DEMEK Kİ KAVGA EDECEK DÜŞMAN KALMAMIŞ
1959 yılından bu tarafını biliyorum.
İlkokulu bitirinceye kadar polis ve Jandarma
görmedim.
İlkokul diplomalarımıza yapıştırılacak
fotoğraflarımızı çekmek üzere Karaman’dan bir fotoğrafçı köyümüze getirilmiş.
1959 yılında Kur’an okumaya başlayınca Jandarma
görmedim ama Jandarma korkusu içime yerleştirildi.
Jandarmanın nasıl bir yaratık olduğunu çok merak
ederken 1960 yılında Nahiyede gördüm Jandarmayı.
Onlar da bizim gibi ana kuzusuymuş.
Karakol komutanı Uzman Çavuş, Cuma namazlarını
kılan biriydi.
Hanımı ise beş vaktini kılarmış.
Uzman Çavuşun verdiği taktiğe göre yetmiş
hanelik Nahiyede Kur’an okuyan bizler, köydeki bazı zenginlerin işçisi olarak
gösteriliyormuşuz.
Uzman Çavuş da Ankara’nın niyetinin iyi olmadığı
kanaatinde ki, hocamıza taktik veriyor.
Sonradan öğrendim ki Türkiye’de bir çok İslami
kuruluş varmış ve hepsi kendine göre savunma, korunma ve ilerleme taktikleri
geliştirmişler.
1975-79 yılları arasında Yüksek İslam
Enstitüsünde ilkokul diplomasıyla bize hocalık yapan Arif Etik merhum bir gün
derste “Emin olun aziz yavrular, Cumhuriyetin ilk yıllarında yalnız Konya’da,
sarıklarıyla asılan hocaların her biri bir telefon direğine asılsaydı Ankara’ya
varırdı” demişti.
Büyük kavgayı görmedik, dinledik.
Küçük kavganın içinde büyüdük.
Dört tane askeri darbe gördük ama her darbeden
sonra darbelerden berelenmeden çıkan Süleyman Demirel’le büyüdük.
İslami cemaatlerin hiç biri geri adım atmadı.
Seyyit Kutup ve Mevdudi merhumların etkisi bütün
cemaatlerde görüldü.
Aleyhinde olanlar bile etkileri altına girdiler
ve yönetmeye talip oldular.
Derken dengeler değişti.
Halkın yüzde doksan sekizinin Müslüman olması,
İslami hareketlerin hepsinin güçlenmesine ve yönetime doğru yürümesine kolaylık
sağladı.
1969 yılında Konya bağımsız milletvekili olarak
parlamentoya giren Necmeddin Erbakan merhumun Milli Görüş hareketinin Hakka
hizmet halka hizmettir inancı, il ve ilçelere hizmetin ne olduğunu gösterdi.
Milli Görüş hareketi üç Başbakan (Necmettin
Erbakan, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan) ve bir Cumhurbaşkanı (Abdullah
Gül) çıkardı.
Din düşmanlığı yaparak geçimini temin eden
işadamları, makamını yükselten bürokratlar, terfi eden gariban Anadolu
çocukları, yalan haber üretmek zorunda kalan gazeteciler, ana ve babalarının
dini olan İslam’a göre hareket etmeye yöneldiler.
Ortada dişe dokunur İslam düşmanı kalmayınca
İslami hareketler, tatlı bir yarışa başladılar.
İslam düşmanlarına karşı geliştirdikleri
savunma, korunma ve ilerleme taktikleri esnasında kazandıkları söylem ve eylem
tikleriyle hareket ettiklerinden kavga ediyorlar gibi algılanabilir ama kavga
değil.
Siz, kendi yapınıza, karakterinize uygun olan
şeriatçı, tarikatçı, radikal, ılımlı, derviş, berduş, deli, veli, ümmetçi,
milliyetçi....... her hareketin doğrularının yanında olunuz, yanlışlarını
kulaklarına söyleyiniz, bütün gücünüzü İslam düşmanlarının Müslüman olması için
kullanınız.