerime “Köhne kitap” denildiği, ayetlerinin yürürlükten kaldırıldığı “üç buçuk
soysuzun” sözünün öne çıkarıldığı bir dönemde haksızlığa tapmaktansa ölmeyi
tercih ettiğini, Müslüman avcılarına zağarlık (avcı köpekliği) yapamayacağını
haykırır.
“Üç buçuk
soysuz değil, topyekun insanlık bir araya gelseler Allahın adaletine benzer
adalet ortaya kyamayacaklarını anlatmak için
“Beşerin
adli masal, hak zıpırındır yalınız;
Dövülen
mahkemelerden kovulur, çünkü: Cılız!” der.
Ülke işgal
edilebilir, canlar alınıp kanlar akıtılabilir.
Böyle bir
durumda eğer gönüller işgal edilmemişse, gönlü yaratan Hakkın hakimiyeti gönül
ülkesinde devam ediyorsa kurtuluş mümkindir.
Mâdâm ki Hakk’ın bize va’dettiği haktır,
Şark’ın ezelî fecrî yakındır,
doğacaktır.”
Doğacaktır sana va’dettiği
günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Her ne kadar
Kazım Karabekir paşa, "İstiklâl harbimiz" isimli eserinin 1127.
sayfasında "Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın" hitabı
İstiklâlimize muvaffak olduktan donra da manasız olacaktır" dese de biz,
bu mısraın da Nur süresinin 55 inci ayetnin manzum tercemesi gibi görüyoruz.
Rabbimiz
buyurur:
“Allah,
içinizden iman edip, salih ameller işleyenlere şöyle va'detti: "Elbette
biz onlardan öncekileri nasıl halife kılmışsak, onları da halife kılacağız ve
onlar için razı olduğu dinlerini (tatbik
edecekleri) mekana (ülkeye)
yerleştireceğiz. Korkularının ardından güvene değiştireceğiz. Bana ibadet ederler,
bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. "Kim bundan sonra inkâr ederse, işte
onlar fasıkların ta kendileridir.” (Nur süresi ayet 55)