NASIL BİR
EĞİTİM BU!?
Devlet,
nasıl bir eğitim veriyorsa eğitim verdiği her insana hain gözüyle bakıyor.
Bu
söylediğime Mecliste gurubu bulunan parti başkanlarının birbirleri hakkında
söylediklerini delil olarak göstermeyeceğim.
Partidirler,
öyle düşünmeseler de oy için söyleyebilirler.
Meclis
kürsüsünde birbirlerine sövenlerin Meclis lokantasında karşılıklı içki
içtikleri eskiden beri söylenegelir.
Amerikancıların
Moskovacılara, Moskovacıların Amerikancılara söyledikleri delil olmaz. Çünkü
her ikisinin de vatansever olduğu test edilmiştir.
Daha önce
bahsettiğim bir kitabı yeniden hatırlatmak isterim.
Kitabın
adı: “TÜRKİYE’DE ANARŞİ VE TERÖRÜN SEBEPLERİ VE HEDEFLERİ”
Yazar:
yazarın adı yok.
Ancak
kitabın adı yazıldıktan sonra o sayfanın altına not düşülmüş.
Notta, “12
Nisan 1985 günü Yükseköğretim Kurulu merkez binasında verilen konferans” yazısı
var.
Konferansı
kimin verdiği yazılı değil ama Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Yükseköğretim Kurulu
Başkanı olarak yazdığı ÖNSÖZ de konferansı “İlgili makamlar” ın verdiğini ve
uygun görenin de Başbakanlık olduğunu yazmaktadır.
Kitap 186
sayfadır.
Avrupa’da
ve Türkiye’de faaliyet gösteren bütün cemaatlerin isimleri var bu kitapta.
Sol adına
kurulan bütün kuruluşların adları da var.
Tarikatçısından
Şeriatçısına, Komünistinden sosyalistine, sağcısından solcusuna kadar hepsinin
kurduğu örgütlerin adı zararlı örgütler arasında geçmekte.
O günlerde
Avrupa’ya giden her Diyanet görevlisinin eline bu kitaptan bir tane verilir,
yalnız verilmekle kalmaz, bir Albay tarafından dört derste kitap özet olarak
anlatılır ve Avrupa’daki İslami faaliyet yürüten cemaatlerden, cemiyetlerden ve
diğerlerinden uzak durulması istenirdi.
Bana da o
kitaptan verildi ve ben üzerime düşeni doğru bir şekilde yaptım.
İsterseniz
ne yaptığımı yarın anlatayım.
Diyanet
görevlileri tarafından gönderilen raporlar nedeniyle Türkiye’de haklarında dava
açılan çok değerli hocalar olmuş bazıları ceza bile almışlardır.
Eski
Tekirdağ Müftüsü Ali Arslan hoca, Avrupa’da Milli Görüşün Fetva Komisyonu
başkanı olduğu günlerde İslami hizmetlerinden dolayı hakkında diyanet
görevlisinin yazdığı şikayet dilekçesi nedeniyle bir yıl hapis yatmış altı ay
da sürgün cezası yemiştir.
Yetmedi, MİT’de
görev almış elemanlardan bir kaç tanesi, Türk Devletine sığınan, Özgür Suriye
Ordusu kurucularından Albay Mustafa Harmuş’u mülteci kampından alarak yüz bin
dolar karşılığında Beşşar Esed’e teslim etmekten yargılanıyor.
Genelkurmay
başkanı dahil bir çok general, YÖK başkanı ve hukukçular suç işlediği
iddiasıyla Silivri cezaevinde yatmaktalar.
Dünyanın
en eğitimli insanlarının yattığı hapishane bizde.
Sipariş
usulüyle cinayet işleyiverecek kurumlar oluşmuş.
Üniversite
öğrencileri protesto işçisi olmuşlar hatta “Nöbetçi protesto ekibi” bile
kurulmuş.
Kimi,
neden, nasıl protesto edeceklerini bilmeye gerek yok.
Sloganları
ve pankartları ellerine tutuşturuverdin mi gerekeni yapıyorlar. Yumurtalar da
onlardan.
Devletin
bir biriminin yakaladığını öbür birimden biri gelip kaçırıveriyor.
“Halkımız
sağlam” diyorsak bunda hiç şüphe yok ama okumuşlarımız onları da bozuyor.
Yapılan
bir ankette “Hortumcu olmak ister misin” sorusuna çoğunluk “Hayır” diyor ama
“Hortumcunun kızını oğluna alır mısın veya kızını oğluna verir misin” sorusuna
“Evet” diyor.
Fakire bir
tabak yemek vermeyen restoran sahibi, Mercedes’le gelen hortumcudan para
almıyor.
Bize bir
şeyler değil, çok şeyler olmuş ve olmaya devam ediyor.
Eskiden
bankanın önünden geçmeyen imamlarımız bankadan faizle kredi alıyorlar.
Faiz
almayan ve alınması konusunda fetva vermeyenin ardından gülen insan sayısı
çoğalmaya başladı.
On yıl
önce Almanya’da krediyle ev alanlar, almayanlara hava atıyorlardı.
Bu sene
bir kaç defa gidip gelişim esnasında kredi almayanlar, alanlarla dalga
geçiyorlar.
Otuz
yıllığına krediyle ev alanlar, parasızlıktan babasının cenazesi için
gelemiyorlar, kanserli babasına “Baba, otuz yıl dayan sonra ben seni tedavi
ettiririm” diyorlar.
Baba, uçak
parası gönderirsen torunlarını görebilirsin” diyorlar.
400 bin
Euro’ya satın aldığı evi 100 bin Euro’ya alacak adam bulamıyor.
Bu beladan
kurtulanlar, faize fetva veren hocalara bile “Benim aklım ermez. Rabbim faizi
haram kılmış ben almam” diyenlerdir.
76 milyonluk nüfusumuzun 20 milyon çocuğunun
henüz bozulması tamamlanmadan tedbir almalı.
Tertemiz
çocuklarımızı kirleten eğitim kir ve mikroplardan arındırılmalı.
Allah’ın
yarattığı can ve ten, Allah’ın koyduğu kurallara göre kullanılmalı, bakımı da
ona göre yapılmalı.